İsrail'in yüksek güvenlikli Gilboa Hapishanesi'nden kaşıkla tünel kazarak firar eden ve sonrasında esir takasıyla serbest bırakılarak Mısır'a sınır dışı edilen Filistinli esir Mahmud el-Arda (50), cezaevlerinde tanık olduğu insanlık dışı muameleyi aktardı. El-Arda, İsrail'in işgal mahkemelerinin meşruiyetini reddettiğini ve firarını bir direniş eylemi olarak gördüğünü belirtti.
El-Arda, 6 Eylül 2021'de beş arkadaşıyla gerçekleştirdiği kaçışın ardından kısa süreliğine özgür kalmış, ancak yakalanıp yeniden tutuklanmıştı. Serbest kaldıktan sonra Mısır'a sürülen El-Arda, sürgünü "lanet" olarak nitelendirerek, "Bir gün bile olsa vatanımda geçirmek istedim," dedi.
7 Ekim sonrası ilan edilmeyen savaş
El-Arda, 7 Ekim 2023'ten sonra İsrail cezaevlerinde Filistinli esirlere karşı "ilan edilmemiş bir savaşın" başlatıldığını söyledi:
"İsrail'in bize karşı kullandığı vahşet, kibir ve şiddet düzeyi, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemişti. Abartısız söylüyorum, Nazi kampları bile marhametliydi."
El-Arda, kullanılan işkence yöntemlerini "kemik kırma politikası" olarak tanımladı ve mahkumlara kaburgaları kırılana kadar dayak atıldığını, tıbbi bakımın ise tamamen reddedildiğini aktardı. İnsan hakları örgütleri, Ekim 2023'ten bu yana 80'den fazla Filistinli esirin bu koşullar altında hayatını kaybettiğini doğrularken, El-Arda gerçek sayının çok daha yüksek olduğuna inandığını belirtti.
Direniş Hareketi'nin hakları gasp edildi
El-Arda'nın anlattığına göre, Filistinli Esirler Hareketi'nin yıllar süren açlık grevleri ve kolektif eylemlerle (sivil kıyafet giyme, aile ziyareti, eğitim hakkı) kazandığı tüm haklar tamamen sökülüp atıldı. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in açıkça belirttiği gibi, esirlere tıbbi bakım, yiyecek, sıcaklık ve hatta dua etme hakkı bile verilmedi.
Tüm bu zorluklara rağmen El-Arda, "Bizim ruhumuzu ve kararlılığımızı asla kıramadılar... Biz, haklı bir davaya ve kutsal bir mesaja sahip bir halkız," diyerek direniş ruhunun devam ettiğini vurguladı.
