ABD Başkanı Donald Trump, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış anlaşması için yeni bir strateji geliştirdi. Trump yönetimi, Güney Kafkasya'da, Türkiye'nin etkisi ve Körfez ülkelerinin ekonomik gücünden yararlanarak iki ülkeyi bir araya getirmek için yoğun çaba harcıyor.
2023 yılında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Ermenistan'a yaptığı doğrudan yabancı yatırımlarla dikkat çekti. BAE'nin devlet destekli yenilenebilir enerji şirketi Masdar, Ermenistan'ın en büyük güneş enerjisi santralinin inşası üzerinde çalışıyor. Bu durum, Trump'ın Witkoff aracılığıyla bir anlaşma paketlemesine yardımcı olabilir. Ancak ABD, bu süreçte gerçek ekonomik rekabetle de karşı karşıya. Geçtiğimiz hafta, Ermenistan, Çin liderliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (SCO) katılmak için başvuruda bulundu.
Trump, Witkoff'un açıklamalarında Ermenistan ve Azerbaycan'ın Abraham Anlaşmaları'na katılabileceğini belirtti. Bu anlaşmalar, 2020 yılında İsrail ile Bahreyn, BAE ve Fas arasında imzalanan normalleşme anlaşmalarıdır. Trump, bu anlaşmaları dış politika açısından imza niteliğinde görüyor.
Azerbaycan, Türkiye ile bağlantı kurmak için Zangezur Koridoru olarak adlandırılan stratejik bir transit koridor için ABD ile 100 yıllık bir kiralama anlaşması yapmaya hazır olduğunu duyurdu. Bu koridor, Azerbaycan'ın Nakhchivan ile Türkiye arasında bağlantı kurmasını sağlayacak.
Güney Kafkasya'nın durumu, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşla meşgul olması ve İran'ın bölgedeki etkisinin azalmasıyla birlikte değişiyor. Türkiye, bu süreçte artan gücüyle dikkat çekiyor. Uzmanlar, Trump'ın Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış görüşmelerinde Türkiye'yi yeni bir bölgesel güç olarak gördüğünü ifade ediyor.
Ancak, bu girişimlerin Ermenistan'da bazı tepkilere neden olduğu belirtiliyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan, ülkedeki mevcut siyasi dinamikler nedeniyle bu tür bir anlaşmaya karşı direnişle karşılaşabilir. Özellikle, Ermenistan'ın tarihsel olarak Rusya'ya olan bağı ve 2023'teki askeri kayıpları, barış sürecini daha da karmaşık hale getiriyor.
Trump yönetiminin bu yeni diplomasi hamlesi, bölgedeki güç dengelerini değiştirmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, bölgedeki ülkelerin tarihi ve siyasi geçmişleri, bu sürecin nasıl gelişeceğini belirleyecek en önemli faktörlerden biri olmaya devam ediyor.
