Afganistan'da Taliban, yönetimdeki ilk yılını geride bırakırken bu süreçte Pençşir merkezli Tacik direnişçilerle su yüzüne çıkan sorunlar hala çözüme kavuşamadı.

Afganistan hükümeti ile Taliban arasındaki çatışmaların 2021'in Ağustos ayı başında şiddetlenmesini takiben, Afganistan ordusunun ciddi bir direniş göstermemesiyle vilayetler tek tek Taliban'ın kontrolüne geçti.

Başkent Kabil'i 15 Ağustos 2021 günü hakimiyeti altına alarak Afganistan hükümetini deviren Taliban, bu tarih itibarıyla ülkedeki 34 vilayetten sadece Pençşir'e giremedi.

Bu süreçte, Afganistan ordusundaki ağırlıklı Tacik askerler halkının neredeyse tamamını yine Taciklerin oluşturduğu Pençşir vilayetine sığındı ve burada Afganistan Ulusal Direniş Cephesi adı altında Taliban'a karşı direnişe geçti.

Kabil'in düşüşüyle Afganistan geneline hakim olan Taliban, her iki tarafın da saygı gösterdiği din adamları öncülüğündeki "savaşsız çözüm" müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanınca Pençşir'e yönelik saldırı başlattı ve vilayeti 6 Eylül 2021'de hakimiyetine aldı.

Böylece ülkedeki tüm vilayetler Taliban'ın kontrolüne geçti.

- Pençşir direnişin sembolü oldu

Taliban'ın, 15 Ağustos'ta Kabil'e girdiği anlarda eski Cumhurbaşkanı Eşref Gani ve birçok bakan da o gün Kabil Uluslararası Havalimanı'ndan bindikleri uçaklarla ülkeden ayrıldı.

Aynı gün, Tacik kökenli siyasetçiler eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emrullah Salih ve Ahmed Mesud ise helikopterlerle Pençşir'e gitti ve Afganistan Ulusal Direniş Cephesi adı altında buraya sığınan ordu mensuplarını ve yerel halkı örgütledi.

Bu süreçte dünya ise gözlerini, Afganistan hükümetini düşürerek yönetime gelen Taliban'ın ülkede uygulayacağı politikaların ne olacağına, sivil halk ve hükümet çalışanlarına nasıl muamele edeceğine çevirdi.

Taliban başlarda Pençşir'i müzakereler yoluyla hakimiyeti altına almaya çalıştı. Bu amaçla, hem Taliban hem de Direniş Cephesi'nin hürmet ettiği din adamları toplanarak taraflar arasında müzakereler yürüttü ancak bu çabalar sonuçsuz kaldı.

Nihayetinde ilerleyen günlerde Pençşir'e yönelik saldırı başlatan Taliban, 6 Eylül'de şehri ele geçirdi, Direniş Cephesi ise dağ ve vadilere çekilerek Taliban'a yönelik silahlı mücadelesini devam ettirdi.

- Direniş Cephesi ne istiyor ve kimler öncülük ediyor?

Afganistan Ulusal Direniş Cephesi liderliğine 1990'larda Taliban'a karşı savaşan Kuzey İttifakı'nın efsane komutanlarından yine Tacik kökenli Ahmed Şah Mesud'un oğlu, Ahmed Mesud getirildi.

Ahmed Şah Mesud, Pençşir'i 1979-1989 yılları arasında Afganistan'ı işgal eden Sovyetler ve 1990'larda Afganistan'da ilk defa yönetime gelen Taliban'a karşı savunmuş, ne Sovyetler ne de Taliban Pençşir'e girememişti.

Bir dönem Savunma Bakanlığı görevinde de bulunan Tacik asıllı Mesud, 11 Eylül saldırılarından iki gün önce El-Kaide teröristlerinin suikastı sonucu yaşamını yitirmişti.

Ahmed Şah Mesud, gösterdiği başarılar nedeniyle halk arasında "Pençşir aslanı" unvanıyla anılır oldu.

Önceki hükümet döneminde "milli kahraman" kabul edilen Mesud'un başta Kabil olmak üzere, özellikle Taciklerin yoğun yaşadığı şehirlerin sokak ve caddelerinde resimleri bulunuyordu.

Bu nedenle yüksek popülerlik sahibi ve taraftar kitlesine sahip Ahmed Şah Mesud'un oğlunun Direniş Cephesi'ne liderlik etmesinin de özellikle ülkenin yaklaşık yüzde 30'unu oluşturan Tacikler nazarında çok önemli sembolik değeri bulunuyor.

