ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasında son dönemde artan gerilim, bölgede ve uluslararası arenada dikkat çekiyor. Özellikle Netanyahu’nun Suudi Arabistan ile normalleşme sürecini engelleyen tavrı, iki lider arasındaki ilişkileri zorlaştırıyor. Ayrıca Netanyahu’nun iki devletli çözümü reddetmesi ve Gazze ile Batı Şeria’da izlediği sert politikalar, ABD’nin Ortadoğu güvenlik stratejilerini zora sokuyor.
Kişisel gerilim mi, stratejik çıkmaz mı?
Uzmanlara göre, Trump-Netanyahu gerilimi, ABD-İsrail ilişkilerinde bir kopuş anlamına gelmiyor. "Bu, daha çok Netanyahu’ya duyulan güvensizlikten kaynaklanan bir krizdir." diyen siyasi analist Abdulaziz Al-Anjari, ABD’nin İsrail’i stratejik bir müttefik olarak görmeye devam ettiğini ancak Netanyahu’nun kişisel politikalarının Washington'da rahatsızlık yarattığını vurguladı.
Tarihi örnekler ve gelecek beklentileri
ABD-İsrail ilişkilerindeki geçmiş krizlere dikkat çeken Al-Anjari, 1981’deki AWACS uçakları krizini hatırlatarak, bu tür gerilimlerin ittifakın temelini sarsmadığını belirtti. O dönemde ABD Başkanı Ronald Reagan, İsrail’in itirazlarına rağmen Suudi Arabistan’a silah satışını onaylamıştı. Ancak bu kriz, iki ülke arasındaki stratejik iş birliğini uzun vadede etkilemedi.
Siyasi bir taktik mi?
Bazı analistler ise bu gerilimin, Trump’ın yaklaşan Orta Doğu ziyaretine yönelik bir siyasi manevra olabileceğini düşünüyor. Strateji uzmanı Murad Ali, "Trump, bu gerilimle İsrail’in etkisinden bağımsız bir lider imajı yaratmaya çalışıyor olabilir." dedi. Ali, bu tür hamlelerin, Arap dünyasında Trump’a yönelik olumlu bir algı oluşturmayı hedefleyebileceğini belirtti.
Sonuç
Trump ve Netanyahu arasındaki gerilim, kişisel ve stratejik farklılıkların bir sonucu olarak değerlendirilse de, ABD-İsrail ittifakının geleceği üzerinde ciddi bir etkisi olması beklenmiyor. Ancak bu durum, Orta Doğu’daki dengeleri ve ABD’nin bölgesel politikalarını yeniden şekillendirebilir.
