İklim değişikliği ve nüfus artışı gibi nedenlerle gıda arz güvenliğini şimdiden sürdürülebilir kılmayı hedefleyen Türkiye, topraksız ve dikey tarım gibi son teknoloji tarımsal faaliyetlere yönelik çalışmalarını hızlandırdı.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye, örtü altı varlığı bakımından dünyada 4'üncü, Avrupa'da ise 2'inci sırada yer alıyor.

Örtü altı üretim alanları 2002'de 540 bin dekarken 2021'de yüzde 58 artışla 855 bin dekara ulaşan Türkiye'de, toplam sera alanının yüzde 1,6'sına denk gelen 14 bin dekarda topraksız tarım metoduyla ihracata yönelik üretim yapılıyor.

Topraksız tarımla üretimde Antalya ilk sırada yer alırken, Mersin, İzmir, Manisa ve Afyonkarahisar, topraksız kültür seralarının yoğunlaştığı alanlar arasında bulunuyor.

DAHA AZ SU VE GÜBRE KULLANILIYOR

Topraksız tarım sistemi, toprakta yapılan yetiştiriciliğe göre önemli üstünlükler sağlıyor.

Modern işletmelerde yıl boyu sürekli üretim yapılabilmesi ve birim alanda daha fazla bitkinin bulunmasından dolayı toprakta yapılan üretime göre daha yüksek verim ve kalitede ürün alınıyor.

Seralarda ürün miktar ve kalitesinin artmasında, uygun iklim koşullarının sağlanmasıyla yeterli ve dengeli bitki besleme programlarının uygulanması etkili oluyor.

Besin çözeltisi doğrudan bitkinin kök bölgesine verildiği için kullanılan su ve gübrenin etkinliği artıyor ve dolayısıyla daha az su ve gübre kullanılıyor.

DİKEY TARIM SİSTEMLERİ

Son yıllarda nüfus artışı, gıda güvenliği ve gıdaya erişim, mevsimsel sınırlı üretim ve yüksek su tüketimi gibi problemler modern seralarda topraksız tarım şeklinde yetiştiriciliğin yanı sıra kentsel tarım için uygun dikey tarım fikrine yönelik çalışmaları da hızlandırdı.

İklim kontrollü ortamlarda, suni ışıklandırmalarla üretim yapılan ve üretim hatları üst üste yerleştirilerek oluşan dikey tarım sistemleri fikri, Kolombiya Üniversitesi Halk ve Çevre Sağlığı Profesörü Dickson Despommier ve öğrencileri tarafından 1990'lı yıllarda ortaya atıldı.