Yusuf Alabarda, Türkiye Gazetesi’nde yazdığı köşe yazısında özel askeri firmaların gerçeklerine değindi.

Alabarda, “Türkiye’de ismen bilinse de izaha en muhtaç kavramlardan bir tanesi ‘özel askerî firmalar’ mefhumudur. Peki, özel askerî firmalar birilerinin dillendirdiği gibi basit birer katil sürüsü mü yoksa günümüz harplerinin olmazsa olmazı hâline gelmiş fenomen oluşumlar mıdır?” derken, para karşılığında savaşan asker kavramının yeni bir mefhum olmadığına ve tarihte de birçok dönemde paralı askerlerin kullanıldığına dikkat çekti.

"KİRALIK ASKERLERİN ŞİRKETLEŞMESİ"

Özel askeri şirketlerin kurulmasına değinen Yusuf Alabarda, “1990’ların başından itibaren, mesafelerin ortadan kalktığı, iletişim ve ulaşım hızının tahayyül sınırlarını zorladığı bir ortamda, kiralık asker kavramı da uluslararası ölçekte iş yapan, devletler tarafından hizmetleri satın alınan askerî şirketlere dönüştü.” dedi.

"ÖZEL ASKERÎ ŞİRKETLER NEDEN VE NASIL ÇOĞALDI?"

“Soğuk Savaş sonrası ABD başta olmak üzere birçok devlet asker sayısını azaltma yoluna gitti.” diyen Alabarda, “Asker sayısını azaltan ülkeler ABD ile sınırlı değildi. İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya dâhil birçok devlet hem teşkilatlanmasını hem de asker sayısını oldukça küçültmüştü.” ifadelerini kullandı.

Yusuf Alabarda, “Küçülen silahlı kuvvetler ve azalan personel sayısına rağmen dünyadaki çatışmalar ve müdahaleler âdeta patlama yapmıştı. Soğuk Savaş sonrası Bosna, Ruanda, Kosova, Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Yemen, Lübnan, Sudan, Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna’da ortaya çıkan çatışma ve savaşlar, bu coğrafyalarda onlarca müdahaleyi ve savaşı da beraberinde getirdi.” dedi

“Bugün Orta Doğu’dan Afrika’ya kadar birçok ülkede küresel ticaret, özel askerî firmaların sağladığı güvenlik garantisi ile mümkün olabilmektedir.” değerlendirmesinde bulunan Alabarda,”Özellikle mezkûr coğrafyalarda devletlerin askerî kapasitelerinin oldukça mahdut oluşu, özel askerî firmalara geniş bir alan açmaktadır.” ifadesini kullandı.

"DIŞ MÜDAHALELER VE VEKÂLET SAVAŞLARI PİYASAYI GENİŞLETTİ"

“Her dış müdahale, müdahil olanın da müdahale edilenin de silah, istihbarat, ekipman, mühimmat, planlama, lojistik ve askerî eğitim gibi onlarca ihtiyacının ortaya çıkmasına sebep oldu” diyen Yusuf Alabarda, “Müdahil devletlerin kendi topraklarından binlerce kilometre uzakta bir coğrafyaya müdahil olmaları, başta lojistik olmak üzere birçok askerî hizmetin de o coğrafyadan temin edilmesini zorunlu kıldı. İşte tüm bu farklı sebepler sonucunda ihtiyaç duyulan arzı, piyasa şartları doğrultusunda özel askerî firmalar sahaya sundular. Bu gibi gelişmeler sayesinde her talebe yönelik bir arz piyasası ve ihtisas alanı oluştu.” değerlendirmesinde bulundu.

"ÖZEL ASKERÎ ŞİRKETLERİN KULLANIMI"

Alabarda, “1991-1995 tarihleri arasında Yugoslavya İç Savaşı’nı sona erdiren Dayton Barış görüşmelerinin hemen öncesinde, ABD’ye ait özel bir askerî firma olan MPRI tarafından eğitilen, teşkilatlanan ve teçhiz edilen Hırvat güçleri ‘Fırtına Harekâtı’ isimli bir harekât icra ettiler.” dedi.

Yusuf Alabarda, yazısına şu şekilde devam etti:

“Kosova’daki Amerikan müdahalesi, lojistikten inşaata kadar onlarca farklı alanda özel askerî şirketin hizmet vermesinin kapısını araladı. O dönemdeki ABD Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Dennis Reimer, ABD’nin başarısının ardındaki nedenlerden birinin de bu şirketlerin katkısı olduğunu söylemişti. Benzer bir biçimde, Çeçenistan’daki olaylarda Rus şirketlerinin yine Rus askerî yapısı ile birlikte çok faal bir şekilde görev icra ettiklerini biliyoruz.

Özellikle Sovyet askerî yapısının dağılmasından sonra boşa çıkan Rus askerleri ve pazara düşen Rus silah ve ekipmanları ile oluşturulan bu şirketler, Dağlık Karabağ’dan Özbekistan ve Kazakistan coğrafyasına kadar birçok noktada faaliyet gösterdiler.”

“EN FAZLA AMERİKAN ÖZEL ASKERİ FİRMASINI SUUDİ ARABİSTAN KULLANIYOR”

Alabarda, “Suudi Arabistan ise kendi coğrafyasında en fazla Amerikan özel askerî firması kullanan ülkedir.” diyerek, “Vinnell firmasının Suud Kraliyet ordusunu eğiten, yetiştiren bir şirket olarak Suud topraklarında iki binden fazla daimi personel bulundurduğu, karşılığında milyarlar ile ifade edilen paralar aldığı biliniyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın, Suud Kralı’na yönelik söylediği ‘Kral, seni biz koruyoruz, biz olmazsak sen o koltukta iki hafta oturamazsın’ cümlesinin içinin boş olmadığını, sadece Pentagon’un resmî üniformalıları üzerinden değil, bu şirketler üzerinden de teyit etmek mümkün.” dedi.

