Ortadoğu Haber'in yerel kaynaklardan edindiği bilgilre göre, Pakistan'ın Hayber-Pahtunhva ve Beluçistan eyaletlerinde yol kenarına yerleştiriken bombaların infilak etmesi sonucu 5 Pakistan askeri öldü.

18 Ekim’de de Pakistan'ın Belucistan eyaletinde bir üniversite yakınında düzenlenen bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre 1 polis öldü, 17 kişi yaralanmıştı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı.

BATI ASYA'DAKİ SORUNLU TOPRAK: BELUCİSTAN

Çin ve Hindistan’ın yanı sıra, bu aktörlerin hegemonik beklentilerini ya da emellerini yakından izleyen ABD’nin tutumu ve hamleleri de Belucistan’ı küresel rekabetin merkezine yerleştiriyor.

Belucistan asırlar boyunca “nawab” ya da “sardar” adı verilen yerel beyler eliyle yönetilmiş ve bu anlamda, bugüne de yansıyan "feodal" bir toplumsal arka plana sahip büyük bir bölgenin adıdır. Hint alt kıtasının İngilizlerin elinde bulunduğu dönemde dahi çok etkin bir şekilde kontrol edilememiş olan bu coğrafya, Hindistan’ın Hindu ve Müslümanlar arasında bölünmesi sonrasında Pakistan’ın elinde kalacak şekilde düzenlenmiştir. Zira bölgeye ismini veren yerel halk çok büyük oranda Sünni Müslümanlardan oluşmaktadır. Ne var ki Belucistan, tarihsel ve sosyokültürel anlamda değerlendirildiğinde, yalnızca Pakistan topraklarındaki kısımdan ibaret değildir.

Gwadar ve Çabahar limanları odağındaki tartışmalar

Yeni Delhi Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’na karşı, “Kuzey-Güney Rotası” çerçevesinde yeni bir hamle yapmaktadır. Pakistan ve Çin ile olan anlaşmazlığı ve Keşmir meselesi nedeniyle Orta Asya ve genel itibarıyla Avrasya ile teması kesilmiş olan bu ülke, bu izolasyonu aşabilmek amacıyla deniz ve karayolu ulaştırmasını birbirine entegre eden yeni bir ulaştırma ve ticaret hamlesine girişmektedir. Hindistan’ın Hint okyanusu ve Umman denizine açılan limanlarından hareket edecek tankerlerin/gemilerin, İran’ın Umman denizi kıyısında ve Sistan-Belucistan Vilayeti’nde bulunan Çabahar limanına yanaşması ve buradan da İran-Azerbaycan-Rusya rotası üzerinden Orta Asya ve Avrasya’ya açılmasını sağlayacak bu girişim, yine Belucilerin ağırlıklı olarak yaşadıkları toprakları ilgilendirmektedir. Nitekim Çabahar limanı, Sistan-Belucistan’da Beluci nüfusun ağırlıklı olduğu bir bölgede bulunmaktadır. Çin’in Pakistan’daki yatırımlarının merkezi olan Gwadar’a çok yakın olan bu limanda yoğun bir yatırım hareketliliği yaşanmaktadır. Hint sermayesinin odaklandığı bu bölgeye bir rafineri de inşa edilecektir. Kuzey-Güney rotası ile Hint malları yeni pazarlara ulaşma imkanı bulurken, Rusya, Azerbaycan ve İran’ın sahip olduğu enerji rezervlerini, inşa edilecek boru hatları ve Çabahar’daki rafineri aracılığıyla Hindistan’a gönderme imkanları doğacaktır.

Ekonomik büyüklük ve kapsam bakımından Tek Kuşak, Tek Yol’un gerisinde kalacak olsa da önemli bir bölgesel girişim olan bu proje, Çin’in yanı sıra ABD’de de tedirginlik oluşturmaktadır. ABD’nin bu projeye mesafeli yaklaşması, Hindistan’ın gelecekte kendisinden uzaklaşma ihtimalinin her daim bulunmasından kaynaklanıyor. Hindistan’ın bölgesel niyetlerinden (Çin gibi hegemonya inşasına yönelerek bölgedeki ABD çıkarlarına engel teşkil etmesi olasılığından) ve proje kapsamında İran’ın ekonomik ve stratejik öneminin artırılarak bu ülkeye nefes alma olanağı tanınması, ABD’nin diğer endişeleri. Çabahar limanının Hindistan tarafından kullanılıyor olması ve bu ülkeyle Çin’e karşı iş birliği yapılıyor olması nedeniyle Washington, bu limanı İran’a karşı uyguladığı ekonomik/ticari yaptırımlardan bir süreliğine muaf kılmıştır. Bu karar Hindistan’ın talebiyle alınmıştır. Fakat aynı ABD’nin uzun vadede bu girişimi desteklemediği, Yeni Delhi-Tahran ve hatta Yeni Delhi-Moskova yakınlaşmasını beraberinde getirebilecek bu girişime karşı, Çabahar’ın bulunduğu konum itibarıyla Beluci ayrılıkçılarını destekleyebileceği ortadadır. Nitekim Tahran Suudi Arabistan’ın (temelde Amerikan çıkarlarına entegre bir şekilde) kendi ülkesinde Belucileri kullanmaya çalıştığını iddia etmektedir. Bu durum hiç kuşkusuz, Yeni Delhi tarafından da dikkatle takip edilen ve Washington ile Pekin’e karşı geliştirilmeye çalışılan “anlayış birliği” ya da iş birliğini etkileyebilecek bir içeriğe sahiptir.

Pakistan’ın en büyük toprak parçasını, neredeyse yarısını (yüzde 44) oluşturmasına karşın, bu ülkenin toplam nüfusunun ancak yüzde 5’ini ifade eden, ekonomik anlamda oldukça geri ve okuma-yazma oranının yüzde 10’larda dolaştığı “feodal” Belucistan, İran ve Afganistan’da kalan parçalarıyla birlikte (İran’da da kayda değer bir toprak büyüklüğe sahiptir ve hepsi Beluci olmayan 3 milyona yakın bir nüfusu vardır; nüfus çeşitliliği ve gelişmemişlik durumu Afganistan’daki Helmand için de geçerlidir) Batı Asya’nın önemli “kırılma noktalarından” biridir. Bunun temel nedeni, bölgenin konumu itibarıyla küresel ticari işleyişte kritik bir yerde bulunması ve Çin ile Hindistan gibi devlerin ajandasında önemli bir yer tutuyor olmasıdır. Çin ve Hindistan’ın yanı sıra, bu aktörlerin hegemonik beklentilerini ya da emellerini yakından izleyen ABD’nin tutumu ve hamleleri de Belucistan’ı küresel rekabetin merkezine yerleştirmektedir. Pakistan-İran ilişkilerini etkilerken Suudi Arabistan gibi bir dışsal aktörü de bölgeye çeken mevcut konjonktür, Beluci ulusçuluğunun yükselişinin yanı sıra, radikal Selefi örgütleri ve hatta Afganistan üzerinden DAEŞ’e ve El Kaide’ye entegre radikalizmi de kullanılmaya yatkın birer aktör haline dönüştürmektedir. Bu bağlamda Belucistan ve Beluci ulusçuluğun önümüzdeki dönemde de sıklıkla konuşulacağı düşünülmektedir.