Ankara Adliyesi’nde çalışanlardan gelen talepler üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı yaz Kur’an kursu açılması için karar almıştı.

17 Haziran’da, Ankara ve İzmir baroları ile Adalet Bakanlığı’nı karşı karşıya getiren Ankara Adliyesi içinde açılması planlanan yaz Kur'an kursu, “çalışanları ayrıştıracağı ve fişleyeceği” iddiasıyla Avukat İsmail Çakmak tarafından Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) taşındı.

LAİK DEVLETE TEHDİT İDDİASI

Avukat İsmail Çakmak, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça’yı, “anayasayı ortadan kaldırmaya çalışmak”, “görevi kötüye kullanmak”, “inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engellemek” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılamak” suçlarını işlediği iddiasıyla HSK’ye şikâyet etti.

Söz konusu kursun, “fişlenme-dışlanma korkusunu ve tehdidini beraberinde getirdiğini, kursun asıl amacının da bu olduğunu” iddia eden Çakmak, kurs duyurusunun “demokratik, laik ve sosyal hukuk devletine ve devletin geleceğine yönelik vahim bir kalkışma ve tehdit olduğunu” öne sürdü.

Çakmak, “Bu eylem, vatandaşları fişleme sonucu doğuracaktır. Şikâyetlinin bu eylemi, şeriat devleti özlemcilerini cesaretlendirmiş, onlar açısından ön adımlarından biri olmuştur. Ayrımcılığı körüklemiştir. Anayasa çiğnenmiş, laiklik hiçe sayılmıştır” dedi.

ADALET BAKANLIĞININ AÇIKLAMASI

Adalet Bakanlığı Twitter hesabından yapılan ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da RT ettiği açıklamada çok sert ifadeler kullanıldı.

Açıklamada “Kur’an-ı Kerim öğretimi anayasa ve yasalarımızın güvencesi altındadır. Yaz Kur’an Kursları da kanun ve diğer mevzuatta belirtilen usul ve esaslara göre anayasal bir kurum olan diyanet işleri başkanlığı tarafından açılmakta ve faaliyetlerini sürdürmektedir.5 Bin civarında personelin bulunduğu Ankara Adliyesinde çalışanlardan gelen taleplerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bildirilmesi üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı yaz Kur’an Kursu açılması kararı almıştır” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada yaz Kur’an Kurslarına katılımın ihtiyari olduğu belirtilirken şu görüşlere yer verildi:

“Anayasa’nın 24’üncü maddesinde “Kimse,dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.” hükmüne rağmen Ankara Barosu ile İzmir Barosu yaptıkları açıklama ile yaz Kur’an Kursuna katılacak kişiler veya çocuklarını gönderecek velileri hem kınamakta ve hem de suçlamaktadır. Ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığını suç işlemekle itham etmekte, hesap sormakla tehdit etmektedir. Açıklamalardaki üslup ve muhteva, 28 Şubat’ın ilkel, haksız, hukuksuz, zorba ve dayatmacı zihniyetinin Ankara ve İzmir Barolarında canlılığını hâlâ koruduğunu göstermektedir. Bu ilkel ve çağdışı zihniyet, aziz milletimizin vicdanında geçmişte olduğu gibi bugün de gelecekte de karşılık bulmayacaktır. Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ankara ve İzmir Barolarının ideolojik yorumları ile değil anayasa ve yasalara göre yönetilmektedir ve yönetilmeye de devam edecektir.”

BAROLARA SUÇ DUYURUSU

Ankara ve İzmir barolarının "halkı kin ve düşmanlığa" sevk etmek suçunu işlediğini söyleyen duyarlı avukatlar, ilgili yasal işlem için başvuruda bulunacaklarını açıkladı.

Avukatlar Ömer Faruk Ceylan, Cengiz Yılmaz, Mehmet Mustafa Özünver ve Musab Özkan ile Yakup Özünver, Mustafa Reşit Reşitoğlu, Ankara Adliyesi'ndeki yaz Kur'an kurslarını hedef alan Anakara ve İzmir barolarına suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Avukatlar, Ankara ve İzmir barolarına tepki gösterdikleri basın açıklamasında, "halkı kin ve düşmanlığa" sevk etmek suçunun işlendiğini belirtirken, kamu personellerinin çocuklarına yönelik yaz Kur'an kurslarına ilişkin, "Uygulamanın tüm kamu kurum ve kuruluşlarına şamil olarak genişletilmesi gerektiğini ifade etmek isteriz." ifadelerini kullandı.

"Eski Türkiye özlemi içinde yanıp tutuşan ve her fırsatta İslam düşmanlığı yapan bu kesim iyi bilmelidir ki, bu ülkenin asli unsuru olan Müslümanların, din ve vicdan hürriyetine hiç kimsenin ilişmeye hakkı yoktur." denilen açıklama şöyle devam etti:

"Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" diyen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) indirilen Kur'an'ın yüce hakikatlerinin çocuklarımıza öğretilmesi, gençliği korumakla yükümlü olan devletin asli vazifesidir. Sapkın fikirlerle, çocuk ve gençlerimizin dimağlarına atılan zehirlerin tek panzehirinin Kur'an olduğu bugün daha iyi bilinmektedir.

Çocuklarını İslami terbiye ile yetiştirmek isteyen kamu personellerine, gerekli kolaylığın sağlanması gerekmektedir.

Ankara Adliye'sinde personel çocuklarına ilişkin verilecek yaz Kuran kurslarını olumlu görmekle birlikte eksik olduğunu vurgulamakta fayda görüyoruz. Bu uygulamanın tüm kamu kurum ve kuruluşlarına şamil olarak genişletilmesi gerektiğini ifade etmek isteriz. Diyanet İşleri Başkanlığı ile bakanlıkların ortak çalışması ile çocuklarına Kur'an kursu eğitimi verilmesini isteyen tüm kamu personellerine gerekli kolaylığın sağlanarak, kamu kurumlarında derslikler açılması icap etmektedir.

Bununla birlikte ifade etmek isteriz ki, İzmir Barosu ve Ankara Barosu yönetimi tarafından yapılan açıklamalar, Türk Ceza Kanunu 216. maddesinde düzenlenen "Halkı Kin ve Düşmanlığı Tahrik" suçuna vücut vermektedir. Bu sebeple, ilgililer hakkında adli soruşturmaların başlatılması için meslektaşlarımızla birlikte yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Hukuku ve toplumu hazmedemeyenlere karşı bu işin sonuna kadar takipçisi olacağımızı buradan kamuoyuna ifade etmek isteriz.