BM’deki bir çok ülke, Uygur Müslümanlarına ve ülkenin Sincan bölgesindeki diğer azınlıklara yönelik hak ihlalleri suçlaması ile Çin’e baskı yaptı.

21 Ekim’de toplanan Birleşmiş Milletler’de Çin'e yapılan baskısı üzerine Pekin’İn BM elçisi sert tepki gösterdi.

Çin ile ABD de dahil olmak üzere çoğunlukla Batılı ülkeler arasında Sincan'a ilişkin gerilim hem New York'taki BM Genel Kurulu'nda hem de Cenevre'deki BM İnsan Hakları Konseyi'nde olağan hale geldi.

Bir kısmı Fransız BM Büyükelçisi Nicolas de Rivière tarafından Genel Kurul haklar komitesine okunan bir bildiride, 43 ülke Çin'i 1 milyondan fazla insanı tutuklamakla suçlayarak "yaygın ve sistematik insan hakları ihlalleri raporlarının" artmasından endişelerini dile getirdi.

İstismar suçlamaları ile karşı karşıya gelen Çin "İşkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele, zorla kısırlaştırma, cinsel ve cinsiyete dayalı şiddet ayrıca çocukların zorla ayrılmasını belgeleyen raporları" içerdiğini söyleyen BM kurulu Pekin’e yüklendi.

Pekin, Uygurlara yönelik tüm taciz iddialarını reddederek kurdukları kampları dini aşırılıkçılıkla mücadele için mesleki eğitim tesisleri olarak tanımladı.

Çin’in BM büyükelçisi Zhang Jun, kısmen okunan bildiriyle karşılık olarak, ”ABD ve diğer ülkeler kendi korkunç insan hakları sicillerini örtmeye yönelik umutsuz girişimleri işe yaramayacak" dedi.

‘’Yalanlar ne kadar tekrar edilirse edilsin yine yalandır" diyen Jun gerginliği kışkırtmak ve siyasi manevralar yapmak için insan haklarını bahane olarak kullanıldığını iddia etti.

BM’DEN ÇİN’E, DOĞU TÜRKİSTAN’A ERİŞİM İZNİ ÇAĞRISI

Güvenilir raporların 1 milyondan fazla kişinin keyfi gözaltına alındığı toplama kamplarının varlığına dikkat çekilen komitenin açıklamasında; işkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele, zorla kısırlaştırma, cinsel şiddet, çocukların zorla ailelerinden ayrıldığını belgeleyen raporların sayısının da arttığı vurgulandı. Uygurların ve diğer azınlıkların orantısız şekilde gözetlenmeye devam ettiği belirtilen açıklamada, Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine ve diğer Müslüman azınlıklara baskı ve şiddet uygulamakla suçlanan Çin’e “BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve bağımsız gözlemcilerin bölgeye derhal ve engelsiz ziyarete izin vermesi” çağrısında bulunuldu.

DİNİ, ETNİK VE SİYASİ BASKILARIN MERKEZİ: DOĞU TÜRKİSTAN

Çin hükumetinin sistematik baskı ve asimilasyonlar ile dini, etnik, kültürel ve siyasal anlamda “soykırıma” varan faaliyetleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. ABD Dışişleri Bakanlığının açıkladığı verilere göre Doğu Türkistan’da yaklaşık 2 milyona yakın Uygur Türkü ve diğer azınlıklara mensup Müslümanlar, eğitim adı altında zorla toplama kamplarında tutulmakta.

Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise, Pekin idaresinin kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında 1 milyondan fazla Uygur Türkünü zorla tutuyor. Farklı kaynaklarda cezaevleri ile gözaltı merkezlerinde tutulanlarla birlikte bu rakamın 3-4 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor.

Çin hükumeti, dünya kamuoyundan toplama kampındaki Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri gizlemektedir. Ancak, ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre 2 milyonu aşkın Doğu Türkistanlı toplama kamplarında zorla tutuluyor. Çin Komünist Partisinin sistematik baskı ve şiddet politikalarına maruz kalan Uygur Türkü ve azınlıklar, birçok hak ihlali ile karşı karşıya kalmaktadır.