Mavi Marmara davaları esnasında İsrail tarafından tehditlere maruz kalan Avukat Gülden Sönmez, İsrail ile hiçbir bedel ödetmeden, küçük bir bağış karşılığında bütün davaları düşürecek bir anlaşmaya imza atıldığını hatırlattı. Sönmez, Mavi Marmara mağdurlarının hakkını ararken istinaf sürecinde “korkunç” hukuksuzluklarla karşılaştıklarını ifade ederek şu soruyu sordu: “Bu ülkenin şehitlerinin yüzüne nasıl bakacaksınız?”

“HİÇBİR SUÇ KABUL EDİLMEDEN KORKUNÇ BİR ANLAŞMA YAPILDI”

Mavi Marmara ceza davasının İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldüğünü hatırlatan Sönmez, orada sadece Türk vatandaşlarının değil, otuz yedi ülke vatandaşlarının hepsine karşı işlenen suçların yargılandığını belirterek sözlerine şunları ekledi: “Bu süreçte ceza yargılaması devam ederken Türkiye ile İsrail arasındaki malum anlaşma oldu. Bu anlaşmanın esas şartı davaların düşürülmesiydi. Yani İsrail’in ailelere ödeyeceği küçük bir miktar bağış karşılığında, suçla ilgili hiçbir şey olmadan, hiçbir suç kabul edilmeden Mavi Marmara ile alakalı bütün davaların düşürülmesine yol açacak korkunç bir anlaşma yapıldı. Anlaşma TBMM’den geçti, onaylandı. Bunun üzerine İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında mahkeme, bu davanın anlaşma gerekçesiyle düşürülmesine karar verdi.

Tabii ki bu hukuki olarak tarif edilemez bir şey. Bir ceza davasını iki devlet arası bir anlaşma ile düşüremezsiniz ve ceza yargısını sonlandıramazsınız. Kimsenin bunu yapmaya hakkı yok. Şahsınıza karşı işlenmiş suçlarla ilgili bir yargılama yapılıyor. Size sormadan böyle bir anlaşmanın yapılması mümkün değil. Kaldı ki şahsın kendisinin bile böyle bir hakkı yok. Ancak devletin tek bir yetkisi var, hüküm verildikten sonra affedebilirlerdi bu katilleri ama hüküm verilmeden daha değişik bir şekilde bir af süreci işletmiş oldular.“

“İSTİNAF SÜRECİ İNANILMAZ HUKUKSUZLUKLARLA DOLUYDU”

Davanın düşmesinin ardından istinaf sürecini başlattıklarını ifade eden Gülden Sönmez, dosyalarının Bölge Adliye Mahkemesinin ceza dairesine gönderildiğini ancak onun da “inanılmaz” hukuksuzluklarla dolu olduğunu ifade etti. Dosyanın birçok eksikle sürpriz bir şekilde gönderildiğini ifade eden Sönmez şöyle devam etti: “Biz o dönemde de şaşırmış ve bunu, İsrail iradesinin Türkiye’deki yansıması olarak düşünmüş ve böyle okumuştuk. Sonrasında şehit aileleri ve diğer bütün yolcular hep beraber yapmış olduğumuz bu başvuru sürecini beklemekteyken son karar çıktı ve istinaf başvurumuz reddedildi. Bir buçuk iki sayfalık bir karar ile gerekçeye ve değerlendirme zahmetine bile katlanmadan içeriği hukuki garabetle dolu bir şekilde başvuru sürecimiz reddedildi.

“ADALET MENSUPLARI DAHİ İSRAİL’DEN YANA”

Şimdi buna karşı temyiz sürecini devam ettireceğiz. Henüz her şey sonuçlanmış değil ama Mavi Marmara davası tıpkı bir gemi gibi, liman liman siyasilerin, vekillerin ve yargı mensuplarının önlerine gidiyor, onların kapısını çalıyor ve herkesi bir tercihte bulunmak zorunda bırakıyor. Görüyoruz ki maalesef bu tercihler hep İsrailli katiller lehine yapılıyor. Adaletten yana olması gereken yargı mensupları dahi tercihlerini maalesef hukuka aykırı şekilde İsrailli katillerden yana yapıyor. Bu gerçekten bizim için çok üzücü ve utanç verici bir durum.

O gemide on arkadaşımız İsrail askerlerinin kurşunlarıyla şehit oldu. Bizler sayısız hukuksuzluklara maruz kaldık. Aşağılanma, arama, hapsedilme gibi. Yine dokuz kurşunla on kurşunla yaralanıp hayatının geri kalan kısmını büyük fiziki sıkıntılarla geçiren arkadaşlarımız var. Hepsinden önemlisi Gazze ablukasına karşı yola çıkmıştı Mavi Marmara gemisi. Gazze ablukası hala ölümcül bir şeklinde devam ediyor. Oradaki yetimlerin, ilaçsızlıktan hayatını kaybeden çocuklar için en azından adalet yerini bulmalıydı. Onun için de gerçekten üzgün, şaşkın ve öfkeliyiz.”

