İsrail devlet televizyonu KAN'ın haberine göre, daha önceden de işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'da İsrail'in tam kontrolü ve egemenliğini savunan Ben-Gvir, Aksa'daki statükoyu değiştirmeyi bakanlığının yıllık hedefleri arasına koydu.

Bakanlığın 2024 planları arasında, "polis gücüne teknolojik desteğin artırılması, Mescid-i Aksa'daki birliklerin güçlendirilmesi, Aksa çevresindeki teknolojik polis önlemlerinin genişletilmesi" yer aldı.

Bakanlık, "Mescid-i Aksa'da İsrail'in hakimiyetinin güçlendirilmesi ve burada ayrımcılığın giderilmesini" yıllık hedef olarak belirledi. Aşırı sağcı Ben-Gvir, Yahudilerin Mescid-i Aksa'da ibadetinin kısıtlandığını ve burada ayrımcılık yapıldığını savunuyor.

KAN, İsrail'in 2017'de Mescid-i Aksa'nın kapılarına metal dedektör kapıların yerleştirmesinin, Ürdün'ün himayesindeki Aksa'dan sorumlu Kudüs İslami Vakıflar İdaresi ile Hristiyan ve Müslüman Filistinli kitlelerinin tepkisini çektiğine, Doğu Kudüs'te olayların çıkmasına yol açtığına işaret etti.

Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya ilişkin "hedeflerinin yıllardır bilindiği" ancak bunun resmi bir bakanlık hedefi haline gelmesine dikkati çekildi.

Mescid-i Aksa'ya ilişkin statüko

Ürdün, 1994'te İsrail'le imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor. Yine 2013'te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün'e verildi. Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa; Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor. Ancak fanatik Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua ettikleri ve dini ritüelleri yerine getirdikleri sıkça kameralara yansıyor.

Filistinlilerin arasında "şeytanın avukatı" olarak tanınıyor

İşgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin şiddet eylemlerini teşvik etmesiyle bilinen Ben-Gvir, fanatik Yahudilerin terör saldırılarına ilişkin davalarda avukatlık yaptığı için Filistinliler tarafından "katillerin avukatı", "şeytanın avukatı" ve "sabıkalı" olarak adlandırılıyor.

Ben-Gvir, İsrail'in 1998'de terör eylemleri nedeniyle yasakladığı ve ABD'nin terör örgütü olarak tanımladığı ırkçı "Kah" hareketinin de üyesiydi.

Görüşlerinin radikalliği nedeniyle askerlikten muaf tutulan ve hakkında "nefret, kışkırtıcı söylem ve ırkçılık" gibi suçlamalardan 53 iddianame hazırlanan Ben-Gvir, 2007'de "ırkçılık ve terör örgütünü desteklemek" suçundan hüküm giymiş, aşırı görüşleri nedeniyle askerlikten "ideolojik çürük" olarak terhis edilmişti.

Netanyahu, Macron'un İsrail'e silah ambargosu çağrısını yorumladı Netanyahu, Macron'un İsrail'e silah ambargosu çağrısını yorumladı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 2023'te göreve başlayan koalisyon hükümetinde Ben-Gvir, ülkedeki kolluk kuvvetlerinden sorumlu Ulusal Güvenlik Bakanlığına getirilmişti.

Ben-Gvir'in bakan olduktan henüz günler sonra tüm uyarılara rağmen 3 Ocak'ta kalabalık İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemesi, İslam alemi ve batıdaki başkentlerden tepkiyle karşılanmıştı.

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı aşırı sağcı Ben-Gvir, 7 Ekim'den sonra işgal altındaki Batı Şeria'daki yasadışı Yahudi yerleşimcileri ve İsrailli sivilleri silahlandırma kampanyasına girişmiş, 18 Mart'ta yaptığı açıklamada, bakanlığının 7 Ekim'den bu yana 100 bin silah ruhsatını onayladığını söylemişti.