ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın Fordow nükleer tesisine yönelik sınırlı bir askeri saldırıyı tartışıyor. Ancak uzmanlar, bu tür müdahalelerin tarihsel olarak “görev sapması” ile sonuçlandığını ve ABD’yi beklenmedik uzun vadeli çatışmalara sürüklediğini vurguluyor.
Trump, İran’ın nükleer programını durdurmayı hedeflediğini belirtse de, İsrail’in bu saldırılardan rejim değişikliği beklediği açıkça görülüyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Fox News’e yaptığı açıklamada, “İran çok zayıf. Bu dönemde harekete geçmek İran halkının kararıdır.” diyerek rejim değişikliği ihtimaline işaret etti.
Görev sapması riski
Uzmanlar, ABD’nin geçmişteki müdahalelerinde sınırlı hedeflerle başladığını ancak zamanla daha geniş ve karmaşık çatışmalara sürüklendiğini hatırlatıyor. Tom E. Ricks, “Fiasco: The American Military Adventure in Iraq” kitabında, “Bir savaşa girmek çıkmaktan çok daha kolaydır.” diyerek bu riskin altını çiziyor.
1986’da Libya’ya yönelik bombalama kampanyası ve 2011’de NATO liderliğinde Libya’ya yapılan müdahaleler, sınırlı hedeflerin uzun vadeli çatışmalara dönüştüğü örnekler arasında gösteriliyor. Ancak uzmanlar, İran’ın bölgesel ve stratejik öneminin bu tür müdahaleleri daha karmaşık hale getireceğini savunuyor.
Trump ve İsrail’in ortaklığı
Trump yönetimi, İran’a yönelik saldırının rejim değişikliğiyle sonuçlanmasını resmi olarak hedeflemese de, İsrail’in bu yöndeki beklentileri dikkat çekiyor. İsrail’in ABD’nin Massive Ordnance Penetrator bombalarına ve B-2 bombardıman uçaklarına ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Netanyahu, İran’ın askeri altyapısının zayıflatılmasının rejim değişikliğiyle sonuçlanabileceğini ima etti.
ABD’nin geçmişte Irak ve Libya’daki müdahaleleriyle kıyaslandığında, İran’a yönelik olası bir saldırının daha büyük bölgesel etkiler yaratabileceği düşünülüyor.