“BU ÜLKENİN ŞEHİTLERİNİN YÜZÜNE NASIL BAKACAKSINIZ?”

Bu ülkeden katillerin bu kadar bariz bir şekilde savunuluyor olamayacağını ifade eden Avukat Gülden Sönmez, sürecin böyle yönetilmemesi gerektiğini “bunu kabul etmemiz mümkün değil” diyerek ifade etti. Sönmez, konuşmasına karar süreçlerini yönetenlere sorular sorarak devam etti. “Hangi kurala veya neye karşılık bunu yapıyorsunuz? Ve gerçekten samimiyetle söylüyorum, ilahi mahkeme günü insani yardım için, yetim çocuklar için zalimlerin yanında dururken zalimce katledilen bu ülkenin şehitlerinin yüzüne nasıl bakacaksınız? Bu davaların ne karşılığında satıldığını söyleyeceksiniz? Gerçekten merak ediyorum.

Meclis’te bu anlaşmaya kim onay verdiyse, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bütün meclis üyelerine, siyasi parti yetkililerine, olumlu oy vermeyip bu anlaşmayı anayasa mahkemesinde iptal ettirme çabasına girmeyenlere, her kim nasıl dahil olduysa hepsine sormak lazım. Neyin karşılığında bu işlemler yapıldı? Hangi şart yada karşılık Gazze’deki yetim için yola çıkan sivil insani yardım gönüllülerinin katillerini affettirebilir? Siyasetçiler, ürettikleri politikalar ve verdikleri kararların karşılıklarını siyasette görürüler ancak yargı mensupları bunu nasıl yapabilirler? Yargı mensupları kim ne yaparsa yapsın, siyasiler hukuksuz karar verseler de adaletten yana tavır koymaları gerekenlerdir. En temel evrensel hukuk kurallarını ihlal ederek nasıl bu apaçık katilleri bu şekilde affeden bir süreci kabul edebiliyorlar, bunu anlamak çok zor.”

“BİZİM HUKUK MÜCADELEMİZ SONUNA KADAR DEVAM EDECEK”

Hukuk mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini belirten Sönmez, sözlerini bitirmeden önce “ilk defa İsrail’i yargılama imkanının doğduğunu” ve bu süreci devam ettireceklerini beyan etti. “Şunu da söyleyeyim ki, bizim hukuk mücadelemiz gidebileceğimiz son kapıya kadar, bir gün adil bir yargıç bulana kadar devam edecek. Mavi Marmara’nın Uluslararası Ceza Mahkemesinde devam eden dosyasında bildiğiniz üzere İsrail’in ve ABD’nin ciddi tehditleri söz konusu olmuştu. O süreci de biz uzun soluklu bir şekilde devam ettirdik. Gerçekten detaylı ve uzun bir süreç. İlk defa İsrail’in yargılanması imkanı doğdu ama şunu net söyleyebilirim, Mavi Marmara davalarının araladığı kapıdan Filistin’in Roma Statüsünüı imzalamasıyla beraber İsrail’in yargılanma imkanı ilk defa ortaya çıktı ve bir soruşturma açıldı. Filistin davalarıyla Filistin’de işlem gören suçlarla alakalı bu soruşturma sürecini hepimiz ilgiyle yakından takip ediyoruz”. Bu süreçte ABD ve İsrail tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi yargıçlarının ve savcılarının tehdit edildiğini, İsrail tarafından kendilerinin de tehdit edildiklerini belirten Sönmez, İsrail’in, Uluslararası Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında, “Mavi Marmara davalarını Av. Gülden Sönmez ve Av. Cihat Gökdemir’in” takıntı halinde bu davayı sürdürdüğümüze dair bir beyanı dahi olmuştu. İsrail televizyonlarında, medya ve sosyal medya yayınlarında da çokça hedef gösterildiğini belirten Sönmez, sözlerine şunları da ekledi: “Bunların bir önemi yok. Sadece şunu biliyorlar. İnatla vazgeçmiyoruz, kendi ülkemizdeki yöneticilerin engellemelerine rağmen vazgeçmiyoruz. Herkes bu mevzuyu kapatmak istiyor, ama biz vazgeçmiyoruz. Belki bu yüzden tehditle bizi vazgeçirmeye çalıştılar. Ama şunu açıklıkla söyleyebilirim, ‘Biz, şehitlerin avukatıyız’. Kendi ülkemizde de kim ne derse desin hatta gemide, o kurşun yağmurlarının altında birlikte olduğumuz, hapishanede birlikte olduğumuz yol arkadaşlarımız bile artık umutlarını kaybedip vazgeçseler bile biz “şehitlerin avukatı” olarak vazgeçmeyiz, vazgeçmeyeceğiz. Bunun böyle bilinmesi lazım. Tehdit falan da bizim için çok büyük bir anlam ifade etmiyor açıkçası.”