Kenan, 29 Kasım Uluslararası Filistin Halkıyla Dayanışma Günü münasebetiyle AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Ürdünlü yetkili, "Dayanışma Günü, BM’ye ve BM Güvenlik Konseyi’ne Filistin halkının yok edildiğini ve savaşın, bölgeyi hatta dünyayı tehdit ettiğini hatırlatan bir mesajdır. Ne yazık ki bugünü, Lübnan, Irak ve Suriye halkıyla da dayanışma günü ilan etmemiz gerekiyor; çünkü İsrail saldırılarının nerelere kadar varacağını kestiremiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Uluslararası toplumun etkisizliği ve ABD desteği İsrail'i pervasız yapıyor"
Dünyanın Gazze’de yaşananlara gerekli tepkiyi göstermekten aciz kaldığını belirten Kenan, "Bu acizliğin karşısında, İsrail yardım girişine izin verme konusunda oyalanıyor ve pervasızca davranıyor. Şüphesiz ABD gibi müttefiklerine dayanması, bu kibirli tavırlarına güç veriyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de apartheid ve soykırım yaşıyoruz. İnsani gerekçelerle dahi olsa savaşı durduracak bir BM kararı çıkarılamıyor." diye konuştu.
Kenan "BM Genel Kurulu, UNESCO, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı gibi kurumların kararları, uluslararası toplumun etkisizliği ve özellikle Güvenlik Konseyi’nin ‘veto’ yetkisi ile AIPAC gibi Siyonist lobilerin gücü karşısında hiçbir anlam ifade etmiyor." şeklinde konuştu.
BM Genel Kurulu'nun bu yıl 26 Kasım’dan 5 Aralık 2024’e kadar sürecek ‘Gazze, Filistin, İnsanlığımızın Krizi’ temalı bir sergi düzenleyeceğini söyleyen Kenan, "Ancak soruyorum: Acaba BM’den Filistin halkına destek için sadece bunu mu bekliyoruz?" ifadelerini kullandı.
İsrail’in, "apartheid ve katliam politikası" ile Gazze’de olup bitenlere karşı Arap ve İslam dünyasından gelen tepkilere hiçbir önem vermediğini belirten Kenan şunları söyledi:
"Bunun sebebi Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı İsrail hükümetinin, Gazze’ye yönelik saldırıları, Filistin halkını göçe zorlayarak tamamen Yahudi bir devlet kurma stratejisini gerçekleştirmek için bir fırsat olarak görmesidir.
Ayrıca Netanyahu, bu savaşı, kendi iç meselelerinden ve özellikle hakkında devam eden yolsuzluk davalarından halkın dikkatini uzaklaştırmak için bir fırsat olarak değerlendiriyor. Tüm bu nedenler, İsrail’in savaşı uluslararası tepkilere rağmen sürdürmesini teşvik eden birer gerekçeye dönüşmüş durumda."
İsrail saldırılarını bu zamana kadar hiçbir zirvenin ya da BM olağanüstü toplantılarının durduramadığına vurgu yapan Kenan, "Bu durum, İsrail’in, caydırıcı herhangi bir önlem içermeyen ‘yumuşak diplomasi’ ortamında hareket etmesine olanak sağladı." görüşünü dile getirdi.
"Sembolik taahhütler veriliyor"
Uluslararası toplumun kriz dönemlerinde sadece toplantılar düzenleyip uluslararası kuruluşlar düzeyinde görüşmeler yapmakla yetindiğini söyleyen Kenan, bunların da pratikte herhangi bir anlam taşımayan sembolik taahhütler ve kararlar olarak kaldığını dile getirdi.
Kenan, Gazze'ye yönelik saldırılar konusunda İsrail diplomasisinin, gerçekleri çarpıtarak, sahte raporlar yayımlayarak ve aslında cellat olmasına rağmen kendisini kurban gibi göstermeyi başararak Batı dünyasında, özellikle de ABD'de destek kazandığını ifade etti.
Genel Sekreter Kenan, ayrıca uluslararası bir örgütün, örneğin UNESCO ya da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, İsrail’i kınayan bir karar alması durumunda hemen bu kurumları "yetkisiz" veya "antisemitik" ilan eden uluslararası kampanyalar başlatıldığını hatta ABD’nin yıllık mali yardımları durdurma gibi doğrudan tehditlerle karşılaştığını belirtti.
"Türkiye güçlü bir tutum sergiledi"
Arap halklarının ihtiyacı olan şeyin Filistin halkıyla gerçek anlamda dayanışmayı sağlayabilecek etkili adımlar olduğunu ifade eden Kenan, şunları kaydetti:
“Buna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail ile ticareti ve ilişkileri kestiğini açıkladığı tutum örnek olarak gösterilebilir. Türkiye, NATO ile bölgesel ağırlığı, uluslararası konumu, dünyadaki ılımlı siyaseti ve Filistin halkına verdiği kararlı destekle önemli bir devlet olarak öne çıkmaktadır."
Ürdün Kudüs İşleri Kraliyet Komitesi Genel Sekreteri Abdullah Kenan, Türkiye'nin tutumunun, Ürdün’ün Kasım 2023’te, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına tepki olarak Tel Aviv Büyükelçisi'ni geri çağırmasıyla uyumlu güçlü bir tutum olduğunu vurguladı.