Batı Trakya Türklerinin seçilmiş müftülerine ve imamlarına yönelik baskılar ve haksız uygulamalar, Lozan Antlaşması’ndan doğan yükümlülüklerini yok sayan Yunanistan devleti tarafından hala sürdürülüyor. Türk avukatlardan oluşan Hukuk ve Fikir Platformu tarafından 8 Ekim 2021 tarihinde Batı Trakya Türklerine yönelik hak ihlalleri nedeniyle Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliği önünde bildiri okundu ve basın açıklaması gerçekleştirildi. Platform çatısı altında toplanan Türkiye’den 50 avukatın imzasını taşıyan başvuru metninin, Birleşmiş Milletler’e (BM) iletileceği belirtildi. Protesto eylemi kapsamında Batı Trakya Türklüğünün haklarının tescillendiği Lozan Antlaşması gereği bu hakların güvencesinin Yunanistan’a değil BM’ye ait olduğu vurgulandı.

Batı Trakya Türklerinin yalnız olmadığını haykıran 50 avukatın imzasının olduğu bildiride Yunanistan’a şu sözlerle seslenildi:

“Bugün 50 avukat BM’ye müracaat için kolları sıvadık. Yarın binlerce avukatla soydaşlarımızın hakkını müdafaa için geliriz. Hiçbir haksızlık ve hukuksuzluk yaptırımsız kalamaz ve kalmayacaktır! Bu tavrından vazgeç, soydaşlarımızın din ve vicdan özgürlüğüne, milli kimliğini yaşama hakkına göz dikme! Demokrasinin, hukukun, insan haklarının gücüne inanan bir hukuk devleti olmak zorundasın! Bu keyfiyet ve zorbalık soydaşlarımızı sindiremez, yıldırmaz ve bezdirmez. Ancak ve ancak senin tarihine kara bir leke olarak yapışır.”

Hukuk ve Fikir Platformu’nun gerçekleştirdiği basın açıklamasında Balkan Savaşlarının neticesinde 1923 yılında Yunanistan’la imzalanan Atina Sözleşmesi’ne dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:

“Yine 1920 yılında Yunanistan’ın imzalamış olduğu Yunan Sevri olarak adlandırılan Yunanistan’daki Azınlıkların Korunmasına İlişkin Antlaşma ve nihayet Lozan Antlaşması hükümleriyle, hakları uluslararası hukuk zemininde belirlenen Batı Trakya Türklüğüne karşı Yunanistan’ın bitmek bilmeyen ihlallerine her geçen gün yenisi eklenmektedir.

Yunanistan bu ihlaller karşısında hukuk tanımayan tavrını sorumsuzca sürdürmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını tanımayan , uygulamayan ve evrensel hukukun ilkelerini yerle yeksan eden Yunanistan bu sorumsuz tavrını sürdürmekte ısrar etmektedir.

Düşünün ki Batı Trakya, 21. Yüzyılda hala Türk kimliği inkar edilen ve yasaklanan bir coğrafyanın adı olmuştur.

Düşünün ki Batı Trakya, 21. Yüzyılda hala kendi müftüsünü seçme hakkı uluslararası hukuk tarafından tanınmasına rağmen bu hakkı gaspedilen bir coğrafyanın adı olmuştur.

Düşünün ki Batı Trakya, 21. Yüzyılda ve 2021 yılında kendi eğitim kurumlarında Cuma namazı kılınmasının kısıtlanabildiği bir coğrafyanın adı olmuştur.