ABD Genelkurmay Başkanı Milley, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie ile Senato Silahlı Kuvvetler Komitesinde Afganistan'dan çekilme sürecine ilişkin ifade verdi.

BİDEN, AFGANİSTAN'DA 2500 ASKER BIRAKILMASI TAVSİYESİNİ KABUL ETMEDİ

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, ABD Başkanı Joe Biden'ın iddiasının aksine kendisi ve diğer komutanların yönetime Afganistan'da 2 bin 500 asker bırakılmasını tavsiye ettiklerini ancak bunun kabul edilmediğini söyledi.

Afganistan'dan çekilme sürecine ilişkin detaylar veren Milley, dönemin Savunma Bakanı Mark Esper'in 9 Kasım 2020'de Afganistan'daki asker sayısını 2 bin 500 seviyesine indirene kadar tedrici bir şekilde çekilmesi üzerine bir genelge yayınladığını söyledi.

Milley, iki gün sonra, 11 Kasım 2020'de, ABD ordusunu en geç 15 Ocak 2021'de Afganistan'dan tüm güçlerini geri çekmeye yönlendiren, (Başkandan) tasnifli bir emir aldım." dedi.

ABD Başkanı Joe Biden 20 Ocak'ta göreve geldiğinde Afganistan'da 3 bin 500 ABD askeri, 5 bin 400 NATO askeri ve 6 bin 300 sözleşmeli personel bulunduğunu ifade eden Milley, ülkedeki durumun stratejik çıkmaza girdiğini ve Biden'ın nisan ayında tamamen çekilme kararı aldığını dile getirdi.

Bir senatörün, "General Milley, Joe Biden, 31 Ağustos'tan sonra askeri varlığımızı sürdürmememizin kuvvet komutanlarının oybirliğiyle verdiği tavsiye üzerine kararlaştırdığını söyledi. Bu oybirliğiyle alınan tavsiye sizden ne zaman istendi ve başkana sunuldu" sorusuna Milley, bu istişarenin 25 Ağustos'ta yani Kabil'in Taliban'ın eline geçmesinden 10 gün sonra yapıldığını söyledi.

Milley, Biden'ın hiçbir komutanın Afganistan'da asker bırakılması gerektiğine dair bir tavsiyede bulunmadığı iddiası hatırlatılarak başkanın bu konuda Amerikan halkına yalan söylediğine ilişkin soruları ise değerlendirmekten kaçındı.

ABD'li general, liderlere hiçbir konuda kesin tarih vermemesi tavsiyesinde bulunduğunu ancak son iki ABD başkanının da Afganistan'dan çekilme konusunda kesin tarih vererek yanlış yaptığını dile getirdi.

ÇİNLİ MEVKİDAŞIMLA SİVİL YÖNETİM GÖZETİMİNDE GÖRÜŞTÜM”

Milley, Washington Post yazarı Bob Woodward ve Robert Acosta'nın "Tehlike" başlıklı kitabında yer verdiği ve Donald Trump'ın başkanlık koltuğunu bırakmamak için görevinin son haftalarında Çin'e savaş açabileceği endişesi konusunda iki kez Çin Genelkurmay Başkanı Li Zuocheng'e teminat verdiği iddialarına yanıt verdi.

ABD'li komutan, "Ben bu millete 42 yıl hizmet ettim. Savaşta yıllarımı harcadım ve bu ülkeyi savunurken ölen birçok askerimi gömdüm. Bu millete, anayasaya olan bağlılığım değişmedi ve değişmeyecek. Verecek bir nefesim olduğu sürece sadakatim mutlaktır. Ve düşmüşlere sırtımı dönmeyeceğim." dedi.

Millley, Çinli mevkidaşı ile görüşmesinin sivil yönetimin gözetimi, bilgisi ve koordinasyonu ile yapıldığını söyledi.

Görevlerinden birinin yanlış hesaplamaları engellemek olduğunu ifade eden Orgeneral Milley, "Savunma Bakanlığı rehberliği ile ve siyasi diyalog mekanizması tarafından özellikle Çinlilerle iletişim kurmaya yönlendirildim." dedi.

30 Ekim ve 8 Ocak'ta yaptığı görüşmelerin alınan özel bir istihbarat ile ilgili olduğunu ifade eden Milley, "Başkan Trump'ın Çinlilere saldırmak niyetinde olmadığından emindim ve Bakan tarafından bu niyeti Çinlilere iletmek benim doğrudan sorumluluğumdu. O zamanki görevim gerilimi azaltmaktı." dedi.

Milley, 30 Ekim görüşmesinde yanında 8 yetkilinin, 8 Ocak görüşmesinde ise yanında 11 kişinin bulunduğunu söyledi.

Aramalardan sonra ilgili tüm birimleri bilgilendirdiğini söyleyen Milley, 8 Ocak'ta aynı zamanda Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin de dönemin ABD Başkan Trump'ın nükleer silah kabiliyeti hakkında konuşmak üzere kendisini aradığını söyledi.

Orgeneral Milley, "Nükleer fırlatmanın çok özel ve kasıtlı bir süreç tarafından yönetildiği konusunda onu sakinleştirmeye çalıştım; endişeliydi ve Başkan’ı belirli bir şekilde karakterize etmek üzere çeşitli kişisel referanslarda bulundu. Ona, Başkan'ın tek nükleer fırlatma yetkilisi olduğunu ve onları tek başına fırlatmayacağını ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın ruh sağlığını belirleme konusunda yetkin olmadığımı, yürürlükte olan süreç protokolleri ve prosedürleri olduğunu açıkladım." dedi.

ABD'li general bu konuda da üstlerini bilgilendirdiğini ve görevini yaptığını savundu.