“YEŞİL BÖLGE VE AMERİKA”

Yusuf Alabarda, “Irak’ın işgali sonrasında Bağdat’ın en emniyetli bölgesi olarak korunan ‘Yeşil Bölge’nin güvenliği de Amerikan özel şirketleri tarafından sağlanmıştı. Şimdi Irak coğrafyasında muharip güçten lojistiğe, cezaevi işletmeciliğinden boru hatlarının güvenliğine kadar yüzlerce alan, özel askerî şirketlerin en kârlı sahası olmaya devam ediyor.” ifadesini kullandı.

“MEHMETÇİĞİN KARŞISINDA ÖZEL ASKERÎ FİRMA PERSONELİ VARDI”

“Türkiye’nin Suriye sahasında gerçekleştirdiği dört kapsamlı askerî harekâtların istisnasız tamamında, Mehmetçiğin karşısında özel askerî firma personeli de vardı.” diyen Alabarda, “Barış Pınarı Harekâtına verilen ara ve burada ihdas edilen güvenli koridordan kaçanların kahir ekseriyeti de bu firmaların personeliydi. Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtında ortaya koyduğu olağanüstü başarı sonrasında, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Dışişleri Bakanı Pompeo’nun ayaklarının tozu ile apar topar Türkiye’ye geliş sebepleri başka ne olabilirdi?” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE-LİBYA”

“Keza Türkiye’nin Trablusgarp hükûmetine verdiği askerî destek esnasında, Hafter güçlerine destek sunan onun üzerinde özel askerî firmanın sahada olduğunu biliyoruz. Libya’daki Wagner şirketini tanımadığını iddia eden Putin’i elbette unutmadık.” diyen Alabarda, “Bu bilgiler sonrasında, dünyanın çatışma noktalarında görev alan özel askerî firmaların tamamının kendi ülke siyasetlerinin bir parçası olarak bu çatışma alanlarında vazife icra ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.” dedi.

SADAT NE KADAR ANLAŞILIYOR”

“İşte böylesi bir ortamda, askerî konularda danışmalık hizmeti veren SADAT’ı ve özel askerî firmalar gerçeğini büyük bir dezenformasyon içerisinde tartışıyoruz.” diyerek gündeme değinen Yusuf Alabarda, ”Türkiye’nin kendisine müzahir olan coğrafyasındaki devletlerin silahlı kuvvetlerine eğitim, lojistik destek, planlama ve danışmanlık hizmeti sunmak maksadıyla belki bir değil birden çok özel askerî şirkete ihtiyacı olduğu gün gibi aşikârdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Alabarda, "Söz konusu firma yaptığı duyuruda, devlet dışı hiçbir aktör ile bir sözleşmesinin bulunmadığı, verilen tüm eğitimlerin Türkiye’ye müzahir, Türkiye ile uyumlu bir siyaset benimseyen devletlerin resmi silahlı güçlerine verildiğini açıkça beyan etmektedir." dedi.

“TÜRKİYE NE YAPMALI?”

Alabarda, son olarak:

“Tüm dünyadaki özel askerî firmaların bulunduğumuz coğrafyanın hemen yanı başındaki birçok devletin içerisinde faal olduğu su götürmez bir hakikattir. Bu şirketlerin tüm faaliyetleri, kendi ülkelerinin stratejik çıkarları ile mütenasip ve kendi ülkesinin verdiği lisans ile mümkündür.

Türkiye’nin Türk Ticaret Kanunu’na göre lisans verdiği bu danışmanlık şirketlerini, Batı istihbarat teşkilatlarının ekmeğine yağ sürecek şekilde ‘terörist yetiştiren merkezler’ diye asılsız bir şekilde damgalamak yerine, bu şirketlerden nasıl daha fazla yararlanabiliriz, dost ve kardeş ülkelerin güvenlik mimarilerine nasıl daha fazla katkı sunabiliriz konusuna odaklanılmalıdır.” ifadelerini kullandı.

YUSUF ALABARDA KİMDİR?

Aslen Balıkesir Kepsut'lu olan Yusuf Alabarda, 1992 yılında Kara Harp Okulu'ndan mezun oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli birliklerinde 23 yıl boyunca görev aldı.

Alabarda, TSK'nın önemli modernizasyon projelerinde proje yöneticisi olarak da çalıştı.

Emekli Albay, Savunma Strateji ve Güvenlik Uzmanı olan Alabarda, yüksek lisansını 2007 yılında Amerika'da Savunma Kaynaklarının Planlanması ve Yönetimi üzerine yaptı.

Yusuf Alabarda doktora çalışmasını ise Güvenlik Bilimleri Enstitüsü'nde, Demokratik Sivil-Asker İlişkileri üzerine yazdığı tez ile yürüttü.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 23 yıl görev yaptıktan sonra emekliye ayrılan Alabarda, yazılarını Türkiye Gazetesi’nde kaleme almaktadır. Ayrıca, 2020 yılında oluşturduğu YouTube kanalında güvenlik, siyaset, savunma ve uluslararası ilişkilerle ilgi video içerikleri yayınlamaktadır.