İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, yaptığı açıklamayla Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin (ICRC) Filistinli tutukluları ziyaret etmesini yasaklayan bir emir imzaladığını duyurdu. Bakan Katz, bu kararın ardında, iç güvenlik teşkilatı Şin Bet'in ziyaretlerin "İsrail'in güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atacağı" yönündeki değerlendirmesinin yattığını iddia etti. Ancak bu "tehdit" hakkında spesifik bir detay verilmedi. Yasağın, İsrail medyasına göre "yasa dışı savaşçı" olarak tanımlanan tüm mahkumları kapsayacağı belirtildi.

Ziyaret yasağı, işkence iddialarıyla aynı anda geldi

Bu yasak kararı, Gazze'deki savaşın başladığı Ekim 2023'ten bu yana ziyaret talepleri sürekli ertelenen ICRC'nin durumuyla ilgili Yüksek Mahkeme'deki duruşmadan sadece saatler önce açıklandı. Filistin Esirler Cemiyeti (PPS), kararı cezaevlerindeki işlenen suçların üzerini örtme girişimi olarak niteledi.

PPS ve diğer tutuklu hakları savunma gruplarının verilerine göre, İsrail, devam eden operasyonlar sırasında aralarında hastanelerde gözaltına alınan doktorların, BM çalışanlarının, gazetecilerin ve sivillerin de bulunduğu 2.454'ten fazla Gazzeliyi "yasa dışı savaşçı" statüsünde, süresiz ve iletişimsiz gözaltında tutuyor. Bu sayı, "soykırımın başlangıcından bu yana kaydedilen en yüksek rakam" olarak belirtiliyor.

"Sistematik işkence ve infazlar"

Uluslararası Af Örgütü ve İsrailli insan hakları grupları dahil olmak üzere birçok kuruluş, eski tutukluların ifadelerine dayanarak bu tesislerde sistematik işkence uygulandığını bildiriyor. İddialar arasında şunlar yer alıyor:

  • 24 saat kelepçe ve zincir: Uyurken, yemek yerken ve hatta tuvalet kullanırken bile kelepçeli ve zincirli kalmaya zorlanma.

  • Fiziksel şiddet: Gardiyanlar tarafından düzenli dayak ve aşağılama.

  • İnsanlık dışı koşullar: Aşırı kalabalık, yetersiz hijyen, açlık ve susuzluk.

İsrailli yedek bir asker, Sde Teiman askeri üssünü "sadist bir işkence alanı" olarak nitelendirerek, tutukluların aç bırakıldığını, tedavi edilmemiş yara ve enfeksiyonlardan muzdarip olduğunu ve bazılarının tuvalete gitmelerine izin verilmediği için üzerlerine idrar ve dışkı yaptıklarını anlattı. Asker, "İnsanlar canlı giriyor ve ceset torbalarıyla çıkıyor" diyerek üste ölümün artık şaşırtıcı olmadığını, asıl şaşırtıcı olanın hayatta kalmak olduğunu ekledi.

Hapishanelerden çıkanların ifadeleri

Ekim ayı başlarında yapılan Gazze ateşkesi anlaşması kapsamında serbest bırakılan yaklaşık 2.000 Filistinli, hapishaneleri "mezbaha" olarak nitelendirdi. Serbest bırakılanlar, ağır dayak, açlık (bazıları dört gün boyunca yemek yemediğini söylüyor), onur kırıcı muamele ve tıbbi ihmal yaşadıklarını anlattı.

Serbest bırakılan gazeteci Shadi Abu Seed, "Son iki yıldır aç kaldım. Yemin ederim, bizi beslemediler. Bizi çırılçıplak tutuyorlardı. Çıplakken gece gündüz bizi dövüyorlardı. İşkence gördük," diyerek dehşet verici deneyimlerini aktardı.

Artan ölüm ve organ çalınması iddiaları

PPS, Ekim 2023'ten bu yana İsrail cezaevlerinde bilinen 79 Filistinlinin öldüğünü ve bu dönemin "esir hareketi tarihindeki en kanlı aşama" olduğunu belirtti.

Son haftalarda iade edilen 195 Filistinli tutuklunun cesetlerinde "alan infazı ve acımasız işkencenin kesin kanıtları" olduğu iddia edildi. Gazze Hükümeti Medya Ofisi'ne göre, cesetlerde şunlar tespit edildi:

İsrail, Şeyh Cerrah’ı ele geçirmek için "kurumsallaşmış tehcire" başladı
İsrail, Şeyh Cerrah’ı ele geçirmek için "kurumsallaşmış tehcire" başladı
İçeriği Görüntüle
  • Boyunlarda asılma ve ip izleri.

  • Yakın mesafeden doğrudan ateşli silah yaraları.

  • Eller ve ayakların plastik kelepçelerle bağlı olması.

  • Kırıklar, yanıklar ve derin yaralar.

  • Bazı cesetlerin, gözler, uzuvlar ve iç organlar dahil "hayatî organlarının eksik" olması, bu durum "organ çalınması" şüphesini uyandırdı.

Gazze Sağlık Bakanlığı Hastaneler Direktörü Mohammed Zaqout, iade edilen cesetlerdeki işkence izlerini doğrulayarak, bir cesette hala boynuna sarılı bir ip, göz bağı ve bağlı eller olduğunu belirtti.

Hamas ve Filistinli hak grupları, uluslararası toplumu ve insan hakları örgütlerini, tutukluların haklarını ihlal eden bu "gaddar önlemleri" durdurmaya ve İsrail liderlerini "insanlığa karşı işlenen emsalsiz suçlardan" sorumlu tutmaya çağırdı.

Daily Ummah