Ahmed Mesud'un yanı sıra eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emrullah Salih ve eski Afganistan Savunma Bakanı Bismillah Han Muhammedi gibi önemli Afgan siyasetçiler de Direniş Cephesi'nin önemli figürlerinden.

Başta Direniş Cephesi lideri Ahmed Mesud olmak üzere grubun önde gelen isimleri, Taliban'ı devirme amacında olmadıklarını, sorunları siyasi müzakerelerle çözmek istediklerini sık sık ifade ediyor. Bu minvalde, amaçlarını "demokrasi temelinde, adil etnik temsiliyetin olduğu, seçimlerle işbaşına gelen anayasal bir yönetim oluşturmak olarak" tanımlıyorlar.

Grup, Taliban'ı özgürlükleri kısıtlamak, diğer etnik yapılara ayrımcılık uygulamak ve seçimsiz oluşturulan güçlü bir merkezi yönetim arzusunda olmakla eleştiriyor.

Ahmed Mesud, yaklaşık bir ay önce BBC'ye yaptığı açıklamada, şu an 30 bin kişilik askeri güçlerinin olduğunu ve her geçen gün Afgan halkından daha fazla destek gördüklerini aktardı.

Mesud, Taliban'ın müzakere masasına oturmaya ikna olacağı ana kadar direnişlerinin süreceğini söyledi.

- Çatışmaların seyri

Direniş Cephesi, Pençşir'in yanı sıra yine etnik olarak Taciklerin yoğun yaşadığı Bağlan, Pervan, Takhar, Badahşan gibi vilayetlerde de direnişini sürdürüyor.

Son bir yıllık süreçte zaman zaman çatışmalar şiddetlendi. Özellikle nisan ayının sonlarında Pençşir vilayetlerinin yanı sıra Bağlan vilayetinin Andarab ilçesi ile çevre bölgelerde yaşanan yoğun çatışmalar uluslararası basının da gündeminde yer aldı.

Çatışmalar boyunca, her iki taraf da karşı tarafın ağır kayıplar verdiğini iddia ediyor. Son olarak, Direniş Cephesi ağustos ayının ortasında yayınladığı görüntülerde 40'tan fazla Taliban mensubunu rehin aldıklarını duyurdu.

Taliban ise "isyancı" olarak nitelendirdiği Direniş Cephesi'nin yerleşim bölgelerinde herhangi bir güvenlik sorunu oluşturmadığını belirterek, bu kişilere karşı güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonların başarılı şekilde ilerlediğini dile getiriyor.

Daha önce AA'ya konuşan Taliban sözcülerinden Bilal Kerimi, Pençşir ve civar bölgelerde herhangi bir güvenlik sorunu olmadığını ve isteyen herkesin ülkenin her yerine seyahat edebileceğini aktarmıştı. Ancak Taliban'ın bu söylemine rağmen bölgeye gazetecilerin girmesi büyük sorun. Uzun ve meşakkatli bürokratik işlemlerin ardından sadece birkaç gazeteciye izin verildi.

Öte yandan, Taliban "Direniş Cephesine destek verenleri tespit etme" amacıyla Kabil başta olmak üzere civar vilayetlerde kapsamlı ev aramaları gerçekleştirdi. Bu aramalarda, Direniş Cephesi ile bağlantılı olma suçlamasıyla onlarca kişiye kötü muamelede bulunulduğu iddia edildi.

Direniş Cephesi son bir yılda, 7 bin ailenin zorunlu göçe tabi tutulduğunu ve 1700 sivilin ise hapse atıldığını iddia etti.

- Direniş Cephesi'nin önündeki zorluklar

Direniş Cephesi'nin faaliyet gösterdiği bölgeler, yüksek ve sert coğrafi arazi şartlarına sahip Hindikuş Dağları üzerinde bulunuyor. Bu da arazi şartları Pençşir'in düşüşünün ardından hiçbir bölgeyi istikrarlı şekilde kontrolü altına alamayan grubun en önemli zorluğu olarak öne çıkıyor.

