Said, çalışmaları 25 Temmuz kararlarıyla askıya alınan ve 30 Mart’ta feshedilen Temsilciler Meclisi milletvekillerinin düzenlediği çevrim içi oturumun hukuki değeri olmadığını savundu.

Kays Said "25 Temmuz öncesine dönüş yok. Biz bağımsız ve egemen bir halkız, egemenliğin halka geri dönmesi için çalışıyoruz." iddiasında bulundu.

BAĞIMSIZ YÜKSEK SEÇİM KURULUNDA DEĞİŞİKLİK SİNYALİ

Bağımsız Yüksek Seçim Kurulunda da değişikliğe gidileceği sinyali veren Said, "Gelecek seçimleri Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu denetleyecek fakat şu anki şekliyle değil." ifadelerini kullandı.

İlerleyen günlerde yeni bir Anayasa taslağı hazırlanacağını bildiren Kays Said, 25 Temmuz’da referanduma gidileceğini ve halkın son sözünü söyleyeceğini belirtti.

Tunus'ta 2011'den bu yana seçimleri denetleyen anayasal bir kurum olan Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu, çoğunluğunu Meclisin seçtiği 9 üyeden oluşuyor. Kurulda altı yıllık görev süresi bulunan üyelerin üçte biri her 2 yılda bir yenileniyor.

CUMHURBAŞKANI DARBE

Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Temmuz'da ilan ettiği olağanüstü kararlarla parlamentonun çalışmalarını dondurdu ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdı.

22 Eylül’de yeni kararnameler yayınlayarak yetkilerini genişleten Said yürütme organını da tamamen kendisine bağladı.

Said'in aldığı bu kararlar, ülkede bir tür "istisnai durum" oluşmasına yol açtı.

Tunus Cumhurbaşkanı, "siyasi krizden çıkışın yol haritası" ile ülkede 17 Aralık 2022'de erken genel seçime gidileceğini ve o zamana kadar Meclisin kapalı kalacağını duyurmuştu.

Kays Said, 19 Ocak'ta da Yüksek Yargı Konseyi üyelerine tanınan imtiyaz ve maddi yardımları kaldırdığını duyurmuştu. Said'in bu kararı birçok kesim tarafından yönetimin yargıya müdahalesi olarak değerlendirilmişti.

Meclisin çalışmalarının askıya alınmasına karşı çıkan milletvekilleri 30 Mart'ta çevrim içi oturum düzenlerken, bunu "darbe girişimi" olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Said, Anayasa'nın 72. maddesine dayanarak aynı gün Meclisi feshettiğini açıklamıştı.

Ülkedeki bazı kesimler Said'in Meclisi saf dışı bırakan kararlarını "darbe" olarak nitelendiriyor ve Tunus'un demokrasiden uzaklaştığını savunuyor.