İsrail ile Azerbaycan arasındaki askeri, enerji ve istihbarat temelli yakınlaşma son yıllarda bölgesel güç dengelerini derinden etkiliyor. Özellikle İran’a karşı jeopolitik kuşatma stratejisinde Azerbaycan’ın rolü giderek artarken, bu ortaklık Türkiye-İran-İsrail üçgeninde yeni bir kırılma hattı oluşturuyor.
Tel Aviv’in, Eilat yakınlarındaki Ovda Hava Üssü üzerinden 2016’dan bu yana Azerbaycan’a onlarca uçuş gerçekleştirdiği ve bu sevkiyatlarda Silk Way Airlines adlı Azerbaycan merkezli şirketin rol oynadığı belirtiliyor. Bu uçuşlar, İsrail yapımı Heron ve Harop insansız hava araçları, Barak hava savunma sistemleri ve LORA balistik füzeleri gibi gelişmiş silahların Bakü’ye taşınmasında kullanılıyor. Bugün Azerbaycan ordusunun silah tedarikinin yaklaşık %70’i İsrail kaynaklı.
Buna karşılık, Azerbaycan 1990’lardan bu yana İsrail’in petrol ihtiyacının yaklaşık yarısını karşılıyor. Bu karşılıklı bağımlılık, Tel Aviv’in Kafkasya’daki varlığını güçlendirirken, İran sınırında istihbarat ve askeri gözlem kapasitesini artırmasına da imkân tanıyor.
İsrail’in bölgedeki nüfuzu yalnızca İran’ı değil, Türkiye’nin Azerbaycan üzerindeki etkisini de sınırlıyor. Bakü-Tel Aviv hattındaki yakın işbirliği, Ankara’nın geleneksel “tek millet, iki devlet” politikasını zorlayarak, Azerbaycan’ı İsrail-Yunanistan-Kıbrıs enerji eksenine kademeli biçimde yaklaştırıyor.
Öte yandan, İran bu yakınlaşmadan rahatsız. Tahran, Bakü’yü İsrail ajanlarına topraklarını açmakla suçlarken, Azerbaycan tarafı İran’ı ülkede “İslami isyan” çıkarmaya çalışmakla itham ediyor. İki ülke arasındaki diplomatik kriz, 2023’te Bakü’nün Tahran Büyükelçiliğine düzenlenen silahlı saldırı sonrası zirveye çıktı ve Azerbaycan elçiliğini süresiz olarak kapattı.
ABD’nin yeni dönemi ve Başkan Donald Trump’ın Zengezur (veya “Trump Koridoru”) projesine ilgisi de tabloyu daha karmaşık hale getiriyor. Bu koridor, Türkiye’yi Nahçıvan üzerinden doğrudan Azerbaycan’a bağlarken İran’ı by-pass ediyor. Tahran ise projeyi “kırmızı çizgi” olarak görüyor.
Tüm bu gelişmelerin ortasında Azerbaycan, İsrail’le ilişkilerini daha da derinleştiriyor. 2024’te Socar, İsrail’in Tamar doğalgaz sahasında %10 hisse aldı; 2025’te ise BP ve Neomed ile yeni sondaj anlaşmaları imzaladı. Bu hamleler, Bakü’nün enerji politikasında Türkiye’den kısmen uzaklaşıp Doğu Akdeniz’deki İsrail eksenine yaklaşmakta olduğunu gösteriyor.
Türkiye cephesinde ise bu gelişmeler temkinli sessizlikle izleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Haziran 2024’teki görüşmede İlham Aliyev’den Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanımasını istemesi, Ankara’nın rahatsızlığının diplomatik bir işaret olarak yorumlanıyor.
Sonuç olarak, İsrail-Azerbaycan ortaklığı, İran’ı çevreleme stratejisinin yeni halkası haline gelirken, Türkiye ile İran arasındaki nüfuz mücadelesini Kafkasya üzerinden yeniden alevlendiriyor. Bu durum, bölgede enerji, güvenlik ve diplomasi eksenlerini uzun yıllar etkileyecek gibi görünüyor.