Savaşın henüz dördüncü gününde AB'ye resmen üyelik başvurusu yapan Ukrayna, savaşa rağmen reform çalışmalarını sürdürürken mümkün olan en kısa sürede AB'ye üye olmak istiyor. Ukrayna'nın üyeliği ile birliğin güç dengelerinin değişeceğinden endişe eden devler ise frene basıyor. Peki neden?

Ukrayna Avrupa ve Avrupa-Atlantik Entegrasyonundan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Olha Stefanishyna tüm zorlu şartlar altında açıklamalarda bulunurken AB üyeliği için iyimser konuşuyor. “Savaş Ukrayna'yı politik hedeflerine ulaşmaktan alıkoymamalı” diyen Stefanishyna “AB üyelik sürecimizi 2024'ün sonuna kadar tamamlamaya kararlıyız” ifadelerini kullanıyor. Eğer Ukrayna, AB'ye kabul edilecekse bu, birliğin tarihindeki en hızlı kabul süreci olacak.

AB'ye üye olan ülkelere bakıldığında ortalama kabul süresinin 9 yıl olduğu ortaya çıkıyor. Ancak Kiev bu kadar beklemek istemiyor. Stefanishyna, “Ukrayna'nınki normal bir adaylık süreci değil” diyor ancak Brüksel konuya biraz daha farklı bir açıdan bakmakta. Aslında diğer AB başkentlerinde de jet hızında bir üyelik süreci tereddütle karşılanıyor.

DENGELERİ DEĞİŞTİRİR ENDİŞESİ...

Zira tablo açık; AB üyesi bir Ukrayna'nın büyük üye ülkeler açısından Avrupa'daki güç dengelerini değiştireceği düşünülüyor. Ukrayna üye olması halinde, AB'nin en kalabalık beşinci ülkesi olacak ve kararların nitelikli çoğunlukla alındığı AB Konseyi'nde Kiev, sandalyelerin yüzde dokuzunun alacak.

Güç dengelerinden bağımsız olarak Ukrayna'nın AB ile olan geçmişi ise biraz daha eskiye dayanıyor. Hatırlanacağı üzere 2014'te büyük kitlesel protestolara dönüşen Yevromaydan'a sebep olan olay, dönemin cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in AB Ortaklık Anlaşması'nı imzalamayı reddetmesi ve hem Rusya hem de Avrasya Ekonomik Birliği'ne yanaşmayı tercih etmesiydi.

Ukrayna halkı ülkelerinin Avrupa'nın bir parçası olduğunu düşünüyor. O günden bu yana yaşananlar ise şu an içinden geçilen son halkasıyla epey aşikar.

Bu son yaşanan savaş ise Ukrayna'nın, Avrupa'ya ait olduğu hissini besledi. Savaş başladıktan dört gün sonra ülke resmen AB'ye üyelik başvurusunda bulundu. Avrupa Komisyonu, haziran ayının ortalarında ülkenin aday statüsüne geçmesine onay verdi. Normal şartlarda bu süreç ortalama iki yıl sürüyor. Ukrayna ise tam üyelik serüveninin aynı hızda devam etmesini istiyor.

Ancak engellerin başında müzakerelerin başlangıcı geliyor. Komisyon, haziran ayında şartlarını ortaya koydu; reformlar ilk olarak yedi alanda gerçekleştirilecek. Bunların yanı sıra Kiev, yolsuzluk ve kara para aklamayla mücadelede ilerleme göstermeli, yargı sisteminde reform yapmalı ve medya ile azınlık haklarını Avrupa standartlarına uyarlamalı.

Stefanishyna tüm bunları gelecek yılın sonuna kadar başarmış olmak istiyor ve şöyle ekliyor:

“Müzakerelerin erken başlaması, Ukraynalıların morali için son derece önemli zira biz yıllardır Avrupa'ya ait olmak için savaşıyoruz ve şu anda bunun için hayatlarımızı riske atıyoruz.”

Yolsuzlukla mücadele ve yargı alanında somut adımlar attığı ifade edilen Ukrayna'nın bu çabasına ilişkin AB Komisyonu Komşuluk ve Genişleme Komiseri Oliver Varhelyi, “Ukrayna reformları ve reformlar için gereken çalışmaları hızlandırmak için çabalıyor. Bu olumlu bir durum. Ancak yedi alanın tamamında reformlar hızlı bir şekilde tamamlanamaz bu nedenle bir zaman çizelgesi taahhüt edilemez” yanıtını veriyor.

Ukrayna Savaşı'ndan vahşi yaşam nasıl etkileniyor? Ormanlarda mayın kâbusu!

DEVLER FRENE BASIYOR!

Varhelyi, Ukrayna müzakere hazırlıklarını 2023'ün sonuna yetiştirse dahi Brüksel'in regülasyonlarda yapacağı değişikliklerin bir ya da iki yıldan fazla süreceğini söylüyor. Stefanishyna ise halihazırda pek çok reformun yapıldığını söyleyerek “iki yıldan uzun bir süreç” gerekebileceği fikrine hiç sıcak bakmıyor. Ancak frene basan sadece AB Komisyonu değil. Almanya'da Başbakan Olaf Scholz, ekim ayının sonunda Berlin'de düzenlenen Almanya-Ukrayna Ekonomik Forumu'nda “Ukrayna'ya aday ülke statüsü verdik. Bu sözü çok ciddiye alıyorum. Ukrayna'nın AB'nin bir parçası olmasını istiyorum” demişti.

Avrupa ve İklimden Sorumlu Devlet Bakanı Anna Lührmann ise “AB mevzuatı ve yasalarının uyarlanması, kapsamlı reformlar ve yasal düzenlemeler gerektiriyor. Katılım müzakerelerinin takvimi hakkında spekülasyon yapmak istemiyorum. Boş umutlar uyandırılmamalı, var olan beklentiler zedelenmemeli” diyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da benzer bir çizgide:

“Standartlarımızı düşürüp ilkelerimizi yeniden gözden geçirmediğimiz sürece üyelik sürecinin onlarca yıl olmasa da birkaç yıl süreceğini hepimiz biliyoruz.”