Birleşmiş Milletler'e bağlı UCMRM'nin Lahey'deki mahkeme binasında yapılan duruşmada Kabuga avukatlarıyla hazır bulundu.

Soykırımı finanse etmekle suçlanan 85 yaşındaki Kabuga duruşmaya tekerlekli sandalyeyle katıldı.

Kabuga, hakkındaki iddianamenin okunmasının ardından UCMRM hakimi Iain Bonomy'nin suçlamalara ilişkin sorularına yanıt vermedi.

Kabuga'nın avukatı Emmanuel Altit müvekkilinin sessizliğinin "suçlamaları kabul etmediği" anlamına geldiğini belirtti.

Avukat Altit, müvekkili hakkındaki iddiaların tamamını reddettiklerini bildirdi.

Kabuga, uzun yıllar saklandığı Fransa'da 16 Mayıs'ta Fransız polisi tarafından yakalanmış, bir süre Paris'te tutuklu kaldıktan sonra 26 Ekim'de Lahey'deki tutukevine nakledilmişti.

UCMRM, Kabuga'yı soykırım ve insanlığa karşı suçtan yargılıyor

Mahkeme Kabuga'yı, Ruanda soykırımında yüz binlerce Tutsi'yi öldüren Hutu milislerinin "Interahamwe" grubunun kurulmasından ve finanse edilmesinden sorumlu tutuyor.

Ruandalı iş insanı Kabuga'nın, Mille Collines isimli radyo kanalını finanse ettiği ve radyodan Tutsiler hakkında nefret söylemi yayarak soykırımı körüklediği düşünülüyor.

Hutu hükümeti ile yakın ilişkisi olan Kabuga'nın birçok insanın öldürüldüğü ve sakatlandığı palaları Çin'den ithal ettiği öne sürülüyor.

Kabuga hakkındaki iddianame 26 Kasım 1997'de hazırlanmış ve mahkemece 13 Nisan 2011'de kabul edilmişti.

Temmuz 1994'te İsviçre'ye sığınan ve bu ülkeden sınır dışı edildikten sonra Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne giden Kabuga, 1997'de ve 2003'te Kenya'nın başkenti Nairobi'de düzenlenen polis operasyonlarından kaçmayı başarmıştı.

Kabuga'nın Tanzanya'nın Arusha kentindeki mahkemede yargılanması planlanıyordu.

Avukatları ileri yaşı, hassas sağlık durumu ve yeni tip koronavirüs nedeniyle müvekkillerinin Arusha yerine Lahey'de yargılanmasını talep etmişti.

Bağımsızlıktan soykırıma

1922'den 1959'a kadar Belçika sömürgesinde yaşayan Ruanda'da, Tutsiler ülke siyasetinde etkili olmalarına rağmen bağımsızlık sürecinde sürgüne zorlandı.

1 Temmuz 1992'de bağımsızlığını kazanan Ruanda'da, Tutsileri göçe zorlayan diğer etnik grup Hutular Belçika'nın desteğiyle hükümet kurdu.

Sürgüne gönderilen Tutsiler, 1963-1967 arasında Ruanda'ya geri dönmeye çalıştı fakat başarısızlığa uğrayan Tutsiler büyük bir katliama uğradı.

Çıkan olaylarda 20 bin Tutsi öldü, 300 bini yerlerinden edildi.

Gregoire Kayibanda, 1961'de askerlerin ve politikacıların baskısı altında Ruanda'nın ilk Devlet Başkanı seçildi. Seçilmesinin ardından Hutuların desteğini kazanmak için Tutsilere karşı propaganda başlattı.

Bu durum Tutsilere karşı yeni bir şiddet ve göç dalgasına neden oldu. Kayibanda, tüm yaptıklarına rağmen Hutulu askerler tarafından darbe ile indirildi.

Kayibanda'nın ardından göreve gelen Juvenal Habyarimana ise Batı ile iyi ilişkiler kurmayı denedi.

Kayibanda kadar ayrımcı politikalar izlemese de onun döneminde okullarda, üniversitelerde ve iş alanlarında Tutsilere ayrılan yüzde 10 kotası devam etti.