Güney Koreli yetkililer, Japonya'nın Kore Yarımadası'ndaki sömürge yönetimi döneminde zorla ve ücretsiz çalıştırdığı işçilere tazminat verilmesi için fon oluşturmayı planladıklarını bildirdi.

Güney Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclisinde Dışişleri Bakanlığı ve Güney Kore-Japon Parlamenterler Birliği Başkanı'nın ev sahipliği yaptığı halka açık duruşma gerçekleştirildi.

Dışişleri Bakanlığının Asya ve Pasifik İşleri Direktörü Seo Min jung, konuya ilişkin açıklamasında, zorla çalıştırılan birçok kurbanın öldüğünü ve hayatta kalanların çoğunun 90'lı yaşlarında olduğunu belirterek, hükümetinin önceliğinin ödemeleri olabildiğince çabuk yapmak olduğunu kaydetti.

İki ülke arasında yıllardır devam eden anlaşmazlığın başlıca nedenlerinden biri olan zorla çalıştırma sorunu için Japon şirketlerinin özür dilemesini sağlamanın "imkansız" olacağını söyleyen Seo, "Japonya'nın geçmişte dile getirdiği özür ve pişmanlıklarını içtenlikle sürdürmesi ve bunun arkasında durması önemli olacaktır." ifadesini kullandı.

Japon şirketlerinin ülkesindeki ekonomik faaliyetlerini azalttığına ve varlıklarının çoğunu geri çektiğine işaret eden Seo, "Bu nedenle bir tasfiye sürecinin davacılara tazminat sağlamak için yeterli olup olmayacağı bile net değil." değerlendirmesinde bulundu.

Seo, hükümet yetkililerinin, ödeme planlarını açıklamak ve onaylarını almak için kurbanlar ve aileleriyle yüz yüze görüşmeyi planladığını belirtti.

Japonya'nın Kore Yarımadası'nı kolonileştirdiği 1910-1945'te "zorla çalıştırılan işçiler" ile askeri birimlerde "istismar edilen kadınlar", iki komşu ülkenin "hassas sorunları" olarak biliniyor.

Zorla çalıştırılan Koreli işçiler

Japonya'nın 1910-1945'te Kore Yarımadası'ndaki sömürge yönetimi döneminde zorla ve ücretsiz çalıştırdığı işçilerin ve yakınlarının Güney Kore'de açtığı davalarda çok sayıda Japon şirketi tazminat ödemeye mahkum edilmişti.

Karar, görülmekte olan benzer davalara emsal teşkil etmiş, diğer Japon şirketleri de art arda tazminata mahkum olmuştu.

Japonya, Güney Kore ile 1965'te diplomatik ilişkilerin normalleşmesi için yürütülen görüşmelerin ardından imzalanan anlaşmayla Güney Kore'ye aktarılan hibe, bağış ve kredilerin "savaş tazminatı" niteliğinde olduğunu, bu anlaşmayla tazminat konusunun kapandığını ileri sürüyor.

Güney Kore ise insanları sömürge yönetiminde zorla çalıştırmanın insanlık suçu olduğunu, haksızlığa uğrayanların yargı önünde haklarını aramasının iki ülke arasında imzalanan anlaşmalarla sınırlanamayacağını savunuyor.