Yaklaşık 13 yıl süren kanlı ve yıkıcı iç savaşın ardından, 2024 sonunda Esed rejiminin devrilmesiyle Suriye'de yeni bir dönem başladı. Ülke, hala bir geçiş süreci yaşasa da, yıkımın yerini beton mikserlerinin uğultusu, vinçlerin sesi ve sessiz bir yeniden doğuş almış durumda.
Geçici dönemin Devlet Başkanı Ahmet el-Şara liderliğindeki hükümet, ülkenin 216 milyar doları bulan yeniden inşa maliyetini karşılamak için uluslararası sermayeyi masaya davet ediyor. Yeni yatırım yasaları ve teşviklerle yaklaşık 20 milyar dolar tutarında proje planı yürürlükte.
Demokratikleşme ve diplomatik atılım
Suriye halkı, 13 yıl sonra ilk kez özgür bir seçim atmosferi yaşadı. Yapılan Halk Meclisi seçimleri, uluslararası gözlemciler tarafından büyük oranda şeffaf yürütüldüğü raporlanan bir süreçle, ülkenin kendi geleceğini tayin etme iradesini yeniden görünür kıldı.
Diplomatik alanda ise yeni dönem, Suriye'nin uluslararası yalnızlığının sona ermesiyle işaretlendi. Devlet Başkanı Şara'nın Riyad'daki yatırım forumunda Muhammed bin Selman ve Donald Trump ile aynı karede yer alması, bölgedeki yalnızlığın bittiğinin sembolü oldu. Ayrıca Şam yönetimi, Haziran 2025'teki Paris ve Brüksel ziyaretleriyle birlikte, Avrupa Birliği'nin enerji, finans ve ulaştırma alanındaki yaptırımlarının önemli bir bölümünü askıya almasını sağladı.
Türkiye, körfez ve Asya ekseni yeniden inşada
Suriye'nin yeniden yapılanmasında, Körfez'in finansal desteği kadar, Türkiye'nin sahadaki varlığı da belirleyici hale geldi. Türkiye; Halep ve Lazkiye'ye günlük 800 MW enerji tedariki sağlarken, Türk mühendislik firmaları Halep–Şam otoyolu gibi kritik projelerde aktif rol oynuyor. AFAD ve TİKA gibi Türk kurumları da geçici barınma alanlarını kalıcı konutlara dönüştürüyor.
Riyad ve Abu Dabi merkezli fonlar ise Şam ve Lazkiye'de enerji, telekom ve turizm alanında milyar dolarlık projelere imza attı. Çin ve Güney Kore merkezli şirketlerin de altyapı inşasında yer almasıyla Suriye, "egemenliği devretmeden kalkınmak" hedefiyle çok taraflı bir denge politikası yürütüyor.





