İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 8 tutuklu sanık hakkında hazırlanan iddianamede, Almanya'da yaşayan Cüneyd Bakkur'un, Sancaktepe İlçe Emniyet Müdürlüğüne "Kasim" olarak bildiği sanık Abbas İsa'yla görüntülü konuşması sırasında İsa'nın kendisine, bomba yaptığını ve bombacı olduğunu söylediğine ilişkin ihbarda bulunduğu belirtildi.

İhbar üzerine soruşturma başlatıldığı aktarılan iddianamede, emniyet güçlerinin düzenlediği operasyonda sanıklar Abbas İsa ile Mujibullah Husaını'nin Beykoz'daki bir mermer atölyesinde yakalandığı aktarıldı.

DEAŞ'ın İsrail Konsolosluğuna saldırı eylemi engellendi

İddianamede, atölyede yapılan aramada, bomba yapımında kullanılan çok sayıda patlayıcı madde ele geçirildiği ifade edilerek, terör örgütü DEAŞ'ın saldırı stratejilerinin yer aldığı kitap doğrultusunda sanıkların İsrail Konsolosluğu'nda eylem yapmayı planladığı kaydedildi.

Sanık İsa'nın savcılıktaki ifadesine yer verilen iddianamede, Suriye'de DEAŞ içinde faaliyet yürüttüğünü, bir süre sonra ise örgütten kaçarak 2016'da Türkiye'ye yasa dışı yollardan girdiğini belirttiği aktarıldı.

İnternetten bomba yapımını öğrendiğini ve İsrail Konsolosluğu'na saldırı yapmayı planladığını belirten sanık İsa, "Durel Ulema isimli tüm grupların ve radikal örgütlerin dahil olabildiği gruba bombalı saldırı yapmak istediğimi yazdım. Bunun üzerine birkaç kişi benimle görüştü." dedi.

Deneme amaçlı yaptığı bombayı çalıştığı mermer atölyesinde patlattı

İsa ifadesinde, Ebu Salah isimli kişinin kendisiyle iletişime geçerek bomba yapımıyla ilgili bilgi verdiğini, deneme amaçlı malzemeler aldığını, yaptığı bombayı iş yerinde denediğini söyledi.

Bomba yapımında kullandığı bazı malzemeleri patronunun oğlu sanık Özgür Karalök'ün telefonundan, bazılarını da kendi telefonundan sipariş verdiğini söyleyen sanık İsa, farklı telefondan sipariş vermesinin amacının deşifre olmamak olduğunu belirtti.

Bombayı patlatırken bu anları sanık Karalök'ün cep telefonuyla kaydettiğini anlatan İsa, "Amacım büyük çaplı bir bomba yapıp İsrail Konsolosluğu'na saldırmaktı fakat edindiğim bilgilere göre konsoloslukta Müslüman Türk polisi vardı. Bu sebeple saldırıdan vazgeçtim. Ailemde beni Suriye'de nişanlamıştı. Bu sebeple de saldırı yapmaktan vazgeçtim. Malzemeleri yok edecektim fakat ambalajların sıkıntı olacağını düşündüm. Beni herhangi bir talimatla Türkiye'ye gönderen olmadı. Kimseden emir talimat almadım." diye konuştu.

Mermer atölyesi sahibi, suçlamalara ilişkin zengin olduğu için "iftira" atıldığını söyledi

Sanık Karalök ise üzerine atılı suçlamalara ilişkin, DEAŞ'a üye olmadığını, Abbas İsa'nın bomba patlatmasına şahit olmadığını, zengin olduğu için husumet beslediğini bu nedenle kendisine iftira attığını öne sürdü.

Türkiye, Lübnanlı firmaların yanında Türkiye, Lübnanlı firmaların yanında

Sanıklardan Mujıbullah Husaını da ifadesinde, ismini " Kasım" olarak bildiği sanık Abbas İsa ile yakalandıkları iş yerinde kaldığını, patlayıcı maddelerin ne olduğunu İsa'ya sorduğunda kendisine ilaç olduğunu söylediğini öne sürdü.

İsa'nın kendisine bomba patlattığı anlara ilişkin videosunu izlettiğini söyleyen sanık Husaını, "Ben şüphelenip sorduğumda bana eskiden Irak'ta bomba işi yaptığını ama bıraktığını söyledi. Bizimle birlikte Abbas'ın kardeşi Abdullah da kalırdı ama ailevi sebeplerden çoğunlukla kavga ederlerdi. Bir kavgaları esnasında 'Ben bunu şikayet edeceğim bu DEAŞ'lıdır.' dediğini duydum. Zaten Abbas'ın kendisi de DEAŞ'ı savunurdu." dedi.

İddianamede, tutuklu sanıklar Abbas İsa, Mujıbullah Husaını, Özgür Karalök, Yasir Alzahır, Abdullah Musa, Ahmad Boshıhsal, İbrahim Breis ve İsmail İmankul'un "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" suçlarından 19 yıl 6'şar aydan 39'ar yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

Sanıklar önümüzdeki günlerde Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkacak.

Editör: Seyda Kocaöz