ABD Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, Filistin Yönetimi (PA) ve Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) üyelerinin vize başvurularının reddedileceğini ve mevcut vizelerin iptal edileceğini duyurdu. Bu karar, 9 Eylül'de New York'ta başlayacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesinde alındı ve Filistin Başkanı Mahmud Abbas'ın katılımını da kapsıyor.
ABD'nin bu kararında, PA'nın Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail'e karşı savaş suçları ve soykırım davalarına destek vermesi etkili oldu. Filistin pasaportları, 1990'larda PLO'nun silahlı direnişi bırakmasının ardından, sınırlı bir özerklik karşılığında verilmeye başlandı.
Tarihsel olarak ABD, PA'yı desteklemiş ve bu yapının gelecekteki bir Filistin Devleti'nin temeli olarak görülmesi beklenmişti. Ancak, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşim birimleri inşa etmesi, bu hedefin gerçekleştirilmesini neredeyse imkansız hale getirdi.
Fransa ve diğer ülkeler, Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacaklarını açıkladı. Birleşik Krallık ise, İsrail'in Gazze'de ateşkese varması durumunda bu tanımayı gerçekleştireceğini belirtti. Hâlihazırda, yaklaşık 150 ülke Filistin Devleti'ni tanımaktadır.
Medya raporlarına göre, İsrail, Filistin Devleti'nin tanınmasına karşılık olarak işgal altındaki Batı Şeria'nın geniş alanlarını ilhak etmeyi planlıyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump, görevi sırasında ABD büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşımıştı. Uluslararası hukuka göre, Doğu Kudüs işgal altındadır ve Filistinliler burayı gelecekteki devletlerinin başkenti olarak görmektedir.
Bu yeni vize kısıtlamaları, Filistinlilerin ABD'deki aile üyelerini ziyaret etmesini veya tıbbi, iş veya turistik amaçlarla seyahat etmesini engelleyecek şekilde genişletilmiştir. Filistin pasaportlarıyla yapılan başvuruların yasaklanması, Filistin ulus-devlet fikrini zayıflatma çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmektedir.