Levent Yılmaz

Türkiye ne zaman dünyanın Doğu’sundaki ittifaklara ilişkin bir toplantıda görüntü verse veya bir pozitif bir söylemde bulunsa hemen “eksen kayması” tartışmaları başlıyor. Normal zamanda Türkiye ile mesafeleri açan Batı ülkeleri, Türkiye Doğu ile ilgili pozitif yönde bir tasarrufta bulunduğu anda Türkiye’nin hemen Batı ittifakının bir parçası olması gerektiğini hatırlıyor. Tabi buna sözüm ona bizim bazı aydınlarımız(!) da hemen eşlik ediyor.

NEDİR BU ŞİÖ?

Şangay İşbirliği Örgütü, dünya nüfusunun %40’ını ve küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın da %30’undan fazlasını kapsayan ülkelerden oluşan bir örgüt. Hali hazırda ŞİÖ’ye üye ülkeler şunlar: Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Pakistan, Hindistan ve İran. Örgüt güvenlik, ekonomi ve kültürel alanlarda işbirliğini önceliyor.

Öte yandan ŞİÖ’nün en önemli misyonlarından birisi ABD’nin başını çektiği Batı hegemonyasının oluşturduğu tek kutuplu dünya düzeninin yerine daha dengeli bir ortam inşa etmek.

TÜRKİYE’NİN POZİSYONU NE?

Türkiye, ŞİÖ üyesi değil. Şu anda hali hazırdaki 6 diyalog ortağından bir tanesi. Ancak son ŞİÖ toplantısında Türkiye’nin pozisyonu ve hatta Erdoğan’a olan şahsi ilgi üyelik konusundaki beklentileri artırmış durumda. Öte yandan dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin Batı’dan Doğu’ya doğru hızla hareket ettiği bir dönemde ŞİÖ ile ilişkileri bir üst seviyeye taşımak yanlış bir strateji olarak da değerlendirilemez.

EKSEN KAYMASI ELEŞTİRİLERİ

Son ŞİÖ toplantısından sonra Türkiye’nin ŞİÖ üyeliğine bir adım daha yaklaşmış olması üzerine hemen “eksen kayması” tartışmaları başladı. Belli mekanizmalar ve onların içerideki uzantıları Türkiye’yi bir tercih yapmak zorunda olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Oysa Türkiye NATO üyesi olan AB’ye de aday bir ülke olarak ŞİÖ’nün de içinde olabilir. Türkiye’nin menfaatlerinin neyi gerektirdiğine Türkiye’nin karar vermesi gerektiği gerçeğini göz ardı ederek yapılan yorumlarda Batı’nın Türkiye’ye yönelik “iki yüzlü” tutumları ört bas edilmeye çalışılıyor.

Batı ittifakının Türkiye’ye yönelik tutumları aşikâr. Bu konudaki kötü örnek sayısı o kadar fazla ki sanırım konudan uzak kimseler bile bir çırpıda en az 2-3 tanesini sıralayabilir. Ancak tüm bunlara rağmen Türkiye’nin Batı ile ilişkileri dengeli bir zeminde konumlandırmak için diplomatik girişimleri devam ediyor. Öte yandan Türkiye’nin Doğu’da olan bitenden de uzak kalması düşünülemez. ŞİÖ ile görüşmeleri de bu kapsamda değerlendirmek lazım.

ŞİÖ’DEN BM’YE

Cumhurbaşkanı Erdoğan Özbekistan’daki ŞİÖ Zirvesi’ne katıldıktan hemen sonra BM Zirvesi için New York’a gitti. Erdoğan’ın konuşmasında BM’nin yapısına ilişkin haklı itirazlarını yine tekrarladığını gördük. Dahası Türkiye bunu 5 daimi üyeli BM Güvenlik Konseyi’nin 2 üyesi olan Rusya ve Çin’in başını çektiği ŞİÖ toplantısının hemen ardından yapıyor. Bu tavır Türkiye’nin duruşunu anlamak isteyenler için son derece yeterli aslında.

Ayrıca Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in yapısı ile ilgili eleştirilerini ve çözüm önerilerini daha iyi anlamak için İletişim Başkanlığı’nın “BM Reformu: Uluslararası İş Birliğine Yeni Bir Yaklaşım” adlı kitabı da bu vizyonu ortaya koymak için büyük önem taşıyor.