Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;

Yaklaşık 3 haftalık aradan sonra yaptığımız Kabine toplantımızda gündemimizde yine ülkemizin geleceğine, milletimizin beklentilerine ilişkin önemli konular vardı. Önce sizlere son 3 haftada gerçekleştirdiğimiz iç ve dış programlarımızın kısa bir hatırlatmasını yapmak istiyorum.

Hasankeyf Tüneli ve bağlantı yollarının açılışını yaptığımız 8 Kasım'da resmi ziyaret için ülkemizde bulunan İsveç Başbakanı Sayın Kristersson'u da Külliyemizde ağırladık. Türk Devletleri Teşkilatı Liderler Zirvesi için gittiğimiz Semerkant'ta çok sayıda ikili görüşme ile teşkilat üyesi ülkelerle ilişkimizi güçlendirdik. 1992 yılınd kurulan 2010 yılında konseye dönüşen 2021 yılındaki İstanbul zirvesi ile şu anki hüvviyetini kazanan Türk Devletleri Teşkilatı bugün dünyanın önde gelen uluslararası yapıları arasına girmiştir.

Kuzey Kıbıs Türk Cumhuriyeti'nin anayasal ismi ile teşkilata gözlemci üye kabul edilmesi, Semerkant'taki zirvenin en önemli kazanımı olmuştur. Türkiye olarak teşkilatın önümüzdeki dönemde hedeflediğimiz bölgesel ve küresel seviyeye ulaşması için her türlü katkıyı yapacağız.

Geçtiğimiz yıl aşırı yağışların yol açtığı sellerle boğuşan Kastamonu'muzun dört ilçesine doğal gaz arzı törenine 12 Kasım'da canlı bağlantı ile iştirak ettik. Sel felaketinin ardından ziyaret ettiğimiz vatandaşlarımıza verdiğimiz sözü bir yıl içinde yerine getirmekten memnuniyet duyuyoruz.

Ülkemizin ve İstanbul'umuzun sembol yerlerinden İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım Pazar günü meydana gelen bombalı saldırıda 6 vatandaşımız malum hayatını kaybetti. Saldırının hemen akabinde olayın faili ele geçirilirken muteakip günlerde de yurt içinde ve yurt dışında eylemle bağlantılı çok sayıda kişi yakalandı. Biz bu tür saldırılarla verilen mesajları gayet iyi anlıyor ve cevabını da sahada gösteriyoruz.

Saldırının ardından G20 Zirvesi için gittiğimiz Endonezya'da muhataplarımıza terörle mücadeledeki kararlılığımızı en açık şekilde tekrar ifade ettik. Bu yıl birlikte toparlanma daha güçlü toparlanma temasıyla yapılan G20 Zirvesi'nde ülkemizin küresel krizlerin çözümüne yaptığı katkıları liderlere yüz yüze anlatma imkanı da bulduk. Aradan geçen yıllarda yaşanan her hadise ülkemizde 2015 yılında yapılan G20 Zirvesinde ortaya koyduğumuz perspektifin ne kadar isabetli olduğunu tekrar tekrar göstermiştir.

Tüm dünyada gıda ve enerji başlıklarıyla tartışılan krizin asıl sebebinin küresel yönetim ve güvenlik sistemindeki çarpıklıklar olduğu tespitimiz giderek daha çok benimsenmektedir. Sağlıktan dijital dönüşüme, terörle mücadeleden göçe kadar dünyayı zorlayan her konuda ülkemizin insanlığa yapacağı katkıları anlatarak daha geniş ve samimi iş birliği çağısında bulunmayı sürdüreceğiz.

Rusya ve Ukrayna liderleri ile kimi zaman yüz yüze kimi zaman telefon görüşmeleriyle bölgemizde yaşanan krizin etkilerini en aza indirmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede önceki hafta tahıl sevkiyatının devamını temin eden bir dizi telefon görüşmesi yaptık. Taraflara yaptığımız telkinler sayesinde tıkanma aşamasına gelen tahıl sevkiyatının 120 gün daha uzatılmasını sağladık. Amacımız Rusya-Ukrayna savaşını tamamen bitirecek kapsamlı ateşkes ve barış anlaşmasına kadar bu temasları sürdürmektir.

Son dönemde sınırlarımız içinde ve dışında yoğunlaşan güvenlik tehditleri ile harekatları ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik. Binlerce kilometre öteden gelip her yeri yakıp yıkanlar Tükiye'nin hassasiyetine saygı göstermek zorunda. Vatan topraklarının ve insanlarımızın güvenliğini ilgilendiren adımları atarken kimseden izin almadığımız gibi kimseye de hesap vermeyiz.

İsim değişikliği oyunlarıyla tescilli terör örgütünü destekleyenlerin riyakarlıklarına tahammül etmek durumunda değiliz.

Artık ülkemizi boş tehditlerle siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri alanda kendi çıkarlarına aykırı pozisyonlara zorlamaya kimsenin gücü yetmeyecektir.

Hiç kimse Türkiye'nin adalet ve dayanışma odaklı politikalarından rahatsız olmasın. Kimse Türkiye'nin dostluk ve iş birliği temelli diplomatik açılımlarından rahatsız olmasın. Türkiye'nin güvenlik ve huzur çemberini genişletme amaçlı askeri harekatlarından rahatsız olmasın.

Sivil veya asker verdiğimiz her şehidin şanlı hatırası bu kutlu mücadelede yolumuzu aydınlatan birer ışık olarak ebediyen kalbimizde yaşayacaktır.

Aynı zamanda her şehidimiz öfkemizi kabartan mücadele azmimizi bileyen, kararlılığımızı perçinleyen yürek yaramızdır. Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin son örneği 15 Temmuz'dur.

Ayrıntılar gelecek...