Al Jazeera’nın Pakistan Büro Şefi Ahmed Muvaffak Zeydan, Doha’da, Taliban’ın eski Kabil Hükümeti ile masaya oturmadığını, bilakis ABD ile görüşmelerini gerçekleştirdiğini belirterek Taliban’ın Afgan halkına, kendisinden başka geleceği olmadığını masada güçlü bir şekilde gösterdiğini belirtti. Afganistan’ı yönetme iddiasının güçlü diplomatik hamleler yapmaktan geçtiğini öğrenen Taliban’ın, bu yönde ilerleme kaydettiğini ifade eden Zeydan bölgedeki gelişmelere dair önemli bilgiler verdi.

Taliban’ın yirmi yıldır Afganistan’da Amerika ve NATO'yla köşe kapmaca oynadığını belirten Zeydan, Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nın kontrolü ve Taliban ile diplomatik ilişkileri konusunda ise Türkiye’nin, Afganistan'da NATO'nun bir parçası olduğunu hatırlatarak Taliban’ın bölgede ABD ve NATO'ya karşı savaştığını, bununla beraber yirmi yıl boyunca tek bir Türk askerlerinin öldürülmediğini veya yaralanmadığını belirtti.

“Taliban'a göre ülkelerinde Müslüman olsun veya olmasın hiçbir askeri güç olmamalı ve kim varsa ülke topraklarından çekilmeli” diye konuşan Zeydan, Afganistan'da yeni bir sayfa açıldığını ve yeni bir yapılanma söz konusu olduğunu beyan etti.

‘’Taliban Afganistan'da yabancı devletlerin askerlerini istemiyor ve onlarla tekrardan savaşabilir. Başlangıçta bildiğiniz gibi Taliban Kabil Havalimanını kontrol eden Türkiye veya Katar’ın, yani herhangi bir hükumetin karşısındaydı. Bunu bir egemenlik hakkı olarak görüyordu. Bu sebepten dolayı Kabil Havalimanı konusu hem Taliban hem de işletme hakkı isteyen diğer devletler için kolay bir konu değil.’’ diyen Muvaffak Zeydan, “Katar ve Türkiye'nin hem havaalanının işletmesini, hem güvenliğini hem de işletmesini alacak olması güzel bir hamle olur. Ben inanıyorum ki Taliban ve Türkiye aralarındaki ilişkiyi iyi tutmanın ne kadar önemli olduğunun farkındadır. Çünkü iki tarafın da Müslüman olması ve güçlü geçmişe sahip olmaları bu başlangıç için önemli noktalardandır. Ve iki ülkenin de gelecekte birlikte hareket edeceğine inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

GELECEK TALİBAN’DA

Zeydan, Taliban’ın Afganistan şehir merkezlerini kontrol etmesinin hızlı olmadığını bunun 20 yılı aldığını belirterek bunun en büyük sebebinin ise eski Afgan ordusunun yozlaşması olduğunu belirtti. Zeydan görüşlerini aktarmaya şöyle sürdürdü:

‘’Bildiğiniz gibi ABD başkanı üç adımdan bahsetti. Joe Biden, Afganistan'da Taliban'a karşı savaşan Amerikan askerlerinin üç adımından bahsetti. Bunu Afganistan’da Amerikan yapımlarına özel danışmanlık hizmeti veren deniz güvenlik raporunda keşfettik.

Neredeyse tek ayaklı sadece yüzbinlerce Afgan askerinin Taliban’a karşı savaştığını anlattı. Yani söylediğimiz tüm bu yolsuzlukları şöyle hayal edin, ülkenin cumhurbaşkanını helikopteriyle yüz altmış dokuz milyon dolar alarak kaçırıyor.

Taliban, Cumhurbaşkanlığı sarayında ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emrullah Salih'in evinde altı buçuk milyon dolardan fazla eden altın buluyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emrullah Salih’i ve Cumhurbaşkanını bir Afgan olarak ülkeyi soyarken gördüğünü hayal et. Onlar kendilerine, ‘Neden bu ülke için savaşıyoruz, Bülke için savaşmayacağız’ dediler. Amerika'nın Taliban’ı doğrudan muhatap olarak görmeye başlamasının ikinci nedeni Taliban, ‘bizimle pazarlık yapmak istiyorsanız, lütfen hükümet ile bizi muhatap etmeyin’ dedi. Taliban ayrıca ‘masada ben ve sen varız. Ben Afgan halkının kendisiyim, Kabil hükümeti siz Amerikan kuvvetlerinin maşası, askerlerinin Afganistan halkının gözünde ve hükümetinde geleceği yoktur. Gelecek Taliban’da’ dedi.”

