İsrail’in “terörist” örgütler olarak belirlediği altı Filistinli hak grubundan biri olan El-Hak’ın direktörü Şavan Jabarin, 23 Ekim'de işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentindeki insan hakları grubunun ofisindeydi.

Filistinli insan hakları grubu El-Hak'ın yöneticisi Şavan Jabarin, geçen hafta Lahey'e yaptığı ziyaret sırasında The Electronic Intifada'ya verdiği demeçte, "Avrupa Birliği'nin bazı üyeleri İsrail'e şımarık bir bebek gibi davranıyor" ifadesini kullandı.

İsrail'in geçen ay El-Hak ve diğer beş saygın Filistinli insan hakları grubunu "terör örgütü" ilan etme kararının ardından Jabarin, milletvekilleri ve aktivistlerle görüşmek üzere Avrupa başkentlerini geziyor.

Avrupa'ya verdiği ana mesaj, kelimelerin yeterli olmadığı ve Tel Aviv’in sorumlu tutulması gerektiği.

İSRAİL EYLEMLERLE YAŞAYAMAZ”

İsrail sonsuza kadar kınamalarla yaşayabilir diyen Jabarin, “eylemlerle günlerce, haftalarca yaşayamaz.” dedi.

El-Hak da dahil olmak üzere İsrail'in yasakladığı üç grup, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki savaş suçlarıyla ilgili soruşturma için kanıt toplamak amacıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi ile yakın işbirliği içinde çalışıyor.

İsrail, herhangi bir inandırıcı kanıt göstermeden, altı örgütün Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'ne fon aktardığını iddia etti.

İsrail'in insan hakları çalışmalarını ve Filistin siyasetini suç örgütü gibi gösterme girişimini şiddetle reddeden Jabarin, tüm Filistin siyasi partilerinin “hareket etme, halklarının haklarını savunma ve var olma hakkı” olduğunu belirtiyor.

“ŞEY CERRAH’TA GÖRDÜLER”

İsrailli liderler için “Onlar suçlular, onlar teröristler. Bize; sen iyisin, sen kötüsün diye etiket vermeye hakları yok diyor. "Onlar, Lahey'de parmaklıklar ardında olmalı," diye de ekliyor.

Jabarin'e göre; İsrail, kendisinin sömürgeci bir apartheid rejimi olduğu şeklindeki ortak anlatı konusunda tedirgin oluyor. Ancak buna karşı hareket etmemelerinin, genç Filistinlilere, adalete ulaşmak için tüm barışçıl yolların kapalı olduğu ve “kendilerini korumak istiyorlarsa kendi başlarının çaresine bakmaları gerektiği” konusunda açık bir mesaj olduğunu söylüyor.

İşgal altındaki Doğu Kudüs ve şimdiki İsrail de dahil olmak üzere anavatanlarının her yerindeki Filistinlilerin nesiller boyu ilk kez birlikte ayaklandığı ve İsrail'in Gazze'de vahşi bir bombalama kampanyasıyla intikam aradığı mayıs ayında olanlara atıfta bulunuyor Jabarin.

"Genç neslimizin Şeyh Cerrah'ta ne yaptığını gördüler" diyen Jabarin'in görüşüne göre bu, AB'nin Filistin sivil toplumuna ilan ettiği desteği etkili eyleme çevirip çeviremeyeceği konusunda bir “gerçeklik anı”.

İsrail ve AB içindeki müttefikleri, anlaşmayla kurulan ve İsrail'e Avrupa Birliği içinde özel ayrıcalıklar veren ortak bir organ olan AB-İsrail Ortaklık Konseyi'nin yeniden başlatılması için baskı yapıyor.

Konsey neredeyse on yıldır toplanmadı, ancak Tel Aviv ile Brüksel arasında artan sıcaklığı göstermenin bir yolu olarak yeniden toplanması yönünde artan bir baskı var. Önümüzdeki yılın başlarında böyle bir toplantıdan söz ediliyor.

“Toplantının devam etmemesi ve İsrail'in Brüksel'den daha fazla ödül almaması gerekiyor. AB'nin İsrail'i sorumlu tutmak için harekete geçmemesi, diğer ülkelere hızlı yaptırımlar uygulamasıyla tezat oluşturuyor” açıklamalarında bulunan Jabarin, AB'nin İsrail'in mallarının ticaretini tamamen yasaklamaya geçme zamanının geldiğini de sözlerine ekledi.

AB SESSİZ

İsrail, altı Filistinli hak grubunu “terörist” örgütler olarak belirleyeceğini önceden bildirdiğinde AB harekete geçmedi.

Jabarin'e göre AB'nin şu ana kadar yaptığı açıklamalar, “uluslararası hukuka, adalete, özgürlüğe” inandığını iddia eden insanlardan beklenenin çok gerisinde kalıyor.

AB'ye yönelik güçlü eleştirilerine rağmen Jabarin, “Avrupalıların bir fark yaratabileceğine” inanıyor.

Norveç, İrlanda ve İtalya da dahil olmak üzere bazı Avrupa hükümetlerinin İsrail'in Filistinli hak gruplarına yönelik saldırısı hakkında “iyi ve güçlü” açıklamalarda bulunduklarına ve birkaç ülkeden aldığı “cesaret verici” mesajlara dikkat çekiyor.

Jabarin, Brüksel'de İsrail yanlısı mutabakata boyun eğmeye gerek olmadığını vurgulayarak, “Bireysel devletler, kendilerini işlevsiz bir sistemin insafına bırakmak zorunda değiller” diyor.

PLAN: OTOSANSÜR

İsrail herkese “buradayız, sizi durdurabiliriz, sizi öldürebiliriz, suikast düzenleyebiliriz, bunu yapmanıza izin vermeyeceğiz” korkusunu empoze etmek istiyor.

Jabarin, İsrail'in "bireyler, örgütler ve siyasi partiler için bir otosansür kültürü inşa etmeyi" hedeflediği konusunda uyarıyor.

“Politikalarını izlememizi ve halkımıza karşı işledikleri suçlardan memnun olmamızı istiyorlar” diyor Jabarin, şunu da ekleyerek: "Böyle olmayacak".

“ARKADAŞLARIMIZA GÜVENİYORUZ”

Jabarin, yazıcının, grafik tasarımcının, yemek şirketinin ücretsiz olarak çalışma teklifinde bulunduğunu söylüyor. Sendikacılar ve hatta Filistin Yönetimi yasaklı gruplara desteklerini sundu. “Bunlar halk olarak bizim enerjimizi tazeledi ve bizi meydanda durmaya, işgalci güce karşı savunmaya itti” dedi. İsrail'in insan hakları gruplarına yönelik saldırısına karşı çıkan baroları, öğrencileri ve akademisyenleri, parlamenterleri ve diğerlerini överek, “İnsanlarımıza, dünyanın her yerindeki dostlarımıza güveniyoruz” diye ekledi.

“Evleri yıkabilirler, öldürebilirler, tutuklayabilirler, şu ya da bu ofisi kapatabilirler, havaya uçurabilirler ama adalete olan inancımızı değiştiremezler. Suçluların peşine düşmeliyiz,” diyerek sözlerini noktalıyor Jabarin.