ANKARA (AA) - Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, herhangi bir maddeye ya da besine alerjisi olanların Kovid-19 aşılarını, aile sağlığı merkezleri yerine mutlaka hastanelerde olması gerektiğini bildirdi.

Prof. Dr. Şekerel, yazılı açıklamasında, aşılara karşı gelişen şiddetli alerjik reaksiyonların son derece nadir olduğunu ve anafilaksinin yaklaşık 1 milyon doz aşı uygulamasının 1,3'ünde meydana geldiğini belirtti.

Pfizer/BioNTech ve Moderna'nın mRNA aşılarında bu riskin milyonda 11 olduğuna dikkati çeken Şekerel, şunları kaydetti:

'Diğer bir ifadeyle rutinde kullanılan aşılardan on kat daha yüksek bir risk var. Ancak bu farklılık aşının yapıldığı etken yani koronovirüs ile ilişkili değil. Aşının üretimindeki yeni teknikten ileri geliyor. mRNA aşılarında RNA'nın yıkımını engellemek için etrafına sarılan lipid yapıdaki kılıfta bulunan 'PEG' isimli bir maddeden ileri geliyor. Ülkemizde kullanılan CoronaVac aşısı eski teknik ile üretiliyor ve teorik olarak mRNA aşılarındaki gibi yüksek bir risk beklenmiyor. Ülkemizde CoronaVac aşı uygulanmasının başlaması ile bazı meslektaşlarımızdan kimi alerjik reaksiyonların olduğu duyumları aldık.'

- 'Riskin yüksek olduğuna dair bir bildirim yok'

Aşıya bağlı istenmeyen reaksiyonların Sağlık Bakanlığınca izlendiğini vurgulayan Şekerel, şu bilgileri verdi:

'Bugüne değin ülkemizde uygulanan aşıya bağlı ne ölüm ne de riskin yüksek olduğuna dair bir bildirim geldi. Bu konuda açıklama yapabilecek bir diğer kurum aşı üreticisi olan Sinovac firması veya bu aşının yapılmaya başlandığı diğer ülkelerin sağlık otoriteleri olabilir. Ama hiçbirinden bu şekilde bir risk açıklaması gelmedi. Başka bir ifade ile CoronaVac aşısı ile alerjik reaksiyon yaşaması beklenen bir grup tanımlanmadı. Şu anda ülkemizde aşı yapılmadan önce, özellikle aşıya veya içerdiği bileşenlere karşı bilinen herhangi bir alerjisi olup olmadığı soruluyor. Bugüne kadar herhangi bir maddeye ya da besine alerjisi bulunanların mutlaka aile sağlığı merkezleri yerine hastanelerde aşı olmalarını öneriyoruz.'

Türkiye'de vatandaşların üçte birinde alerjik nezle, astım, deri ve besin alerjileri gibi rahatsızlıkların olduğunun bilindiğini aktaran Şekerel, 'Bu kişilerin Kovid-19 aşıları için risk altında olduklarına yönelik bir kanıt yok. O yüzden aşılarını gönül rahatlığı ile randevu aldıkları aile sağlığı merkezlerinde yaptırabilir.' ifadelerini kullandı.

- 'Aşının olumsuz etkisi olursa ikinci dozu verilemeyebilir'

Şekerel, tüm şiddetli alerjik reaksiyonların aşı uygulamasından sonraki 30 dakika içinde yaşanacağını, bu nedenle tüm dünyada aşılama sonrası her kişinin en az 30 dakika süreyle izlenmesinin yaygın bir uygulama olduğunu bildirdi.

Bu nedenle aşılama yapılan tüm sağlık tesislerinin hem alerjik reaksiyonları tanıyacak eğitimli personel hem de uygun tedavi ekipmanı ile donanmış olduğunu aktaran Şekerel, şunları kaydetti:

'Bu durum, Kovid-19 aşıları dahil olmak üzere tüm aşılar için geçerli. Ülkemizde aşılamanın yaygın yapıldığı aile sağlığı merkezlerinin bu donanıma sahip olduğunu biliyoruz. Mevcut veriler kullanmakta olduğumuz aşının güvenli olduğunu ve ciddi güvenlik endişeleri olmadan iyi tolere edilebileceğini düşündürmektedir. İnsanların, besinler ve ilaçlar da başta olmak üzere çok çeşitli maddelere alerjisi olabilir. Bir kişinin aşı maddesine karşı bilinen bir alerjisi varsa, o kişiye o aşıyı yaptırmaması tavsiye edilir. Ama aşının mutlaka yapılması gerekiyorsa kademeli dozlama denilen farklı bir yaklaşım ile aşı uygulanması düşünülebilir. Aşının gerçekten anafilaksiye neden olduğu ispatlanırsa bu kişilere aşının ikinci dozu verilemeyebilir. Bununla birlikte, hekim tercihi ile kademeli dozlama gibi özel yaklaşımlar kullanılarak aynı aşının sonraki dozu uygulanabiliyor.'