İsrail'deki seçimler ülke tarihinin en dindar hükümetinin de başa geçmesi ile sonuçlandı.

Ülkede koalisyonu oluşturması beklenen dört partiden üçü dindar. Bunlardan ikisi – seçmenleri ağırlıklı olarak Aşkenazi olan Birleşik Tevrat Yahudiliği; ve seçmenleri ağırlıklı olarak Sefarad olan Şas, bu iki parti kadınları parlamento seçimlerinden men eden ultra-Ortodoks partiler olduğu göze çarpıyor.

İsrail'de koalisyonu oluşturacak üçüncü parti ise Dini Siyonist parti. Ultra Ortodox Yahudi üstünlükçülüğü savunanan partinin başında ise Haham Meir Kahane var.

Bu üç parti birlikte, önümüzdeki birkaç hafta içinde iktidara gelmesi beklenen Benjamin Netanyahu başkanlığındaki koalisyondaki koltukların yarısından fazlasını oluşturacak.

Buna Netanyahu'nun kendi Likud partisinden yedi milletvekili eklendiğinde, İsrail'in bir sonraki koalisyonunun beklenen 65 üyesinin 40'ının Ortodoks Yahudiler olacağı ortaya çıkıyor. Bu Ortodoks oluşumun yaklaşık üçte ikisi Haredi.

Bu nedenle, birçok İsrailli Çarşamba sabahı ülkelerinin bir teokrasi haline gelmek üzere olup olmadığını merak ederek uyandı. İslam camiası ise Filistin'e yapılacak olan baskıların artmasından endişeli bir şekilde seçimleri takip etti.

İsrail'de din özgürlüğünü destekleyen bir örgüt olan Hiddush'un başkanı ve CEO'su Haham Uri Regev, “İsrail'in tam teşekküllü bir Tevrat devleti haline geldiğini görmüyorum” diyor. "Ama ona daha önce hiç olmadığı kadar yakın olacağız."

Kudüs merkezli Shalom Hartman Enstitüsü'nün Yahudilik ve Devlet Politikaları Merkezi müdürü Tani Frank aynı fikirde. “ Haredi partilerinin bu yönde ilerlediğini kesinlikle göreceğiz ” diyor. "Ama hepsi bir anda olmayacak, çünkü ellerinden geleni yapmaya çalışırlarsa büyük bir geri tepme olacağını bilecek kadar akıllılar."

İsrailli merkezli Haaretz gazetesi yazarı Nehamia Shrtasler, Arap vekillerin Netanyahu hükümetinin başa gelmesinde etkin olduğu görüşünü paylaşıyor. Yazara göre, Ayman Odeh (Hadash), Ahmad Tibi (Ta'al) ve Sami Abu Shehadeh (Balad) bütün bir yıl boyunca, giden “değişim hükümetini” devirmek için mümkün olan her şeyi yaptı.

Yazar ülkedeki seçimlerle ilgili şunları yazıyor: Görev süresi boyunca hükümete saldırdılar ve Arap toplumuna açıkça fayda sağlayan şeyler yaptığında bile her konuda ona karşı oy kullandılar . Hatta durmadan bu hükümetin Netanyahu'nun hükümetlerinden daha kötü olduğunu iddia ettiler - hem tam bir yalan hem de mantık hatası. Bennett-Lapid hükümeti Bibi ve Itamar Ben-Gvir hükümetinden gerçekten daha kötüyse, bugün neden bu kadar endişeliler?