İBRAHİM FİDAN / ORTADOĞU HABER

İsrail rejiminin Mavi Marmara gemisine, uluslararası sularda gerçekleştirdiği saldırının üzerinden 12 yıl geçti. Bu süreçte İsrail’in zulmü katlanarak devam ederken, Mavi Marmara’nın vicdanlardaki yolculuğu devam ediyor.

Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği, saldırının yıldönümünde, şehitlerini anmak ve İsrail kuvvetlerinin Filistin halkına yönelik uyguladığı sistematik insan hakları ihlallerine bir kez daha dikkat çekmek için eylem çağrısı yaptı.

Yürüyüş öncesinde Ortadoğu Haber’e konuşan Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Beheşti İsmail Songür, önemli açıklamalarda bulundu.

MAVİ MARMARA, FİLİSTİN DAVASINA NE KAZANDIRDI?

Mavi Marmara aslında çok uzun sürelerden bu yana Filistin'de oluşan ambargonun dünyaya duyurulması için çok önemli bir hareketti. Çünkü biliyorsunuz 2006 yılında Gazze’ye seçimle gelen bir partinin İsrail istemediği için ambargoya alınmasıyla başlayan bir süreç var. Denizden, karadan, havadan her yerden ambargoya alınan bir Gazze gerçeği vardı. Ve bu süreçte bölgeye ilaç, gıda, yapı malzemeleri ve temel sayılabilecek birçok maddenin girişi maalesef yasaklandı.

Özellikle 2008'lere doğru İsrail'in saldırılarıyla, dökme kurşun operasyonuyla yüzlerce Filistinli tekrardan kendi bölgesini kendi evini terk edip farklı bölgelere göç etmek zorunda kaldı ve onlarca kişi hayatını yitirdi, şehit oldular, yüzlerce çocuk yaralandı. Ailesinden birçok kişiyi kaybeden insanlar oldu. Ve bu süreçte İsrail özellikle Filistin'deki bu işgalini çok gizli ve kapaklı yapmaya çalışıyordu. Bölgeye gazetecilerin girmesini engelliyor, bölgeden görüntüler çıkmasını engellemeye çalışıyordu.

Mavi Marmara aslında Filistin'de, Gazze'de yaşanan bu zulmü tekrardan dünyaya duyurmak için çok güzel bir çalışma yaptı. Ve Türkiye'de, dünyanın dört bir yanında farklı dinlere, dillere, ırklara, renklere sahip insanların da Filistin konusunda hassasiyetini arttırdı. Daha önce Türkiye'de bu şekilde bir Filistin meselesi, Filistin davası yokken, Mavi Marmara'dan sonra insanlar siyonizmin gerçek yüzünü görerek Filistinli mazlumların yanında olmaya başladılar. Bu da Filistin davası için büyük bir kazanım oldu.

MAVİ MARMARA DÜNYAYA NEYİ GÖSTERDİ?

Mavi Marmara'nın dünyaya gösterdiği en önemli mesajlardan biri şuydu, hangi dinden olursa olsun, hangi inanış içerisindeysen, hangi renge, hangi dile, hangi ülkeye, hangi millete tabiysen, bunun hiçbir önemi yok. Gazze ve Filistin işgal altındadır, oradaki kutsal mekanlar, oradaki diğer alanlar da işgal altındadır. Gazze'de, Filistin'de bir soykırım yaşanmaktadır. Hem kültürel bir soykırım yaşanmaktadır, hem sosyal bir soykırım yaşanmaktadır, hem ekonomik bir soykırım yaşanmaktadır. Bu soykırımın karşısında olmak için sadece vicdanlı olmanız yeter.

Mavi Marmara bu konuda dünyaya vicdanlı insanların ortak bir noktada birleşebileceği mesajını verdi. Çünkü Mavi Marmara'da ve öncesindeki kara konvoyunda neredeyse 40'tan fazla ülkeden insan vardı. 60'dan fazla ülke vatandaşı olan, çift ülke vatandaşlığı olan insan vardı. Bu insanların hepsi farklı inanışlara, farklı farklı kültürlere, farklı dillere sahiplerdi. Bu insanlar ortak bir paydada, Filistin meselesinde tekrardan kavuştular.

Ayrıca Filistin'de yaşanan durumun söylenilenden çok daha fazla, ileride bir soykırım ve işgale dönüştüğünü Mavi Marmara dünyaya göstermiş oldu.

MAVİ MARMARA’DAN SONRA GEÇEN ZAMAN İÇİNDE GAZZE’YE BAKIŞTA NASIL BİR DEĞİŞİM OLDU? ULUSLARARASI DUYARLILIĞIN ARTTIĞINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Özellikle Mavi Marmara'dan sonra dünya kamuoyunun baskılarından dolayı İsrail Gazze üzerindeki baskılarını ciddi anlamda hafifletti. Ve bu süreçte Gazze tabiri caizse nefes aldı ve her alanda kendini biraz da olsa iyileştirme şansı oldu. Hem askeri anlamda, hem iktisadi anlamda, hem ekonomik anlamda Gazze Mavi Marmara ile beraber bir çağ atladı aslında.

