Fas Dışişleri Bakanı Burita, Birleşmiş Milletler (BM) 76. Genel Kurulu görüşmelerinde Batı Sahra, Libya krizi ve Filistin meselesiyle ilgili değerlendirmede bulundu.

Ülkesinin, Fas'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tam saygı çerçevesinde gerçekçi, pratik, kalıcı ve uzlaşmaya dayalı bir siyasi çözüme ulaşmak için BM ile iş birliğini sürdürmeye hazır olduğunu belirten Burita, "Bu çözüme ulaşmak ancak Cezayir'in, bu sorunun ortaya çıkarılması ve sürdürülmesindeki sorumluluğunu üstlenmesiyle mümkün." dedi.

Burita, Fas'ın, 2007'de sunduğu özerklik girişiminin, Batı Sahra sorununun siyasi çözümü için tek yol olduğunu aktardı.

Fas, Batı Sahra üzerinde hakimiyet iddia edip özerklik önerisinde bulunurken, Polisario Cephesi, kendi kaderini tayin için referandum çağrısı yapıyor, Cezayir de bunu destekliyor.

BATI SAHRA SORUNU

Batı Sahra sorunu, sömürge devletlerinin çizdiği sınırlar, sömürü ve egemenlik çatışmalarından kaynaklanmaktadır. Bölgenin sömürülme ve kolonileştirilme süreci 1884 yılında İspanya’nın işgaliyle başladı.

Yerel halk kendi bağımsız devletlerine kavuşmak için İspanyolca “Polisario” adıyla bilinen ve Moritanya’da kurulan direniş örgütüyle 1973 yılında İspanyollara, 1976-1991 yılları arasında da Fas Krallığına karşı silahlı mücadele verdiler. 1975 yılında Uluslararası Adalet Divanı Sahravilerin kendi kaderlerini tayin etme haklarının önünde bir engel olmadığına dair görüşünü yayınladı.

BAĞIMSIZLIK İLANI VE FAS'IN "YEŞİL YÜRÜYÜŞ"Ü

27 Şubat 1976 tarihinde Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti adıyla İspanyolların çekilmesinden sonra bağımsızlık ilan etti, fakat bağımsızlık ilanının hemen ardından Fas Krallığı ve Moritanya bölgeyi işgal ederek, bölge üzerinde hâkimiyet kurdular.

İspanya’ya karşı yürütülen bağımsızlık mücadelesi döneminde Batı Sahralı direnişçilere destek veren Fas, II. Hasan döneminde büyük Fas idealini gerçekleştirmek için 350.000 kişiyi harekete geçirip "yeşil yürüyüş" adı altında bölgenin 2/3’ünü ele geçirdi. Bu yürüyüşün adı bazen "yeşil Mart" olarak da geçmektedir. Bu tarihten sonra da bölgedeki problemler ve kolonileştirme süreci günümüze kadar devam etmektedir.

CEZAYİR-FAS ARASINDA BATI SAHRA SORUNU

Batı Sahra sorununda Fas’a karşı en büyük muhalefeti komşusu Cezayir yapıyor. Cezayir, Batı Sahra yönetimine destek vererek sürgündeki Batı Sahra Yönetiminin Cezayir’de çalışmalarını sürdürmesine destek veriyor. Batı Sahra meselesi, Fas-Cezayir ilişkilerini belirleyici konumdadır. İki ülkenin kara sınırı 1994 yılından beri kapalıdır.

Afrika Birliği, sürgündeki hükumeti 1984 yılında devlet olarak tanıyıp, üye ülke kabul etti. Bu nedenle Fas, kurucusu olduğu Afrika Birliği’ndeki üyeliğini 1985 yılında Batı Sahra’yı bağımsız devlet olarak kabul ettiği için askıya aldı ancak 31 Ocak 2017 tarihinde tekrar birliğe üye oldu.

LİBYA KRİZİ

Faslı Bakan Burita, Libya konusunda meşru kurumların yanında yer aldıklarını ve krize siyasi çözüm bulunmasını hedefleyen çalışmaları desteklediklerini ifade etti.

Burita, "Libya krizinin çözümü, yabancı müdahaleler olmaksızın ancak Libyalılar arasında olacaktır. Bu nedenle Libya Diyalog görüşmeleri, halkın taleplerini karşılamada en etkin yoldur." dedi.

Faslı Bakan, 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimler için Libya kurumlarıyla koordinasyon içinde gereken yardımı sunmaya hazır olduklarını kaydetti.

FİLİSTİN MESELESİ

Filistin meselesi ve Kudüs'ün, Fas'ın öncelikleri arasında olmaya devam edeceğini belirten Burita, başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarında bağımsız Filistin devletinin kurulmasıyla sonuçlanacak kapsamlı ve adil barışı desteklediklerini söyledi.

Kudüs'ün tarihi, manevi ve hukuki statüsünün korunmasının önemine değinen Burita, bu sayede farklı dinlerin takipçileri arasında ortak bir yaşam alanı oluşturmanın mümkün olduğunu vurguladı.