Bir diğer neden ise grup liderlerinin, Afganistan dışında yaşıyor oluşu. Liderler, Taliban ile zaman zaman gerçekleştirilen müzakereleri yürütme ve uluslararası toplumdan destek arama gibi siyasi liderliği üstleniyor. Halbuki, baba Ahmed Şah Mesud bu bölgelerde Sovyetler ve Taliban'a karşı savaşırken bilfiil sahadaydı. Direniş liderlerinin ülke dışında yaşıyor oluşu da sahada çatışmaları göğüsleyen kadrolarının motivasyonunu etkileme potansiyeline sahip bir başka zorluk olarak dükkati çekiyor.

Öte yandan, baba Ahmed Şah Mesud özellikle Batılı devletler olmak üzere uluslararası toplumun gerek maddi gerekse askeri teçhizat açısından desteğini de alıyordu. Ancak Direniş Cephesi'nin bu açıdan da açık ve ciddi bir desteği bulunmuyor. Her ne kadar Tacikistan'ın Direniş Cephesi'ni desteklediği iddia edilse de bunun boyutunun ne olduğu bilinmiyor. Bu açıdan Direniş Cephesi'nin bir zorluğunu da uluslararası destekteki yetersizlik oluşturuyor.

Bir başka zorluk ise Afganistan'daki etnik yapıların kendi aralarındaki birlik ve organize olmasındaki eksiklik. Ağırlıkla aşiretlerden oluşan ve Afganistan'ın yaklaşık yüzde 40-45'ini oluşturan Peştunlar, ülkede kendi aralarında en güçlü şekilde organize olan etnik yapı. Bu da ağırlıklı olarak Peştunların oluşturduğu Taliban'ın başarısının önemli nedenlerinden birini oluşturuyor. Ancak Taciklerin birbirleri arasındaki ittifak ruhu Peştunlara kıyasla çok daha zayıf.

- Barış girişimleri sonuçsuz kaldı

Taliban ile Direniş Cephesi arasında, daha sonra da müzakereler devam etti.

Taliban geçici hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki, 10 Ocak'ta, İran'ın başkenti Tahran'da Ulusal Direniş Cephesi lideri Ahmed Mesud ile görüştü. Bu görüşmede, yine Afganistan'ın önemli Tacik siyasilerinden ve eski komutanlardan İsmail Han da hazır bulundu.

Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, yaptığı açıklamada, her iki isimden Afganistan'a dönmelerini istediklerini, can ve mal güvenlikleri konusunda güvence verdiklerini aktardı.

Taraflar arasındaki bu görüşme de sonuçsuz kaldı. Ahmed Mesud, BBC'ye verdiği demeçte, Muttaki'nin kendilerine bakanlık teklif ettiğini belirterek, sorunun kendilerinin dönüşü ile çözülmeyeceğini, Afganistan'da tüm tarafları kapsayan anayasal bir düzenin kurulması gerektiğini ifade etti.

Taliban yönetimi ise Direniş Cephesi'nin söz konusu tekliflerine kapalı görünüyor.

Taliban Sözcüsü Mücahid, geçen hafta TOLO TV'ye verdiği demeçte, Direniş Cephesi'nin ülkedeki varlığını reddederek kendilerine herhangi bir güvenlik tehdidi oluşturmadığını söyledi.

- Taliban, yönetimdeki birinci yılında artan sorunlarla karşı karşıya

Taliban yetkililerinin, yönetime geldikleri andan itibaren en çok dillendirdikleri husus Afganistan'da artık güvenliğin sağlandığına yönelik sözler oldu. Ancak son bir yılda özellikle terör örgütü DEAŞ'ın artan bombalı saldırıları nedeniyle yüzlerce insan hayatını kaybetti.

Taliban, Direniş Cephesi ve uluslararası toplumun ısrarla önemini vurguladığı "kapsamlı hükümeti" de kuramadı. Taliban geçici hükümetinin mensupları çok büyük oranda Peştunlardan oluştu. Bunun yanında, valiler başta olmak üzere vilayet yöneticiliği makamlarına da çok büyük oranda Peştun kökenli Afganlar atandı.

Öte yandan, iktidara geldiği ilk andan itibaren yönetiminin uluslararası tanınmasını talep eden Taliban'ın çabaları sonuçsuz kaldı. Şu ana kadar hiçbir devlet Taliban yönetimini resmen tanımadı.

Bunun dışında, özellikle kadın hakları olmak üzere insan hakları ve basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar da toplumdaki huzursuzluğu artırmış durumda.

Söz konusu sorunların çözülememesi, Taliban ile Direniş Cephesi arasındaki çatışmaların seyrini de etkileme potansiyeline sahip bir olgu olarak öne çıkıyor.