Mısır’da iktidarı 3 Temmuz 2013’te yaptığı askeri darbeyle ele geçiren Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sisi’nin insan hakları ihlallerine bir yenisi daha eklendi.

Mısır kolluk kuvvetleri tarafından, 3 Eylül 2013’te Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Eşref Abdurrahim Kutub cezaevinde vefat etti.

Wadi El Natrun Cezaevi’nde tutulan Kutub, Rabia Katliamı sırasında gözaltına alınmış ve ağır işkencelere maruz bırakılmıştı.

İnsanlık dışı şartlar altında ve uluslararası hukuka aykırı şekilde cezaevinde tutulan Kutub’un sağlığı günden güne kötüleşmiş, ancak gerekli tedaviler yerinde ve zamanında yapılmamıştı.

Cuntacı yönetim tarafından "şiddet ve terörle mücadele" bahanesi öne sürülerek gözaltına alınan Abdurrahim Kutub’un evli ve 5 çocuk babası olduğu öğrenildi.

Mısır makamlarından ise Kutub'un vefat nedenine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.

KASIM 2021’DE İHVAN YÖNETİCİSİ HASAN VEFAT ETTİ

Kasım 2021’de de İhvan yöneticilerinden 65 yaşındaki Hamdi Hasan'ın tutuklu bulunduğu başkent Kahire'nin güneyindeki Akrep Cezaevi'nde hayatını kaybettiği bildirilmişti.

Hasan'ın ölüm haberini oğlu Bera'nın eşi Cihad Muhammed, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurmuştu.

Muhammed, "Biz ancak Rabbimizin razı olacağı sözleri söyleriz. Allah'tan geldik ve yine O'na döneceğiz. Eşimin babası Dr. Hamdi Hasan vefat etti" ifadelerini kullanmıştı.

Kayınpederinin 8 yılı aşkın fazla bir süredir yüksek güvenlikli Akrep Cezaevi'nde tutuklu olduğuna işaret eden Muhammed, ziyaretlerinin ise sürekli olarak engellendiğini belirtmişti.

SEÇİLMİŞ İLK CUMHURBAŞKANINA DARBE

Mısır'da demokratik seçimlerle göreve gelen ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin 3 Temmuz 2013'te darbeyle görevinden uzaklaştırılmasının ardından birçok kentte darbe karşıtı eylemler düzenlenmiş, yüzlerce kişi gözaltına alınarak, "izinsiz gösteri yapmak, şiddete teşvik etmek, kamu malına zarar vermek, kamu düzenini bozmak, trafiği aksatmak" gibi çeşitli suçlamalarla hapis cezalarına çarptırılmıştı.

Darbe karşıtlarının aileleri, yakınlarının hapishanelerde "işkence, tıbbi ihmal ve birçok ihlale maruz kaldığını" ileri sürerken Mısır makamları ise "insan haklarına bağlı kaldıklarını" savunuyor.