Yedioth Ahronoth gazetesinde yer alan habere göre İsrail, olası bir güvenlik krizinde ordu birliklerinin intikal süresini kısaltmak amacıyla "David Tümeni" (96. Tümen) üzerinden yeni bir strateji geliştiriyor. Yaklaşık bir yıl önce kurulan bu tümen, zorunlu yedeklik sürelerini tamamlamış ancak gönüllü olarak göreve dönen 40-60 yaş arası tecrübeli eski askerlerden oluşuyor.
Planın detaylarına göre:
-
Evde cephanelik: Her bir gönüllüye evinde bulundurması için M4 veya yükseltilmiş M16 tipi piyade tüfeği, dolu şarjörler, savaş yeleği ve kask verilecek.
-
Özel kasalar: Silahlar, ordunun sağladığı ve evlere monte edilecek özel çelik kasalarda muhafaza edilecek.
-
Yılda sadece birkaç hafta üniforma: Bu askerler yılın büyük bölümünde sivil kıyafetleriyle normal hayatlarına devam edecek, askeri üniformayı ise sadece yılda birkaç haftalık eğitim süreçlerinde giyecekler.
Sivil ve asker arasındaki çizgi belirsizleşiyor
Bu uygulama, soykırımcı İsrail ordusunun yıllardır sürdürdüğü "silahların kışlada kalması" politikasından büyük bir sapma anlamına geliyor. Daha önce hırsızlık ve güvenlik endişeleriyle askerlerin silahlarını eve götürmesi kısıtlanırken, 7 Ekim saldırılarında yerel savunma birimlerinin silahsız yakalanması bu kararın ana gerekçesi olarak gösteriliyor.
Plana göre bu kişiler, seferberlik emri beklemeden, yaşadıkları bölgede bir saldırı olması durumunda bir saatten kısa sürede tam teçhizatlı birer savaşçıya dönüşebilecek.
Güvenlik ve sosyal endişeler
Proje kapsamında silah teslim edilecek kişilerin adli sicil, psikolojik durum ve sağlık taramalarından geçeceği belirtilse de, binlerce ağır silahın sivil yaşam alanlarına dağıtılacak olması hem İsrail içinde hem de uluslararası kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Eleştirmenler, bu durumun "milisleşme" riskini artırabileceği ve sivil alanlardaki şiddet olaylarını tetikleyebileceği uyarısında bulunuyor.





