İngiltere'de yayımlanan çarpıcı bir rapor, hükümetin vatandaşlık iptal etme yetkisini kullanma biçiminin "ırkçı ve iki aşamalı bir sistem" yarattığını ortaya koydu. Runnymede Trust ve Reprieve tarafından hazırlanan çalışmaya göre, Birleşik Krallık bu yetkiyi bu ölçekte kullanan tek G20 ülkesi konumunda bulunuyor. 2010 yılından bu yana "kamu yararı" gerekçesiyle 200'den fazla kişinin vatandaşlığının elinden alındığı belirtilirken, bu sayının dünya genelinde sadece Bahreyn ve Nikaragua tarafından geçildiği vurgulandı. Fransa'nın aynı yetkiyi 18 yılda sadece 16 kez kullandığına dikkat çekilen raporda, İngiltere'nin küresel bir istisna haline geldiği ifade edildi.
Raporun en can alıcı noktası ise etnik kökenlere dayalı veriler oldu. Muğlak yasalar nedeniyle İngiltere nüfusunun yüzde 13'üne tekabül eden yaklaşık 9 milyon kişinin vatandaşlığını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu belirtildi. Özellikle siyahi, Güney Asyalı, Orta Doğulu ve Kuzey Afrikalı Britanyalıların, beyaz vatandaşlara kıyasla 12 kat daha fazla hedef alındığı kaydedildi. Şeffaflıktan uzak yürütülen süreçlerde, kişilerin gizli mahkemelerde yargılandığı ve vatandaşlıktan çıkarıldıklarını genellikle pasaport yenileme sırasında veya ülkeye dönerken öğrendikleri aktarıldı.
"Bir politikacının kalem darbesiyle vatandaşlık silmesi kabul edilemez"
Parlamentoda düzenlenen oturumda konuşan Muhafazakâr Parti Milletvekili Sir Andrew Mitchell, sistemi sert sözlerle eleştirdi. Mitchell, "Bugün var, yarın yok bir politikacının bir kalem darbesiyle vatandaşlık silebilmesi, üstelik kişiye haber bile verilmemesi kabul edilemez" diyerek, Rusya'nın bile vatandaşlarını geri aldığı bir ortamda İngiltere'nin tutumunu sorguladı. Analizlere göre, son 10 yılda vatandaşlık iptalleri önceki 30 yıla kıyasla yüzde 4.000 oranında artış gösterdi. 2022'de yürürlüğe giren yasalarla hükümete bildirim yapmadan vatandaşlık iptal etme yetkisi verilirken, Home Office (İçişleri Bakanlığı) rapordaki bulguları "korku yayma ve yanlış" olarak nitelendirerek reddetti.