Şubat 2020’de Doha anlaşması imzalandıktan sonra Taliban hiçbir zaman eski Afgan hükümeti ile görüşmediğini ifade eden Zeydan bunun hem Afgan halkına hem de diğer taraflara ‘’Benden başka geleceğiniz yok’’ mesajı olarak gönderildiğini iddia etti.

Zeydan konuya dair ‘’Tabi ki Taliban, Afganistan’ı ve Kabil’i alırken Çin, İran, Özbekistan, Rusya ve Pakistan ile Afgan halkının garantörü ve koruyucusu olarak temsilciler aracılığı ile görüştü. Eski Afgan hükümeti bunu yaptığında nasıl ilginç karşılanmıyorsa Taliban’ın yönettiği bölgelerdeki İranlı, Kazaklar için görüşmesi ilginç değildir.’’ değerlendirmesinde bulundu.

TALİBAN HALKIN ÖNCELİKLERİNE GÖRE HAREKET ETTİ

Taliban’ın yumuşak güç kullanma stratejisinin benimsediğini bunun da Taliban’ın Afgan halkını çok iyi tanımasından geldiğini, halk ile arasına şiddet girmemesi için çok dikkatli adımlar attığını vurgulan Zeydan şöyle devam etti:

‘’Taliban’ın başardığı en önemli şey yumuşak gücü kullanabildi. Ne tür bir yumuşak güç kullandı mesela, ABD Afganistan’da modern bir toplum kurmak için uğraştı fakat Taliban halkın önceliklerini göz önünde bulundurarak hareket etti. ABD’nin Afganistan’da yapmak istediğini şöyle örnek verebiliriz ABD’nin Recep Tayyip Erdoğan da dahil bütün yöneticilere ‘şunu yapacaksınız’ diye herkese emir verdiğini düşünün, Kandahar bunu kabul etmedi. Bunu bütün Afganistan inanıyor ve biliyordu. İngiliz işgalciler, Rus işgalciler ve en son ABD de Kabil’in bütün Afganistan’ı kontrol ettiğini düşünmeleri konusunda hataya düştüler. Bu son durumda diğerlerinden farklı bir durum değil.

Taliban’ın şehirleri kontrol etmede planlı ve nazik bir hareket tarzı ile ilerlediğini beyan eden Zeydan halk tarafından kolaylıkla kabul edilmesinin arkasında Taliab’ın metodunun tesirli olduğunu şu sözlerle aktardı:

“Mesela Taliban, bir yeri alacağı zaman oraya bölgede etkisi olan komutanını yollar, halkın ne istediğini soruştururdu. Taliban’da şunu görürsünüz; bu komutanın şehirdeki arkadaşları mesela Mücahid, Ömer, Ahmet ya orayı terk edecek ya da Taliban’a katılacak böylece alacağı şehre hızlı bir yol açılmış olur. Bunun en önemli örneği Kunduz’un Taliban valisidir. Eşref Gani neden Ağustos 15’inde kaçtı? ABD ilk birliklerini bir hafta öncesinden çekmişti. Tabi ki ABD’ye güvendi ve ABD’nin çekilmeden önce çıkan kaostan yararlanarak ABD’nin Taliban’dan ya da Taliban’ın Amerikalılardan intikam alma ihtimalini düşündü. Taliban’ın hızlıca şehir merkezlerine girmesinin en önemli sebebi yumuşak gücü çok iyi kullanması, Taliban’ın hakim olduğu yerlerdeki sorunları başaralı bir şekilde yönetmesi ve halkın bundan memnun olması. Afganistanlılar, başa geçtiğinde çok kibar ve dikkatli davranacağına inandı. Dünyaya baktığımızda, Taliban gibi zafer kazandığında intikam almadan, şehirlerde nazik ve kibar giren başka bir yapıyı görmüyoruz.”

Zeydan, ‘’ABD’nin Irak ve Bağdat’a girişi ile Taliban’ın Kabil’e girişini karşılaştırabilirsiniz. Karşımıza iki resim çıkıyor. Taliban Kabil’de cumhurbaşkanlığı sarayına, müzelere, hükümet konaklarına çok müsamahakâr dikkatli ve nazik halkı incitmeden girerken ABD Bağdat’ta bulunan her şeyi yağmalayarak yok ederek girdi. Bunların ikisi gözlerimizin önünde yaşandı.’’ dedi.

Taliban’ı 20 yıldır kendini sağlıklı bir şekilde ifade edebileceği alanlardan yoksun olduğunu vurgulayan Zeydan ‘’Değişimin büyüklüğünü tam olarak kestiremiyoruz çünkü eskiden mesela ben bir gazeteci olarak görüşmeye gitsem hemen diğer devletlerde terörist damgası yiyordunuz o yüzden Taliban’daki değişimi anlamamız için zamana ihtiyacımız var.’’ ifadelerini kullandı.