Bunun yanında dünyanın birçok ülkesindeki hem diplomatlar hem normal siviller Gazze'nin ismini duymuş oldular. Çünkü Gazze biliyorsunuz Filistin içerisinde küçük bir toprak parçası. Yani yüzdeliğe vursanız Gazze'nin yüzölçümü Filistin'in yüzde bir kaçıdır. Bundan dolayı bu küçük bölgede yaşanan bu hadiseden dolayı, yani hem karadan, hem denizden, hem havadan uygulanan ambargodan dolayı bir hapishaneye dönüştüğü ve bu hapishanenin de dünyaya tamamen kapalı olduğu gerçeği vardı.

Çok şükür Mavi Marmara'dan sonra bu ambargo ciddi anlamda hafifledi. Gazze'ye insani yardımın girişinin önü açılmış oldu. Aynı zamanda uluslararası duyarlılık bu konuda ciddi anlamda arttı. Uluslararası ceza mahkemeleri, birleşmiş milletler ve nobel ödüllü isimler bile bu alanda daha fazla yazıp çizmeye başladı.

MAVİ MARMARA DAVASI GELECEK NESİLLERE NASIL ANLATILACAK?

Mavi Marmara davası gelecek nesiller için aslında çok büyük bir örnek. Çünkü, Filistin ve Türkiye tarihinde hatta Avrupa tarihinde başka bir ülke için, oradaki mazlumlar için, insani yardım taşımak için bir araya gelen bu kadar farklı milletten ve anlayıştan insan yok.

Mavi Marmara bu anlamda bir ilktir. Mavi Marmara vicdanın her şeyin ötesinde olduğunun bir kanıtıdır bizler için. Ümit ediyorum ki gelecek nesiller daha fazla sahip çıkacaktır Mavi Marmara'ya. Çünkü bu dava artık iyiyle kötülerin davasına dönüşmüştür, yani Müslüman ve Yahudilerin davası değil ya da Hristiyan ve Yahudilerin değil, iyi ve kötü insanların davasına dönüşmüştür. Gelecek nesiller bu kavgadaki en önemli mihenk taşıdır.

2016 YILINDAN BERİ SÜRMEKTE OLAN MAHKEMEDE GELİNEN SON DURUM NEDİR? BU SÜREÇTE BM TARAFINDAN ALINAN KARARLAR NEDEN GÖZ ARDI EDİLİYOR?

Maalesef Türkiye mahkemeleri Mavi Marmara ile beraber büyük bir imtihan verdi. Bu imtihan neticesinde mahkeme tabiri caizse ikiye bölündü, mahkemeyi yöneten bir grup ekip siyasetten yana taraf alarak, tarafsızlık ilkesini bir kenara bırakarak, insanların şahsi davalarını düşürdüler.

Birleşmiş Milletler'in Mavi Marmara baskını ile ilgili yazdığı ve kabul ettiği, bunun bir katliam olduğu, kasten adam öldürme, kasten yaralama ve mala el koyma gibi birçok suçu içerdiğine dair kanıtları olmasına rağmen ve aynı şekilde adli tıp raporları da bu konuda örnek teşkil etmesine rağmen, bu katliamı doğrulamasına rağmen maalesef Türkiye içerisindeki mahkemeler tarafsızlık ilkesini bir kenara bıraktılar.

Bu da ülkemizin hukuk sistemi açısından üzücü bir karar oldu. Şuna inanıyoruz ki bu davalar bitmedi, tekrardan başlayacak, tekrardan devam edecektir. Sadece Türkiye'de değil, dünyada devam eden hala sonuçlanmamış davalar var.

Bu ciddi bir hukuk mücadelesidir, bu mücadele bizleri inşallah dünyayı daha adil bir yere getirmemiz için bir şanstır. Bugün Mavi Marmara'da adaleti yerine koyamaz isek, adaleti tesis edemez isek yarın başımıza daha büyük belalar açılacaktır. Bunun için Mavi Marmara'ya bir iade-i hukukun yapılması son derece elzemdir.

31 MAYIS’TA GERÇEKLEŞTİRİLECEK YÜRÜYÜŞÜN ÖNEMİ NEDİR?

Son olarak Filistin'de yaşanan son durum maalesef çok üzücü. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa ciddi bir saldırı altında. Yahudilerin birçok bayramı bahane ederek her seferinde Müslümanların kutsal saydığı bu bölgelere tacizleri ve bu bölgeleri yağmalamaya çalışmaları İsrail'in ne denli kural tanımaz ve ne denli zalim olduğunun bir göstergesidir.

Bunun içindir ki 31 Mayıs akşamı saat 18.30'da Fatih Camisinde buluşuyoruz ve tüm halkımızı bu yürüyüşe davet ediyoruz. Bu yürüyüş İsrail basınının yakından takip ettiği, dünya Müslümanlarının kalben, dualarla destek verdiği ve Filistin'deki Müslümanların gurur duyduğu bir yürüyüştür.

Mavi Marmara milli bir değerdir, yerli bir değerdir, ümmi bir değerdir. Ve bu yıl Mavi Marmara'nın 12. yıl dönümünde tüm halkımızı davet ediyoruz.