Ukrayna’nın süper zengin iş insanları on yıllar boyunca ülkede büyük bir ekonomik ve siyasi güce sahipti. Fakat Rus işgalinden bu yana milyarlarca dolar kaybettiler.

Ukrayna’nın en zengini olan 56 yaşındaki Rinat Akhmetov, pek çoklarına göre oligark tanımını en net yansıtan kişi.

Bir madencinin oğluyken milyarder olan Akhmetov, ülkesinde “Donbas Kralı” olarak tanınıyor.

Aralarında şimdilerde harabeye dönmüş Azovstal çelik fabrikasının da yer aldığı, ülkenin doğusunda pek çok çelik ve kömür yatırımı olan işadamı, ülkenin en büyük futbol takımı Shakhtar Donetsk’in de sahibi.

Kısa bir süre önceye kadar en popüler TV kanallarından biri de kendisine aitti.

Ukraynalı oligarklar, zenginliklerinin yanı sıra siyasi etkileriyle de meşhur.

2017’de Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House, “Ukrayna’ya yönelik en büyük tehdidin” oligarklar olduğunu öne sürmüştü.

Müttefikleri ve kendilerine sadık milletvekilleri aracılığıyla pek çok defa çıkarlarına yönelik yasalar hazırlatmayı başardılar.

Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy’e göre bu iş insanları “kendilerini siyasetçilerden, hükümet görevlilerinden ve yargıçlardan daha önemli gören bir grup”.

Fakat pek çok sıradan Ukraynalı gibi, oligarkların da bir kısmı Ukrayna’nın doğusunda 2014’te başlayan savaşla birlikte varlıklarını Rus işgalinde kaybetti.

Birçok Ukraynalı, Akhmetov’un memleketinde Rus yanlısı ayrılıkçılığa karşı yeterince adım atmadığını hissediyor.

Rusya Donbas’ı işgal ederken Akhmetov fabrikalarında protesto amaçlı siren çalınmasını sağlamış, ayrılıkçılara karşı da eleştirel açıklamalar yapmıştı.

Fakat Rusya’ya karşı direnişi fonlama konusunda yeterince adım atmaması eleştiri konusu. Özellikle de bir diğer Ukraynalı milyarder İhor Kolomoisky’nin yaptıklarıyla kıyaslayınca…

Kolomoisky Mart 2014’te, ülkenin güney doğusundaki Dnipropetrovsk bölgesine vali olarak atandı.

Çatışmalar başlayınca Kolomoisky gönüllü direniş birliklerine milyonlarca dolar aktardı.

Rus yanlısı militanları yakalayanlara para ödülleri vadetti, Ukrayna ordusuna yakıt sağladı.

Fakat 2019’da dönemin Ukrayna lideri Petro Poroşenko’yla karşı karşıya geldi.

Parlamento’nun geçirdiği bir yasa, bir petrol şirketinin kontrolünü kaybetmesine yol açıyordu.

Buna yanıt olarak ellerinde otomatik silahlar olan bir grupla birlikte şirketin merkezine gitti.

İlerleyen yıllarda ülkenin doğusundaki çatışmalar artarken oligarklar çok sayıda fabrika, tarla ve maden kaybetti.

Bir sonraki darbe ise Ukrayna Parlamentosu’ndan geçen “oligarksızlaşma yasasıydı”.

Zelenskiy’nin desteklediği bu yasa şu dört koşuldan üçünü sağlayanları oligark ilan ediyordu:

Siyasette etki sahibi olmak
Medyada etki sahibi olmak
Alanında tekel olan bir şirketin sahibi olmak
Her yıl milyonlarca dolar kazanmak
Bu tanıma göre oligark olan kişilere ek denetimler getirildi, siyasi partilere bağış yapmaları yasaklandı.

Bu listeye girmemek için Rinat Akhmetov elindeki tüm medyayı hızla sattı.

Rusya’nın Şubat 2022’deki işgaliyse son darbe oldu.

Artan çatışmalar Ukrayna’nın en zenginlerinin gelirlerini daha da azalttı.

Peki oligarkların gücünün azalması, Ukrayna demokrasisini güçlendirecek mi?

Popüler haber sitesi Ukrainska Pravda’nın yazı işleri müdürü Sevgil Musayeva “Kesinlikle” diyor, “Bu savaş Ukrayna’da oligarkların sonunun başlangıcı oldu.”

Eskiden Ukrayna’nın önde gelen araştırmacı gazetecilerinden biri olan ve şimdi de Zelenskiy’nin danışmanları arasında yer alan Serhiy Leshchenko da “Oligarksızlaşma yasası çöküşlerini tetikleyen en büyük etkenlerden oldu” diyor ve ekliyor:

“Savaşın yoğunlaşmasıysa durumlarını daha da zorlaştırdı. Siyasete odaklanmak yerine hayatta kalmaya odaklandılar.”

Musayeva, Ukrayna’da bundan sonra sivil toplumun ve yolsuzlukları denetlemek için oluşturulan kurumların yeni oligarklara izin vermemesi gerektiğini söylüyor.

Öte yandan Ukrayna’da demokrasinin kaderi de Rusya ile savaşın sonucuna bağlı olacak.