Mirza Ali Ahmedi, eşi Süreyya ve beş çocuğu, 19 Ağustos'ta kendilerini bir kalabalığın içinde buldular. Sadece beş metre (16 fit) uzaklıkta olan girişe ulaşabileceklerini düşündüler ve iki aylık bebekleri Süheyl'in kargaşada ezileceğinden korkup, onu bir ABD askerine verdiler.

Ancak o anda, Mirza Ali, ABD birlikleri çekilirken ülkeyi hızla ele geçiren Taliban'ın tahliyeyi geri püskürtmeye başladığını söyledi. Ailenin geri kalanının havaalanı çitinin diğer tarafına geçmesi yarım saatten fazla sürdü.

İçeri girdiklerinde Süheyl hiçbir yerde bulunamadı.

ABD ve müttefikleri, ağustos ayında birkaç hafta içinde Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'ndan 120.000'den fazla insanı tahliye etti, çünkü Kabil'deki Batı destekli hükümet düştü ve Taliban kentin kontrolünü ele geçirdi. ABD kuvvetleri 30 Ağustos'ta Afganistan'dan çekilerek 20 yıllık işgale son verdi.

Mirza Ali bir tercüman aracılığıyla yaptığı röportajda, İngilizce bilmediği için komutanın adını asla alamadığını söyledi.

“Üç gün geçti. Belki 20'den fazla kişiyle konuştum” diyen baba, “karşılaştığım her subaya, bebeğimi soruyordum." ifadesinde bulundu.

10 yıldır ABD büyükelçiliğinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını söyleyen Mirza Ali, karşılaştığı her yetkiliye çaresizce bebeğinin nerede olduğunu sormaya başladı. Bir komutanın kendisine havaalanının bir bebek için çok tehlikeli olduğunu ve çocuklar için özel bir alana götürülmüş olabileceğini söylediğini belirtti. Ama gittiklerinde orada da yoktu.

Konuştuğu sivil yetkililerden birinin kendisine Süheyl’in kendi başına tahliye edilmiş olabileceğini söylediğini ve üzerine “Bebeği burada tutacak kaynağımız yok.” cevabını aldığını kaydetti.

35 yaşındaki Mirza Ali, 32 yaşındaki Süreyya ve çocukları, önce Katar'a, ardından Almanya'ya giden bir tahliye uçağına bindirildi. Sonrasında uçak Amerika Birleşik Devletleri'ne indi. Aile şu an ABD'de iskan edilmeyi bekleyen diğer Afgan mültecilerle birlikte.

Mirza Ali, diğer ailelerin de bebeklerini Kabil havaalanı çitinden, kendileriyle aynı anda askerlere teslim ettiklerini gördüğünü söyledi.

Üzerinde Süheyl’in resmi olan bir "kayıp bebek" tabelası oluşturan bir Afgan mülteci destek grubu, ilanı birilerinin onu tanıması umuduyla ağlarında dolaştırıyor.

Durumu bilen bir ABD hükümet yetkilisi, davanın ABD üsleri ve denizaşırı yerler de dahil olmak üzere ilgili tüm kurumlarda yürütüldüğünü söyledi.

Yetkili, çocuğun en son Kabil havaalanındaki kaos sırasında bir ABD askerine teslim edildiğini gördüğünü ancak "maalesef kimsenin çocuğu bulamadığını" söyledi.

Savunma Bakanlığı Sözcüsü ve yeniden yerleştirme çabalarını denetleyen ABD İç Güvenlik Bakanlığı Sözcüsü, ayrılık denizaşırı ülkelerde gerçekleştiğinden konuyla ilgili sorunları Dışişleri Bakanlığı'na yönlendirdi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “hükümetin, çocuğun yerini belirlemek maksadıyla her yolu araştırmak için uluslararası ortaklar ve uluslararası toplumla birlikte çalıştığını" söyledi.

Bir tercüman aracılığıyla konuşan anne Süreyya, çoğu zaman ağladığını ve diğer çocuklarının da perişan olduğunu söyledi.

"Tek yaptığım çocuğumu düşünmek" diyen Süreyya sözlerine şöyle devam etti: “Beni arayan herkes, annem, babam, ablam, hepsi beni teselli ediyor ve 'Merak etme Allah lütufkârdır, oğlun bulunacak' diyor.”