Suriye'deki iç savaştan kaçarak Fransa'ya sığınan Suriyeliler topluma entegre olmakta sorun yaşıyor. Dil bilmenin entegrasyonun ilk şartı sayıldığı ülkede, Suriyeli mültecilerin Fransızca öğrenmesi de engellerin kalkması için yeterli olmuyor.

Suriye'de iç savaşın başladığı 2011'de Şam'da gazetecilik yaparken gözaltına alınıp 24 gün hapishanede tutulan Cezayir asıllı Fransız gazeteci Khaled Sid Mohand, Fransa'da Suriyeli mültecilerin durumunu ve göçmenlerin maruz kaldığı ayrımcılığı anlattı.

Fransa'nın, mültecilik için başvuran Suriyelilerin büyük çoğunluğunu reddettiğini söyleyen Mohand, "Fransa'da çok az Suriyeliye sığınma hakkı verildi. Yaklaşık 30 bin kişiden bahsediyoruz. Almanya, Türkiye, Lübnan ve Ürdün ile kıyaslayacak olursanız bu çok saçma bir sayı. Fransa, yüz binlerce, milyonlarca mülteciyi ağırlayacak kapasitesi olduğu halde yaklaşık 30 bin Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Bu kesinlikle çok saçma. 70 milyonluk nüfus için 30 bin mülteci nedir?" değerlendirmesini yaptı.

"Mülteciler Fransızca konuşabildikleri anda iş bulabilirler ancak burada soru şu, ne tür işler?"

Fransa'nın mültecileri belirli özelliklere göre seçerek kabul ettiğini aktaran Mohand, "Mültecileri seçtiler, aralarından seçim yaptılar. Bu statüyü en eğitimli insanlara verdiler. Bu da demek oluyor ki çaresiz insanların ölmesinde herhangi bir sorun yok. Fransızlara göre, Orta Doğu'daki sığınmacı kamplarında ölebilirler ya da Almanya'ya gidebilirler." ifadesini kullandı.

Mohand, Fransızca bilmenin topluma entegrasyonun temel şartlardan olduğunu kaydederek, "Fransızca bilmek topluma uyum sağlamak için çok önemli bir koşul. Fransız yetkililer, mültecilere dil öğretmek için ücretsiz her türlü programı sunuyor ancak yine de bu onlar için hiç kolay değil. Yaşça genç olanların uyum yeteneği daha fazla oluyor ama 30-40 yaş üstü mülteciler için yeni bir dil öğrenmek çok zor." dedi.

Topluma entegre olmak için Fransızca öğrenmenin de tek başına yeterli olmadığının altını çizen Mohand, mültecilerin belli seviyede eğitime sahip olsalar bile iş bulmakta ciddi sorunlar yaşadığını dile getirdi.

Khaled Sid Mohand, şöyle devam etti:

"Mülteciler, Fransızca konuşabildikleri anda iş bulabilirler ancak burada soru şu, ne tür işler? Ülkenizden ayrılıp başka bir ülkeye taşındığınızda çoğu zaman daha önce sahip olduğunuz statüyü de kaybedersiniz. Doktorsanız gittiğiniz ülkede hemşire olursunuz. Üniversiteye geri dönmedikçe ve belki de tüm o süreçleri tekrar etmedikçe doktor olarak çalışamazsınız."

"Suriyeli mültecilere 'yer yok' denildi, Ukraynalılar kırmızı halıyla karşılandı"

Suriyeli mültecilerin, genellikle yer olmadığı gerekçesiyle şehir merkezlerinden uzağa, kırsal bölgelere yerleştirildiğini dile getiren Mohand, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Ukrayna'dan gelenlerin aynı muameleyle karşılaşmadığına dikkati çekti.

Mohand, "Ukraynalılar, Fransa'da kırmızı halıyla karşılandı, mülteci değil de yıldız gibiydiler. Suriye'den gelen mülteciler, tesislerde 'yeterli odamız' yok denilerek baştan savılırken Ukraynalılara kapılar sonuna kadar açıldı. Onlara yer bulundu. 'Ukraynalılar için beyazlar için bolca yerimiz var' dediler diğer mültecileri sorduğumuzda ise 'Hayır, hayır, onları istemiyoruz' dediler. Üstelik bunu açıkça söylediler. Bu da ırkçılığın açık beyanıdır." diye konuştu.

