Muhammed Memetali, “Fotoğrafı gördüğümde hissettiğim acıyı tarif edemem. Tekrar tekrar baktım. Cansız bir şekilde yerde yatan annem ve kardeşlerimdi.” diyor.

25 Kasım'da Çin'in uzak batısındaki Doğu Türkistan (Sincan) bölgesinin başkenti Urumçi'de 21 katlı bir apartmanın 15. katında yangın çıktı. Bina, sıkı Covid-19 önlemlerine tabi tutuldu ve yangın çıkış kapıları dahil tüm kapılar kilitlendi.

Her ne kadar resmi makamalar ölü sayısını 10 olarak belirtse de birçok tanık ve yerel kaynaklar ölü sayısının 44 olduğunu ifade ediyor.

Türkiye'den Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) Başkanı Avukat Abdullah Resul Demir ise sivil toplum kuruluşları adına hazırlanan ortak basın bildirisinde şunları aktarıyordu:

"Çin’in tam kapanma politikası nedeniyle Doğu Türkistan'da 21 katlı binada çıkan yangında binadan çıkamayan "44 kişinin" hayatını kaybetti. Ölenler arasında çocuklar da bulunuyor."

“Kapılar kilitli olmasaydı annem ve kardeşlerim yaşıyor olacaktı. Dairemiz itfaiyeye birkaç yüz metre, hastaneye bir kilometre uzaklıkta. İnsanları kurtarmak için zamanında gelmemeleri nasıl mümkün olabilir?" diyor Mehmetali.

Çin sosyal medyasında paylaşılan videolar , Çin'in hararetle tartışılan Covid-19 önlemleri nedeniyle yolların kapatıldığı bildirilen yangın üst katları sardıktan sonra itfaiye araçlarının geldiğini gösteriyor.

Urumçi belediye başkanı özür diledi ve olayla ilgili soruşturma başlatılacağını duyurdu.

Memetali, Çinli yetkililere güvensizliğini göstererek, "Sakinler Uygur olmasaydı geç kalırlar mıydı emin değilim" dedi.

Bazıları tarafından Doğu Türkistan olarak bilinen kuzeybatı bölgeleri Müslüman sakinleri, Çinlilerin 1949'da işgali sonrası bir dizi insan hakları ihlaline maruz kaldı.

Çinlilerin bölgede yaşayan Müslümanların Ramazan ayında zorla oruçlarını bozdurmaları, namaza gitmelerini engellemek, sakal bırakmak gibi birçok dayatmayı halka empoze etmeye çalışıyor. Karşı duranlara ise 'terörist' suçlaması yaparak hapse atıyor ve toplama kamplarına gönderiyor.