İngiliz The Guardian, Suudi yetkililerin iki hafta içinde yedi Suudi ve 10 yabancıyı uyuşturucuyla ilgili suçlamalardan mahkum ettikten sonra idam ederek bu yıl için ölü sayısını 130'a çıkardığına dikkat çekti. Gazete ayrıca, Krallığın uyuşturucu suçları için ölüm cezası uygulamama sözünden aniden caydığına da yer verdi.

Krallık Dünya Kupası'nda Arjantin'e karşı kazandığı zaferi kutlarken infazların artması, eski Muhafazakar kabine bakanı David Davis'i Birleşik Krallık dışişleri bakanı James Cleverly'ye ve Birleşik Krallık'taki Suudi büyükelçisine konuyla ilgili bir mektup yazmasını ve idamlara müdahale etmelerini istemeye sevk etti. Bu mektup özel olarak Ürdün asıllı Hüseyin Abo al-Kheir'in idam cezasını geri almak için kaleme alındı.

Davis, Cleverly'ye yazdığı mektubunda şu satırlar yer alıyor: "Hüseyin fakir bir ailede doğdu ve tutuklanmadan önce sekiz çocuğunu desteklemek için düşük ücretli işlerde çalıştı. Taksi şoförü, otobüs görevlisi ve meyve ve sebze satıcısı olarak çalıştı. Sekiz çocuklu bu yoksul babanın bir zamanlar uyuşturucu "patronu" olması saçmalık; Suudi Arabistan'da satmak için Ürdün'de büyük miktarlarda uyuşturucu satın alacak ne parası ne de bağlantısı vardı.”

2014 yılında Ürdün sınırından Suudi Arabistan'a geçerken uyuşturucu kaçakçılığı yapmaktan tutuklanmış ve ayaklarından sarkıtılıp karnına ve bacaklarına vurulduğu da dahil olmak üzere işkence gördüğü belirtiliyor. Bir temyiz mahkemesi Mart 2017'de Hüseyin Abo al-Kheir'in suçlu kararını kaldırdı, ancak hükümet altı ay sonra yeniden yargılanmasını emretti ve Kasım 2017'de yeniden ölüm cezasına çarptırıldı.

Şu anda Avrupa Suudi İnsan Hakları Örgütü'nde çalışan eski bir sermaye savunma avukatı olan Taha al-Hajji şunları söyledi: “İdamların geri dönmesinin mantıklı bir açıklaması yok. Medya ve insan hakları kampanyaları yavaşlayınca infazlar geri döndü.”

Kheir Pazartesi gecesi veda etmek için Kanada'daki kız kardeşini aradı. Ablası çaresizlik içinde onun sözlerini şu şekilde aktardı: “Abla dokuz yıl oldu, beni ne serbest bıraktılar ne de öldürdüler, şimdi bana ne yapmak isterlerse yapabilirler ve istediklerini de yapıyorlar.”