Suriyeli mültecilerin, genellikle kırsal bölgelere yerleştirilmesinin sosyal hayata entegre olmalarının önündeki en büyük engellerden olduğuna vurgu yapan Mohand, şunları kaydetti:

"Anglo-Sakson ülkelerde kendi topluluğunuzda hayatta kalabilirsiniz. New York'un küçük Odessa, küçük Beyrut, küçük İtalya gibi yerleri var. Buralarda göçmenlerin karşılanması ve topluluklara girip, iş, kalacak yer ve diğer her türlü yardımı bulması kolay. Bazı göçmenler hiç İngilizce konuşmadan da hayatlarına devam edebiliyor ancak Fransa için bu söz konusu değil. Fransız hükümeti, Belçika, Birleşik Krallık veya Almanya'da olduğu gibi topluluk kurmanıza izin vermez."

Mohand, mültecilerin kırsal bölgelerde sosyal hayata karışamadıkları gibi ekonomik olarak da zorlandığını belirterek, "Birçoğu şehre geri dönüyor çünkü geçimlerini ancak burada sağlayabiliyorlar. Eğer iş bulmak isteniyorsa bunun yeri şehir. Tarım dışında köyde yapılabilecek iş yok hatta tarımın bile büyük kısmı elle değil devasa makinelerle yapılıyor." diye konuştu.

Suriyeli mültecilerin Fransa'da karşılaştıkları ötekileştirici tavrın travmalarını daha da derinleştirdiğine işaret eden Mohand, "Tanıştığım Suriyeli mültecilerin çoğu tamamen travmatize olmuş durumda. Bir kısmı uyuşturucu bağımlılığından muzdarip ve bağımlılık nedeniyle acı çekiyor çünkü korkuyorlar, savaştan kaçmak acılarına son vermiyor. Suriyeliler Avrupa'ya gelirken çok fazla sınır geçti, aşağılandı, paralarını, arkadaşlarını, ailelerini kaybetti." ifadesini kullandı.

Mohand, Avrupa'da artan aşırı sağ söylemlerin Müslümanları hedef haline getirdiğinin altını çizerek, "Suriyeli mülteciler, Fransa'nın Müslüman dostu bir ülke olmadığının farkında ve bu yüzden çok korkuyorlar. Burada olmak istemiyorlar, başörtüsü kullanmak isteyen kızlarını bunu yapmalarını engelleyecek bir toplumda büyütmek istemiyorlar." yorumunu yaptı.

Fransa'da yapısal ırkçılık ve Müslüman karşıtlığı sorunu olduğunu aktaran Mohand, "Fransa, son yıllarda İslamofobi konusunda oldukça kötü bir nam kazandı ki bu sadece nam değil gerçek. Çok korkunç bir gerçek. Suriyeli mülteciler, Fransızların haberlerde söylediklerini, gazetelerde yazdıklarını anlamaya başladığı anda Müslüman oldukları için hedef olduklarını hissediyor çünkü ülkede sürekli İslam ve Müslümanlar hakkında konuşuluyor." dedi.

Mohand, Fransa'nın özellikle Fas ve Cezayir başta olmak üzere birçok Afrika ülkesinden göç aldığını hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Suriyeli mültecilerin, Fransa'da ırkçılığın ve İslamofobinin ikincil kurbanı olduğunu söyleyebiliriz çünkü hedef Suriyeliler değil, asıl hedef Kuzey Afrikalılar, Cezayirliler, Faslılar, Tunuslular ve Batı Afrikalılar. Fransızlar, Suriyelilerden daha az korkuyor ama tabii ki Fransa'daki ırkçı ve İslamofobik atmosfer Suriyeli mültecileri de etkiliyor. Fransa'da ayrımcılığı, burada doğan ve Fransızlarla aynı haklara sahip olan kişiler daha şiddetli hissediyor. Bu insanlar Fransızca konuşuyor, bazen Fransızlardan bile iyi Fransızca konuşuyor. Suriyeli mülteciler ise son birkaç yıldır burada. Burada doğan göçmenlerin uğradığı ayrımcılıkla Suriyeli mültecilerin uğradığı ayrımcılık kesinlikle aynı değil."