AFGANİSTAN’DA BİR AZINLIK SORUNU YOK

Azınlık hakları konusunda ne sorun olmayacağını düşünen Zeydan özellikle İran’ın azınlıkları kullanmak isteyeceğini bildirerek, Taliban'ın iddia edildiği gibi Hazara konusunda bir sorunu olmadığının, Hazaraların yaşadığı bölgede hiç çatışma yaşanmadığının altını çizdi.

Muvaffak Zeydan, “Hazara sorunu İran’ın durumuna bağlı. Eğer İranlılar, Hazaraları Taliban’a karşı kullanmaya kalkarlarsa bu bir sorun olabilir. Şu ana kadar sorun olsaydı Şii lider Muhakkik Abdulkerim ve diğerleri ülkeyi terk ederlerdi. Zaten Afganistan’daki Şiiler ve Hazaralar halkın en üstündekiler, liderler ve sembol isimler değiller. Şiiler ve Hazaralar ülkede kendi bölgelerinde kendi merkezlerinde yaşayan topluluklar. Aslında İranlılar veya her kimse Hazaraları ve Kuzey İttifakı’nı açık bir şekilde kendi istekleri doğrultusunda kullanmışlardır. İran zaten olaylar sırasında Hindistan’a üst düzey bir ziyaret gerçekleştirdi. Bence İran ve Hindistan tekrardan Afganistan’da hükümeti karıştırmak için birilerini kullanmak isteyebilir.’’ diye konuştu.

Afganistan’ın Taliban öncesi uyuşturucu üretim merkezi olduğunu belirten Zeydan bunun tek bir fetva ile çözülebileceğini ve geçmişte Molla Ömer’in bunu başardığını dile getirdi.

Zeydan ‘’Fetva konusunda zaten sorun yok Molla Ömer yönetimi zamanında böyle bir fetva çıkartarak uyuşturucunun haram olduğunu açıklamıştı. İnternetten de kontrol edebilirsiniz Taliban yönetiminde uyuşturucu sıfıra indirilmişti. Bunu da Molla Ömer tek fetvasıyla yaptı. O fetvadan sonra Afganistan uyuşturucudan kurtuldu. O fetva tekrardan geldiği zaman bu sorunun kalmayacağını düşünüyorum.’’ ifadelerini kullandı.

Kabil’in başkent olarak kalmaya devam edeceğini düşündüğünü söyleyen Zeydan ‘’Belki siyasi başkent olarak Kabil, ruhani (dini) başkent olarak Molla Ömer’in şehri Kandahar kalabilir. Heybetullah’ın nerede oturacağı ve nasıl hareket edeceğini tam bilmiyorum.’’ dedi.

Taliban’ın yönetimi ele aldığından beri en zorlandığı konunun Afganistan’ı kontrol eden partinin taraftarlarının bulunduğu yer olmasından dolayı Pençşir olduğunu bildirdi.

MEDYA İLE İLİŞKİLER İYİ

Gazetecilere bakış açısında bir sorun olmadığını belirten Zeydan Taliban’ın ülke yönetimini ele aldıktan sonrada liderler ile görüşmeler yaptığını belirtti.

Zeydan, ‘’BBC’den Amerikan medyasından bir sürü kişi ve Şii gazeteciler onların altıkları yerlere giderek haberler yapıyorlar ve hiçbir sorunla karşılaşmıyorlar. Tabi ki zaman zaman problemler oluyor ama savaş zamanı olduğu için gazetecilerin kimden zarar gördüğünü kestiremiyorsun. Medya eski zamana göre şimdi daha iyi durumda.’’ dedi.

Taliban’ın silahlı üyelerini kayıt altında tuttuğunu, önümüzdeki süreçte onlara maaş ödeneceğini çünkü onların savaş zamanı hayatlarını ortaya koyduklarını belirten Muvaffak Zeydan, düzenli ordu çalışmalarına hız veren Taliban’In askerlik yapmak istemeyenleri göndereceğini ancak mevcut şartlarda ülkenin güvenliği için onlara ihtiyaç duyduğunu kaydetti.

RUSYA ve İRAN TALİBAN’DAN KORKUYOR, TÜRKİYE YOL GÖSTERİCİ OLMALI

“Taliban’ın Yükselişi” kitabının yazarı Muvaffak Zeydan, eserinde yer alan “Türkiye’nin güvenliği ile Afganistan’ın güvenliği sıkı sıkıya bağlı, ipotekli” ifadesiyle ilgili şunları söyledi:

“Türkiye’nin güvenliği ile Afganistan’ın güvenliği ipotekli aynı Selçuklular ile Gazneliler arasında olduğu gibi. Türkiye ‘de yaşanan bütün gelişmeler aynı şekilde Afganistan’da gerçekleşti.

