ABD, dünya genelinde en yüksek ulusal borca sahip ülke konumunda. 36,2 trilyon dolarlık borç, ülkenin yıllık ekonomik üretiminin (GSYİH) %122’sine eşit. Bu borcun dörtte biri yabancı ülkeler tarafından tutuluyor.

Son olarak, ABD Kongresi’nde Başkan Donald Trump’ın 2017’deki vergi indirimlerini uzatmayı öngören yeni yasa tasarısı onaylandı. Bu tasarının, ulusal borca 5 trilyon dolar daha ekleyebileceği belirtiliyor. Moody’s’in geçtiğimiz hafta ABD’nin kredi notunu düşürmesinin ardından, ülkenin mali sürdürülebilirliği konusundaki endişeler artmış durumda.

Ulusal borç nedir ve neden artıyor?

Ulusal borç, ABD hükümetinin alacaklılarına olan toplam borcudur. Hükümet, topladığı gelirden daha fazla harcadığında bütçe açığı oluşur ve bu açığı kapatmak için borçlanır. Borçlanma, ABD Hazine Bakanlığı’nın tahvil, bono ve senet satışıyla gerçekleştirilir.

Tahviller, yatırımcılar için güvenli bir yatırım olarak görülse de borcun hızla artması ekonomik riskleri artırıyor. ABD’nin borç tavanı ise Kongre tarafından belirleniyor ve hükümetin borçlanma kapasitesini sınırlıyor. Ancak, 1960’tan bu yana borç tavanı 78 kez yükseltildi veya askıya alındı.

Kimler ABD borcunu elinde tutuyor?

ABD’nin 36,2 trilyon dolarlık borcunun yaklaşık %75’i yerli yatırımcılar tarafından tutulurken, %25’i yabancı ülkelerin elinde bulunuyor. Yerli yatırımcılar arasında bireyler, emeklilik fonları ve federal kurumlar yer alıyor.

ABD Yüksek Mahkemesinden, 350 bin Venezuelalı aleyhine karar
ABD Yüksek Mahkemesinden, 350 bin Venezuelalı aleyhine karar
İçeriği Görüntüle

Yabancı yatırımcılar arasında ise Japonya (1,13 trilyon dolar), Birleşik Krallık (779,3 milyar dolar) ve Çin (765,4 milyar dolar) en büyük alacaklılar arasında. Özellikle Japonya ve Çin, ABD tahvillerini ticaret müzakerelerinde bir koz olarak kullanabileceklerini belirtiyor.

Yüksek borcun Amerikalılar üzerindeki etkisi

Artan borç, hükümetin faiz ödemelerine daha fazla harcama yapmasına neden oluyor. Bu durum, kamu harcamalarının kısılmasına ve vergi artışlarına yol açabilir. Ayrıca, borcun artışı faiz oranlarını yükseltebilir ve bu da ipotek, araba kredisi ve kredi kartı borçlarını daha pahalı hale getirebilir.

Uzmanlar, borcun sürdürülebilirliğini sağlamak için hükümetin bütçe açığını kontrol altına alması gerektiğini vurguluyor. Aksi halde, sıradan Amerikalılar artan yaşam maliyetleriyle karşı karşıya kalabilir.

Orta Doğu Haber