İsrail işgal makamları, Salı akşamı yaptıkları açıklamada, Gazze Şeridi'nden kendilerine ulaştırılan ceset kalıntıları ve kişisel eşya örneklerinin hiçbir İsrailli esire ait olmadığını belirtti.
İbranice yayın yapan Kanal 13'ün haberine göre, Kızılhaç ekipleri aracılığıyla Adli Tıp Enstitüsü'ne ulaşan bu eşyalar ve kalıntılar, Gazze'de kalan iki rehineden herhangi birine ait değil.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi, daha önce yaptığı kısa bir açıklamayla, Salı günü Ordu'nun Kızılhaç'tan "İsrailli bir tutukluya ait olduğu düşünülen" bazı eşyaları Gazze Şeridi'nden teslim aldığını duyurmuştu. Ofis, bu eşyalar ve örneklerin Adli Tıp Enstitüsü'nde incelenmek üzere Gazze Şeridi'nden nakledilmesi üzerinde çalışıldığını ifade etmişti.
Takas anlaşmasının kapsamı
Bu olay, Hamas'ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın, İslami Cihad'ın askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri ile iş birliği içinde, geçtiğimiz Salı günü "Aksa Tufanı" anlaşması maddeleri çerçevesinde bir İsrailli esirin naaşını teslim etmesinin ardından yaşandı.
Filistin direnişi, Amerikan baskısıyla varılan anlaşma kapsamında, Gazze Şeridi'nde bulunan 28 naaşın 26'sını iade etti. Buna karşılık işgal devleti de cezaevlerindeki yaklaşık iki bin Filistinli tutukluyu serbest bıraktı ve yüzlerce Filistinlinin naaşını Gazze'ye geri verdi.
Gazze'deki insani felaket devam ediyor
7 Ekim 2023'ten bu yana, İsrail işgal devleti, ABD ve Avrupa desteğiyle, Gazze Şeridi'nde katliam, aç bırakma, yıkım, zorla göç ve tutuklamaları içeren bir soykırım gerçekleştirdi. İşgal güçleri, uluslararası çağrıları ve Uluslararası Adalet Divanı'nın durdurma emirlerini hiçe saydı.
Bu soykırım, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 239 binden fazla Filistinlinin şehit ve yaralı olmasına, 11 binden fazla kişinin kaybolmasına, yüz binlerce kişinin yerinden edilmesine ve çoğunluğu çocuk olmak üzere birçok kişinin hayatını kaybetmesine yol açan bir kıtlığa neden oldu. Ayrıca, Şeridi'n çoğu kent ve bölgesinde yaygın yıkım meydana geldi.




