Afrika

Sudan savaşı Afrika'da silah ve paralı asker ağı yarattı

Yeni bir rapora göre, Sudan'daki çatışma, Kuzey ve Orta Afrika'yı kapsayan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bağlantılı tedarik yollarıyla beslenen geniş bir kaçakçılık ve paralı asker şebekesini yeniden canlandırdı.

Abone Ol

Global Initiative Against Transnational Organised Crime (Uluslararası Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim) tarafından Salı günü yayımlanan yeni bir rapor, Sudan'daki savaşın Kuzey ve Orta Afrika'nın geniş bir bölümüne yayılan bir silah ve paralı asker ağı yarattığını ortaya koydu.

"Yan Devreler: Sudan Savaşı'nın Çad ve Libya'daki Silah Pazarları ve Paralı Asker Ağları Üzerindeki Etkisi" başlıklı rapor, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasında Nisan 2023'te patlak veren savaşın ardından, önceden var olan kaçakçılık yollarının nasıl yeniden etkinleştirilip genişletildiğini grafiklerle gösteriyor.

BAE desteğiyle beslenen tedarik hatları

Raporda özellikle Çad ve Libya'ya odaklanılırken, bu ülkelerin BAE'nin RSF'ye verdiği desteğin aktığı ana güzergâhlar olduğuna dikkat çekiliyor. Rapora göre savaşın etkisi Nijer, Mali ve ötesine de yayıldı. Middle East Eye daha önce de BAE'nin tedarik rotalarının Somali, Uganda ve Orta Afrika Cumhuriyeti üzerinden de RSF'ye ulaştığını bildirmişti; BAE ise artan kanıtlara rağmen RSF'yi desteklediği iddialarını reddetmeye devam ediyor. RSF'ye karşı çıkan Sudan hükümet kaynakları, paramiliter grubun 17 farklı ülkeden savaşçı ve teknisyen sahaya sürdüğünü belirtiyor.

Paralı askerler, silah kaçakçılığı, altın madenciliği ve insan kaçakçılığı, Sudan'ın tüm komşularını içine çeken ve bölgedeki çok sayıda insana gelir ve istihdam sağlayan bu savaş ekonomisinin temel bileşenlerini oluşturuyor.

Silahlar Sudan'dan komşu pazarlara akıyor

Sudan'a silah ve paralı asker akışı olduğu gibi, ülkeden dışarıya da silah çıkışı yaşanıyor. Raporda, Çad'daki pazarlarda ve Facebook'ta satılık olarak bulunan DShKM makineli tüfekler, küçük silahlar ve diğer silahlara ait fotoğraflar da yer alıyor. Raporda, "İç askeri kontrolün çökmesi ve komuta yapılarındaki parçalanma, hem RSF'nin hem de SAF'ın Sudan'daki stoklarından bölgesel pazarlara hızlı bir silah çıkışına olanak sağladı," deniliyor.

Badi, bölgenin entegrasyonunun ve silah/paralı asker devrelerinin kalıcılığının, BAE, Rusya ve giderek artan şekilde Türkiye'nin de bu coğrafyalara entegre bir şekilde baktığını gösterdiğini belirtti.

Tedarik hatlarının savaşın gidişatına etkisi

Badi'ye göre, RSF'nin cephedeki başarısı, tedarik hatlarının kesintisiz işlemesiyle doğrudan ilişkilidir. RSF'nin, özellikle Trablusgarp'tan komutan Halife Hafter'e bağlı grupların yardımıyla Libya ve Mısır'ı da içeren üçgen sınır bölgesinin Sudan kısmını ele geçirmesi, kritik öneme sahip oldu. Bu durum, RSF'ye, Maaten al-Sarra'daki daha önce kullanılmayan hava üssü merkezli, Kuzey Darfur'un başkenti el-Fashir'e yönelik saldırısını besleyecek doğrudan bir tedarik hattı sağladı. RSF, el-Fashir'in kontrolünü Ekim sonunda ele geçirdi.

Raporda, BAE'nin kolaylaştırdığı tedarik için farklı kilit üslerin kullanıldığı belirtiliyor:

  • Libya: Başlangıçta Doğu Libya'daki Kufra, RSF'nin ikmal omurgası olmaya hazırlanırken, operasyonel aksaklıklar odağı Çad'a kaydırdı. Kufra, paralı askerlerin (özellikle Çadlıların) ve Güney Libya'da temin edilen yakıt, araç ve hafif malzemelerin geçiş merkeziydi.

  • Çad: Amdjarass, BAE'nin Temmuz 2023'te "Sudanlı mültecilere hizmet vermek amacıyla" kurduğu bir "saha hastanesi" ile yeni bir merkez haline geldi ve zımni Çad desteğiyle Zurug'a (Darfur) giden bir koridoru besledi.

Rapor, paralı askerlerin Sudan savaşının her aşamasında ve farklı tedarik hatlarının işleyişinde merkezi bir rol oynadığını ve yalnızca kaçakçılığın kenarında değil, konvoyları eskort ederek, erişimi yöneterek ve sınır ötesi akışları sağlayarak bu devrelerin düzenleyicisi ve etkinleştiricisi olarak hareket ettiğini vurguluyor.

Daily Ummah