Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 7 Ekim 1952 yılında Leningrad'da (St. Petersburg) doğdu. Ortaokul yıllarından beri en büyük hayali Rus istihbarat servisi KGB'de çalışmaktı.

Sovyet Rusya döneminde istihbaratçı olarak KGB'de çalışmaya başladı. Leningrad Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1975 yılında mezun olduktan kısa bir süre sonra KGB'de avukatlık yapmaya başlayan Putin, yüksek lisansını ekonomi alanında yaptı.

BİR SÜRE TÜRKİYE’DE ÇALIŞTI

KGB'de çalıştığı dönemde yolu Türkiye'ye de düşen Putin, İzmir Aliağa’daki İPRAŞ tesislerinde Rus tank montaj firmasının personelden sorumlu amiri kimliğiyle çalıştı. Her gün rafinenin fotoğraflarını çekip bağlı bulunduğu birimlere iletirken, bir gün yakayı ele verdi. Gizli bölgeleri kaydetmek suçlamasıyla gözaltına alınan Putin, soruşturma sonrası sınır dışı edildi.

Türkiye'deki görevi sonrasında Almanya'da 5 yıl kalıp Leningrad'a dönen Putin, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından yeni dönem Rusya'sına hızlıca uyum sağladı.

İLK KREMLİN GÖREVİ

Leningrad Belediyesinde aldığı görevler sonrasında Kremlin'in dikkatini çeken Putin, Rusya Federasyonu'nun ilk Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in güvenini hızlıca kazandı. 1998 yılında Devlet Başkanlığı'nın milli güvenlik konularında danışma birimi olarak çalışan Rusya Güvenlik Konseyi'nin sekreterliğine getirilen Putin, 1 yıl sonra Yeltsin tarafından başbakan olarak atandı.

Yeltsin, kendisinden sonra ülkeyi yönetecek kişinin Putin olduğunu işaret ettikten kısa bir süre sonra istifa etti.

Kısa bir süre vekaleten Devlet Başkanı olan Putin, ilk kez 2000 yılında seçildi ve 2018 yılında kazandığı seçimle birlikte 2024 yılına kadar başkanlık yapacak.

YÜKSELİŞE GEÇEN RUSYA

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Vladimir Putin'in başkanlık sürecine kadar Rusya mali ve siyasi açıdan istikrarsız bir dönemden geçiyordu. Göreve geldiği andan itibaren 3 ay içerisinde Rus medyasını kontrolü altına alan Putin, muhalefetin ve eleştirilerin önüne geçti.

Ülke ekonomisini liberalleştiren Putin, özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile yaptığı anlaşmalarla ülkesine yabancı yatırımcının gelmesini sağladı.

SOVYETLER BİRLİĞİ ÖZLEMİ

Vladimir Putin, diğer Rus liderlerin aksine Sovyetler Birliği'ni bir miras olarak görüyor ve döneme olan özlemini konuşmalarında dile getirmekten çekinmiyor.

Putin 2005 yılında yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, "Her şeyin ötesinde, Sovyetler Birliği’nin çöküşünün yüzyılın çok büyük bir jeopolitik felaketi olduğunu kabul etmeliyiz. Rus milleti için bu samimi bir dram oldu. On milyonlarca vatandaşımız ve vatanseverimiz kendisini Rus toprakları dışında buldu. Daha da ötesinde, dağılma salgını Rusya’nın kendisine bulaştı" ifadelerini kullandı.

PUTİN'İN ATEŞ HATTI: UKRAYNA, LİBYA, SURİYE

Ukrayna'da yaşanan iktidar boşluğu, 2014 yılında Putin'e fırsat verdi. Kırım'ı ani bir şekilde ele geçiren Putin, batıya en büyük darbesini vurdu. Tüm dünyanın gözlerinin önünde, komşu ülkenin önemli bir kısmını ele geçirdi ve müdahale edebilen hiçbir ülke olmadı.

Bu Putin'in Sovyetler Birliği dönemine dair özleminin bir gösterisi olsa da, batı devletleriyle karşı karşıya gelmeden mücadelesine hep devam etti.

Suriye iç savaşı, batının zayıf noktalarından biriydi. Avrupa devletleri dış politikada hiçbir zaman birlik ve uyum içinde çalışamadı, Putin de bu zayıflığı değerlendirdi. Batı devletleri Esed'e muhalif olanlara destek verirken, Putin Esed'i destekledi ve çok büyük avantaj sağladı.

Orta Doğu'nun istikrarı için önemli bir ülke olan Suriye'yi Avrupa'nın eline teslim etmedi, ürettiği yeni nesil teknolojili silahlarını gerçek bir savaş bölgesinde denedi ve belki de en önemlisi, tüm müttefiklerine Rusların eski arkadaşlarını asla bırakmayacağı mesajını verdi.

Vladimir Putin, son dönemde de Ukrayna'da Rusya'yayla birleşmek isteyen ayrılıkçıları destekleyerek, tıpkı Kırım'ı ilhak ettiği gibi Ukrayna'yı da işgal etmek üzere çalışmalar yürütüyor.