Slovenya, Avrupa anlaşmaları çerçevesinde İsrail silahlarını almaya devam ediyor. Bu durum, ülkenin Gazze'deki devam eden çatışmalar nedeniyle İsrail'e uyguladığı silah ambargosuna rağmen gerçekleşiyor. Haaretz gazetesinin haberine göre, Slovenya, İsrail geliştirmesi olan anti-tank füze sistemlerini satın alarak, doğrudan İsrail'in ekonomik çıkarlarına katkıda bulunuyor.
Slovenya hükümeti, 7 Ekim 2023'te Gazze'de başlayan savaşın ardından, İsrail'den tüm savunma alımlarını durdurduğunu açıklamıştı. Ancak resmi verilere göre, 2024 yılında İsrail'den 828,000 Euro (yaklaşık 970,000 Dolar) değerinde askeri ekipman satın alındığı bildirilmektedir. Bu alımlar arasında, İsrail tarafından geliştirilen ve kısmen İsrail şirketleri tarafından üretilen anti-tank füzeleri yer alıyor.
Slovenya'nın askeri anti-tank sistemi, Rafael Advanced Defense Systems tarafından geliştirilen "Spike" füze ailesine dayanıyor. Bu sistemler, Eurospike aracılığıyla temin edilmektedir. Eurospike'ın hisselerinin %80'i, büyük Alman şirketleri Rheinmetall ve Diehl Group'a aittir; kalan %20 ise Rafael'e bağlı bir holding olan Ercas B.V. tarafından kontrol edilmektedir.
Son yıllarda, Slovenya Savunma Bakanlığı'nın bu sistemleri satın almaya devam edeceği yönünde haberler çıkmıştı. Hükümet, bu alımların NATO'nun Destek ve Tedarik Ajansı (NSPA) ve Eurospike aracılığıyla yapıldığını belirtirken, tüm bileşenlerin Avrupa üretimi olduğunu iddia etti. Ancak, Eurospike'ın 2023 yılına ait raporu, sistemin bileşenlerinde İsrail'den gelen malzemelerin bulunduğunu ve bu durumun savaş nedeniyle gecikmelere yol açabileceğini ortaya koydu.
Slovenya'nın bu alımları, uluslararası eleştirilerin hedefi haline gelirken, hükümetin bu konuda daha fazla açıklama yapmayı reddettiği görülüyor. 2024 yılında, Slovenya parlamentosu Filistin devletinin tanınmasına yönelik bir karar almış ve iki aşırı sağcı İsrail bakanını ülkeye girişi yasaklamıştır.
Sonuç olarak, Slovenya'nın İsrail silahları alımı, resmi ambargoya rağmen devam etmekte ve bu durum, uluslararası ilişkilerde karmaşık bir tabloya yol açmaktadır. Gazze'deki insan hakları ihlalleri ve savaşın yarattığı insani krizler, bu tür askeri iş birliklerinin etik boyutunu sorgulatmaktadır.
