Lübnan'da yaşayan Filistinli işçilerin çalışma hakları, uzun süredir tartışmalı bir konu olarak gündemdeki yerini koruyor. Filistinli mülteciler üzerine araştırmalar yapan uzman Fetih Klib, Filistinli işçilerin Lübnan ekonomisine tarihsel katkılar sağladığını belirterek, bu işçilerin ekonomik bir yük veya rekabet unsuru olmadığını vurguladı. Klib, Filistinlilerin çalışma özgürlüğünden mahrum bırakılmasının yasal veya ekonomik sebeplerden değil, tamamen siyasi nedenlerle bağlantılı olduğunu ifade etti.
Bu açıklamalar, "Lübnan-Filistin İşçilerin Çalışma Hakkı Kampanyası" tarafından Dünya İşçi Günü vesilesiyle Güney Lübnan'daki Sayda Belediyesi'nde düzenlenen bir çalıştayda yapıldı. Etkinliğe, Lübnan'ın eski Çalışma Bakanı Mustafa Bayram, Filistinli grupların temsilcileri, işçi sendikaları, halk komiteleri ve sosyal kurumlar katıldı.
Klib, Filistinli işçilerin Lübnan ekonomisiyle ilişkilerinin genel niteliğinin sistematik dışlanma olduğunu belirtti. Filistinlilerin Lübnan'da üretip harcadıklarını, ancak ekonomik faydalardan yararlanamadıklarını dile getirdi. Bunun sebebi olarak ise adaletsiz bir yasal ve siyasi yapı gösterildi.
"Çalışma izni, Filistinli mültecilerin haklarını engellemek için bir araç"
Filistinli mültecilerin devletten iş talep etmediğini, aksine adil yasalarla koruma talep ettiğini söyleyen Klib, çalışma izni sisteminin mültecilerin haklarını engellemek için bir araç olarak kullanıldığını belirtti. Mevcut Lübnan yasalarının işçilerin gerçek durumunu yansıtmadığını ve bu yasal düzenlemelerin sosyal ve hukuki sorunları artırdığını ifade etti.
Lübnan'daki ekonomik krizler devam ederken, Filistinli işçilerin hakları konusundaki tartışmalar yeniden alevleniyor. Bu işçiler, bazı söylemlerde olduğu gibi bir yük değil, üretim ve istikrarın gerçek ortakları olarak görülmelidir.
Çalıştayda yapılan çağrı, Lübnan yasama organına yönelik açık bir mesaj niteliği taşıyor: Mevcut yasal dengesizliklerin düzeltilmesi ve Filistinlilerin haklarının tanınması zamanı geldi. Filistinliler, geçici çalışma izinleriyle yabancı muamelesi görmek yerine, hak sahibi mülteciler olarak kabul edilmelidir.