Aynen bunun gibi Suriye’de bir sorun olsa bu sorun aynı şekilde Rusya ve İran’da da Türkiye ile Afganistan’da olduğu gibi yankı bulur.

Eğer Afganistan’da güçlü bir pozisyonun yoksa Irak’ta, İran’da ve Suriye’de güçlü durmazsın. Elindeki kart ne kadar güçlüyse sen de o kadar güçlüsün. Şu unutulmamalıdır ki Afganistan’ı Taliban kontrol ediyor ve Rusya, İran bundan korkuyor. Türkiye, Irak ile Afganistan arasında Türk oldukları için değil Müslüman oldukları için bu kadar güçlü bir ilişki var. Çünkü bu ülkelerin halkları Müslüman. Türkiye’nin büyük kardeş olarak Taliban’ın uluslararası arenada yol göstericisi olması lazım.”

“AFGANİSTAN DÖNER KAPIYA BENZER”

2010 yılında Taliban’ın Afganistan’ı yöneteceğini kitabında iddia eden Zeydan, öngörüsünün, bir tahmin olarak değil tarihten beslenerek işin neticesini görme eylemi olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Zeydan, “Bu zamanı görmek için tarihe bakmalısın. Afganistan’ın tarihinde belli, İngilizler geldi ve onlarla beraber başa gelenlerle beraber gittiler. Şimdi de aynısı oldu Taliban başa geldi, sonra ABD onu yönetimden gönderdi. 20 yıl sonra Taliban tekrar geldi. Bir İngiliz generali Kabil’den çekilirken şunu söylermiş: ‘Her şey bir gün aslına döner'

Zaman fark etmez, Muhammed Han gelir, Taliban gider Taliban gelir Muhammed Han gider. Afganistan döner kapıya benzer. Fetheden gelir kaybeden gider, kazanan gelir kaybeden gider. İşte bu tarihtir.

İngilizler gelse de, Ruslar gelse de Afganistan’ı değiştiremezler işgal sırasında daha da birbirlerine bağlanırlar çünkü Afganistan, genel olarak Peştunlardan oluşuyor. ABD de onları bastırmak ezmek için Karzai’yi seçti fakat Peştunlar hep birlikte Taliban’a kaydı. Afganistan’da 20 milyon Peştun var ve bunlar yönetimden uzaklaştırılamaz.” dedi.

ABD tarafından arandıkları döneme Eski Taliban lideri Dadullah ile Taliban’ın üst düzey yetkilileri ile 5 kere görüşen Zeydan bu görüşmelerde medyaya yansımayan hatıralarını da nakletti. Zeydan şunları söyledi:

“Dadullah ile Al Jazeera aracılığı ile defalarca görüştüm. Dadaullah ile Kabil’de ve Afganistan’ın bir çok kentinde buluştum. Kendisi gerçekten çok cesur bir insan Taliban henüz medyaya hazır değilken ve aranıyorken görüşme talep ettiğimizde ‘sorun değil’ dedi.

Bir keresinde küçük bir arabayla dibini bilmediğimiz arabanın geçip geçmeyeceğini kestiremediğimiz bir ırmağa girmekten korkmayarak hızlıca girdi. Araç pikap değil normal küçük araba. Herkes şok oldu, hiç hesap etmedi acaba girer mi, batar mı diye, gerçekten cesur bir adamdı. Bir de tam bir ordu komutanıydı. Taliban medyadan uzak dururken kendisi geldi.”

Molla Ömer ile görüşmesine de değinen Zeydan, onun motivasyonun cihad olduğunu vurguladı. Zeydan, “Afganistan’da o dönem sivil savaş vardı ve Rusya’nın işgalinden yeni kurtarılmıştı. Kendisi zaten Ruslara karşı savaşmıştı. Cihadın ruhunun kaybolduğunu düşünüyordu ve harekete geçerek ilk Kandahar’ı aldı ardından 2 yılda Rusya’nın yapamadığın yaparak Kabil’i ele geçirdi. diye konuştu.

Uzun yılların ardından Afganistan’ın kendisinde bıraktığı derin izler olduğunu kaydeden Zeydan sözlerini şöyle tamamladı:

“Beni orada etkileyen ilk şey arkadaşlık oldu. Afganlar çok arkadaş canlısı bir halk. 1993’te arkadaşlık olduğum bir Afgan ile hala arkadaşlık yapıyorum. Çok sadık insanlar, arkadaşlık onlar için çok önemli.

Tabiki orada dikkatimi çeken şeylerde vardı, onlardan en önemlisi açık sözlüler, özel hissettiriyorlar. Afganistan’ı seviyorum. Afganistan coğrafyası Türkiye ve Suriye coğrafyası gibi. Onların ünlü dini liderleri hep Suriyeli alimlerle ile yakın ilişki içerisinde oldular.”