İran'ın nükleer programının her geçen gün daha da geliştiğini söyleyen Ruhani, "İran Atom Enerjisi Kurumu, yüzde 20 ve yüzde 60 saflıkta uranyum zenginleştirebilecek kapasiteye sahiptir. Hatta bir gün reaktörlerimizde yüzde 90 zenginleştirmeye ihtiyaç duyarsak bu konuda da herhangi bir sorunumuz yok. Barışçıl amaçlarla yüzde 90 oranında uranyum zenginleştirebiliriz." diye konuştu.

ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarına da değinen Ruhani, İran Meclisinin Kasım 2020'de hükümetin itirazlarına rağmen çıkardığı nükleer yasanın yaptırımların kaldırılmasını geciktirdiğini söyledi.

Yürütme organının yetkilerini açıklayan Anayasa maddesine işaret eden Ruhani, “Anayasa'nın 60. maddesine saygı gösterilseydi mart ayında tüm yaptırımlar kaldırılabilirdi. 6 ay kaybettik." ifadesini kullandı.

Görev süresi gelecek ay sona erecek olan Ruhani, başında bulunduğu hükümetin yaptırımların kaldırılması adına önemli işler başardığını belirterek, "Bugün masa 13. hükümet için hazır; kapı açık tutulmalıdır. Onlar bu fırsatı bu hükümetten aldılar ve biz 13. hükümetin bu işi tamamlayacağını umuyoruz." dedi.

Nükleer anlaşma, Tahran'a yüzde 3,67 oranında uranyum zenginleştirme imkanı tanıyor

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında 2015'te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşma, Tahran'a yüzde 3,67 oranında uranyum zenginleştirme faaliyetini sürdürme hakkı veriyor. Bununla birlikte Tahran yönetimi, nükleer anlaşmadan çekilen ABD'nin yaptırımlarına karşı anlaşmadan kaynaklanan tüm taahhütlerini askıya aldığını duyurmuştu.

İranlı bilim insanı Muhsin Fahrizade'ye düzenlenen suikastın ardından Mecliste çıkarılan ve hükümetin itirazlarına rağmen 1 Aralık 2020'de nihai olarak onaylanan yasa, İran Atom Enerjisi Kurumunun uranyumu en az yüzde 20 zenginleştirmeye başlamasını ve düşük düzeyli zenginleştirilmiş uranyum stoklarını artırmasını zorunlu kılmıştı.

İran Atom Enerjisi Kurumu, söz konusu yasa kapsamında 5 Ocak'ta Fordo'daki nükleer tesiste Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişlerinin gözetiminde uranyumu yüzde 20 saflıkta zenginleştirdiklerini açıklamıştı. Nükleer anlaşmanın tarafları Fransa, Almanya ve İngiltere, İran'ın yüzde 20 saflıkta uranyum zenginleştirme faaliyetinden "derin endişe" duyduklarını bildirmişti. İran, 17 Nisan'da ise yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirdiklerini açıklamıştı.

Tahran'ın uranyumu yüzde 20 ve yüzde 60 saflıkla zenginleştirmesi ciddi bir adım olarak görülüyor çünkü İran, nükleer anlaşmaya imza atmadan önce de yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum üretiyordu. Uranyumun yüzde 20 saflıkta zenginleştirilmesi, nükleer bomba elde etmeye imkan sağlayacak yüzde 90 saflıkta parçalanabilir uranyuma ulaşmak için önemli bir aşama olarak kabul ediliyor.

İran ise nükleer programının barışçıl olduğunu ve nükleer anlaşmanın taraflarının yükümlülüklerine uyması halinde kendisinin de anlaşmadaki taahhütlerini yerine getireceğini ifade ediyor.

2015'te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşmanın maddeleri, Tahran'a yüzde 3,67 oranında uranyum zenginleştirme hakkı veriyor.

İran, ABD'nin 2018'de anlaşmadan çekilmesinden bu yana anlaşma şartlarını çeşitli şekillerde ihlal etti.

BM: İran iki kademeli santrifüj kullanıyor

İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Kazım Garib Abadi, ülkesinin Natanz Nükleer Tesisinde öncekilere oranla neredeyse dört katı zenginleştirme kapasitesine sahip iki kademeli gelişmiş santrifüj kullanmaya başladıklarını açıkladı.

Abadi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Çalışkan nükleer bilim adamlarımız sayesinde, Natanz'da şu anda IR1'in neredeyse 4 katı kapasiteye sahip, iki kademeli 348 IR2m santrifüjü UF6 (Uranyum Hekzaflorür) ile başarılı bir şekilde çalışıyor. Fordo'da (nükleer tesis) 2 kademeli IR6 santrifüj kurulumuna da başlandı." ifadesini kullandı.

Gelişmenin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile paylaşıldığını kaydeden Abadi, UAEA’nın santrifüjleri kontrol edebileceğini bildirdi

İran nükleer programı

1950’lerde Barış için Atom programının bir parçası olarak ABD’nin yardımı ile başlatıldı. ABD’nin ve Batı Avrupalı hükûmetlerin İran’ın nükleer programına desteği, cesaretlendirmesi ve katkısı 1979’da Şah rejimini deviren İslami devrime kadar sürdü.

1979’daki devrimden sonra İran hükûmeti programı durdurdu ve daha sonra devrim öncesine göre daha düşük bir Batı desteği ile yeniden canlandırıldı. İran nükleer programı bir dizi araştırma merkezi, uranyum madeni, bir nükleer reaktör ve bir uranyum zenginleştirme merkezi içeren uranyum işleme yapılarından oluşmaktadır.

İran’ın ilk nükleer santrali Buşehr-I’in Mart 2008’de üretime geçmesi beklenmekteydi. Ancak 4 Eylül 2011 tarihi itibarıyla bu tesis devreye alınmış bulunuyor.

Ortadoguhaber.com