1 - UNRWA'ya yönelik suçlamaların arka planı nedir?

UNRWA, Batılı ülkelerin yalnızca İsrail'in suçlamalarına dayanarak yardımlarını derhal ve herhangi bir hukuki süreç olmaksızın kesme kararı alması nedeniyle bir finansman kriziyle karşı karşıya kaldı. Bu asılsız iddialar arasında UNRWA personelinin 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırılarına katıldığına dair suçlamalar ve kuruluşun tesislerinin silah depolamak gibi amaçlarla kullanıldığına dair iddialar da yer alıyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Almanya, Kanada, Avustralya, Hollanda, Finlandiya, İsviçre ve İtalya gibi birçok büyük finansör, İsrail’in tek taraflı suçlamalarına dayanarak toplam mali havuzun neredeyse [1] yarısından fazlasına denk gelen yardımlarını kesti. İsrail'in bu Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşuna karşı uzun bir düşmanlık geçmişi var ve uzun süreli olumsuz kampanyalar ve lobicilik faaliyetleriyle bu kuruluşu sürekli olarak karalıyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın [2] 2018 yılında İsrail ve Filistin arasında bir anlaşma olmaması halinde ABD'nin desteğini keseceğini söylemesiyle birlikte UNRWA'ya verilen destek birçok kez tehdit altına girdi. İsrail, UNRWA'yı Filistinlilere mülteci statüsü tanımlama yaklaşımı nedeniyle bir engel olarak görüyor. UNRWA'nın tanımı sadece 1948'de yerinden edilen Filistinlileri değil, onların torunlarını da kapsıyor. İsrail ise mültecileri tanımlarken indirgemeci ve dar bir çerçeve çizerek konuyu tarihin arka planına atmayı amaçlıyor.

2 - İsrail neden şimdi UNRWA'ya karşı harekete geçti?

KYB'nin PKK'ya verdiği desteğin faturasını Süleymaniye halkı ödüyor KYB'nin PKK'ya verdiği desteğin faturasını Süleymaniye halkı ödüyor

7 Ekim'den bu yana devam eden İsrail saldırıları, Gazze'deki yaklaşık 2,2 milyon insan için açlık, temiz su eksikliği ve tıbbi malzeme sıkıntısı gibi sorunların hayati tehlike oluşturması nedeniyle kritik bir insani kriz boyutuna ulaştı. İsrail'in UNRWA'ya yönelik iddiaları, sivil halka baskı yapmayı ve etnik temizliği amaçladığı izlenimini veriyor. Eski bir İsrailli yetkili olan Noga Arbell, 4 Ocak'ta İsrail parlamentosundaki bir tartışma sırasında alenen [3] "UNRWA'yı yok etmezsek savaşı kazanmamız mümkün olmayacak ve bu yıkım derhal başlamalı." ifadelerini kullandı. UNRWA'ya yönelik karalama kampanyası, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) Gazze'de soykırım riskini tanıyan kararıyla [4] aynı gün başladı. Bu hamle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun BM'yi tanımama noktasındaki tutumunda bir taşla iki kuş vurmasını sağladı. İsrail'in UNRWA çalışanlarına yönelik iddialarıyla ilgili öne çıkan haberler ABD ve Batı'daki ana akım medya kuruluşlarında belirgin bir şekilde yer alırken, UAD'nin İsrail aleyhine verdiği karara odaklanan yetersiz haberler iç sayfalara gömüldü. Öte yandan, İsrail hükümetinin UNRWA'yı dağıtma hedefi, Filistinlileri Gazze'den sınır dışı etmeyi amaçlayan mevcut stratejisi için çok önemlidir. İsrail'in mahkemeye çıkmasına tanıklık eden karmaşık sürecin aksine, UNRWA'nın finansmanının durdurulması ne 84 sayfalık bir savunmayı ne müzakereleri ne de karmaşık bir teknik kararı gerektiriyor. UNRWA'nın fonlarının kesilmesi, bu ajansın suçlanan kişileri (30 bin kişilik işgücünden 12'sini) işten çıkardığını duyurduğu ve bir soruşturma başlattığı sırada gerçekleşti. Bu arada UNRWA'ya yönelik karalama kampanyası, zaten bu savaşın kurbanı olan bir kuruluşu bir kez daha mağdur etmeye devam ediyor. Gazze'de şimdiye kadar en az 152 UNRWA çalışanı İsrail tarafından öldürüldü. İsrail'in Filistinli yardım çalışanlarına karşı yargıyı silah olarak kullanma, sık sık işkence, gözdağı verme ve ağır hapis koşullarına başvurma konusunda sicili oldukça kabarıktır. Örneğin yardım görevlisi Muhammed El-Halebi 2016 yılında Hamas'a 50 milyon dolar aktarmakla suçlandı ve hemen ardından hapse atıldı. Hem hapis hem de yargı süreci, itirafta bulunması için hücre hapsi, işkence ve kötü muamele eleştirilerine maruz kaldı [5].

3 - Bu sorun nasıl çözülecek?

UNRWA, çeşitli ülkelerden ve yardım kuruluşlarından gelen yıllık bağışların toplanmasını ve uygun şekilde kullanılmasını sağlayan bir kuruluş [6] olarak hizmet veriyor. Dolayısıyla mali kesinti sorununun yanı sıra Gazze'ye ulaşan diğer yardım ve hizmetlerin kesintiye uğramasıyla ilgili sorunlarla karşılaşma ihtimali de yüksektir. UNRWA krizi, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sırasında uluslararası hukukun güvenilirliğine ve etkinliğine vurulan ağır bir darbenin örneğini teşkil ediyor. UNRWA'nın yardım ve hizmet faaliyetleri BM bünyesindeki diğer kuruluşlar ya da yerel yardım örgütleri tarafından telafi edilebilse de krizin böylesine derin olduğu bir dönemde insani yardım için bir koordinasyon mekanizmasının desteğinden yoksun kalmak kolaylıkla telafi edilebilecek bir durum değildir. Mevcut kriz aynı zamanda Rusya, Çin, Türkiye, Endonezya, Malezya, Arap ülkeleri, Güney Afrika, Brezilya ve diğerleri gibi küresel güneyin önde gelen ülkelerinin UNRWA'yı finanse etmeleri ve Batılı ülkelere, BM kuruluşlarını soykırımı desteklemek için koz olarak kullanma ve şantaj yapma zamanının geçtiğini göstermeleri için bir fırsattır.