ATV ekranlarında 2011 yılından beri yayınlanan Kim Milyoner Olmak İster programının 21 Ocak tarihinde yayınlanan bölümünde, yarışmacıya yöneltilen soru sosyal medyanın gündemine oturdu.

Programa yarışmacı olarak katılan, 2 çocuk annesi Hamide Tanır, yarışmaya başlamadan önce kendisini tanıtırken 6 yaşında Almanya’ya yerleştiğini ve Avrupa kültürünü çok beğendiğini belirtti.

Kim Milyoner Olmak İster programında 100 bin lira ödüllü dokuzuncu soruya kadar gelen yarışmacı, soruyu ve şıkları gördüğünde çok şaşırdı.

Yarışmada sorulan 9. Soru şuydu:

1980’lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocuklar devlet tarafından bazen açık artırmada satılarak çiftliklerde zorla çalıştırılmıştır?

A) DANİMARKA B) NORVEÇ C) İSVİÇRE D) BELÇİKA”

“AMA BUNLAR AVRUPA ÜLKESİ?”

Yarışmacı şıkları ilk gördüğünde "Ama bunlar Avrupa ülkesi. Bana şöyle Orta Doğu, Uzak Doğu’dan cevaplar gelmiş olsaydı tamam diyecektim" açıklamasında bulundu.

Şıklarla ilgili yorum yaparken, daha öncesinde İsviçre’yi gidip gördüğünü, çok beğendiğini, hatta torunlarının İsviçre’de eğitim almasını çok istediğini belirten Tanır, soruya cevap vermeden 50 bin TL’lik ödülünü alarak yarışmadan çekildi.

Bir cevap vermesi istenirse, Danimarka’yı seçeceğini belirten yarışmacı, doğru yanıtın İsviçre olduğunu görünce şok oldu.

İSVİÇRE’NİN KÖLE ÇOCUKLARI

Günümüzde İsviçre dendiğinde akla gelen ilk şeyler, Mor inek, eşsiz alp dağları ve çocukken hemen hemen herkesin izlediği meşhur çizgi film Heidi. Çizgi filmde, Heidi özgür ruhlu bir karakter olduğu için ayakkabı giyinmeyi reddediyordu. Ancak Heidi hikayesinin yazarı Johanna Spyri, Heidi’ye ayakkabı giydirmeyerek, İsviçre’nin köle çocuklarını ölümsüzleştirmişti.

Fabrikada çalışan 14 yaşından küçük çocukların haklarının korunması için 1789 yılında çıkartılan kararın gerçek amacı çok farklıydı. Yapılan düzenleme ile çocuk haklarına saygı duyulmuyor, aksine çocuk sömürüsünü daha rahat yapmanın yolları açılmış oluyordu.

Karara göre kilise, boşanan, çocuklarına bakacak maddi gücü olmayan, ailesi cezaevinde olan, devlete borcu olan ailelerin çocuklarını ve suç işlemiş çocukları çalıştırılmaları için başka ailelerin yanına yerleştiriliyordu.

Bu kararın amacı, geri kalmış tarım ekonomisini canlandırmak ve iş gücünü ucuz hale getirmekti. Kararın uygulanmaya başlamasıyla, fakir ailelerin eğitimsiz çocukları ailelerinin yanından alındı ve tarlalarda köle olarak çalıştırıldı.

KİLİSE, ONLAR 'KURTARILMIŞ ÇOCUKLAR' DEDİ

Kilise eliyle ailelerinden koparılıp, köle pazarlarında satılan bu çocukları, diğer çocuklardan ayırabilmek için, ayakkabı giymelerini yasakladılar. Ve onlara çıplak ayaklı çocuklar (Verdingkinder) ismini verdiler.

Kilise, İsviçre vatandaşlarına bu uygulamayı “kurtarılmış çocuklar” olarak anlatıyordu. Ancak çıplak ayaklı çocukların hiçbiri kurtarılmış değildi, köle gibi hayvanlarla birlikte yaşıyor, çoğu zaman aç geziyorlardı.

İsviçre toplumu, kilisenin manipülasyonlarına inanarak bu yaşananlara tepkisiz kalıyordu. Yaşananları dünyaya duyuran ilk kişi, bölgede çalışan bir Rus doktordu. Doktor, çalıştığı bölgede defalarca kez tecavüze uğrayıp, bu nedenle hayatını kaybeden bir çocuğun raporunu resmi olarak hazırladı. İsviçre devlet kurumları bu raporu dikkate almadı. Yaşanan tecavüz olayı elbette ilk değildi, bölge yerlisi doktorlar tarafından bu tarz dosyaların üzeri kapatılıyor, gerçek ölüm sebebi raporlara yazılmıyordu.

Rus doktorun raporu ülke geneline yayması, bazı kadın örgütlerinin ve yazarların bu duruma karşı tavır almasını sağladı.

İsviçre’de çıplak ayaklı çocuklar ismi verilen çocuk köle sistemi, 41 yıl önce (1981) sona erdi. Devlet, 2013 yılında mağdur olmuş tüm çocuklardan özür diledi.

Federal hükümet, hala hayatta olan çıplak ayaklı çocuklara 2016 yılında 300 milyon frank tazminat ödenmesini karararlaştırdı.