Bir Japon arkeoloji ekibi, medeniyetin yükselişi ve gelişimi hakkında yeni bulguların ortaya çıkaran dünyanın en eski ibadethanesi Göbeklitepe’de incelemelerde bulunarak kazı çalışması yapacak.

Radyokarbon tarihlemesi ile Göbeklitepe ve Karahantepe arkeolojik alanlarındaki yapıların inşasının 12 bin yıl önce başladığını ve bu yapıların Mısır'daki Büyük Giza Piramitlerinden 7 bin yıl daha eski olduğunu doğrulandı.

Chiba Institute of Technology, Tokyo Üniversitesi ve diğer enstitülerden bilim adamlarından oluşan ekip, Göbeklitepe ve Karahantepe'deki devasa oyma taş tapınakların tam olarak ne zaman ve nasıl inşa edildiğini belirlemek için son teknoloji jeofizik araştırma araçlarını kullanmayı planlıyor.

Japon araştırmacılar ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında geçtiğimiz günlerde kazı projesi üzerinde anlaşmaya varılmıştı.

Japonya'daki Orta Doğu Kültür Merkezi'ne bağlı Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü'nün yöneticisi Sachihiro Omura, proje hakkında Türk yetkililerle görüştüğünü söyledi.

Omura, "Japon araştırmacıların geniş bir alanda diğer ekiplerle işbirliği yaparken sorunun çözülmesine katkıda bulunmalarını umuyorum" dedi.

Japon araştırmacıların, Göbeklitepe'nin yaklaşık 30 km batısında, arkeologların tapınakları inşa eden işçiler için bir yerleşim yeri olabileceğini söylediği tarihi Ayanral bölgesini de keşfetmeleri bekleniyor.

GÖBEKLİTEPE

Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezinin 18 km kuzeydoğusunda, Örencik köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur.

Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10-12 dikilitaşın yuvarlak planda dizilmiş, aralarının ise taş duvarla örülmüş olmasıdır. Bu yapının merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş karşılıklı olarak yerleştirilmiştir.

Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir. Söz konusu motifler yer yer bir süsleme olamayacak kadar yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kompozisyonun bir öykü, bir anlatım veya bir mesaj ifade ettiği düşünülmektedir.

Hayvan motiflerinde boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, yaban ördeği ve akbaba en sık görülen motiflerdir.

Bir yerleşim yeri değil, kült merkezi olarak tanımlanmaktadır. Buradaki kült yapıların tarım ve hayvancılığa yakın olan son avcı grupları tarafından inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer anlatımla Göbekli Tepe, çevredeki oldukça gelişmiş ve derinlik kazanmış bir inanç sistemine sahip olan avcı-toplayıcı gruplar açısından önemli bir kült merkezidir.

Bu durumda bölgenin en erken kullanımının Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın (PPN, Pre-Pottery Neolithic) A evresine (MÖ 9.600-7.300), yani günümüzden en azından 11.600 yıl öncesine dayandığı ileri sürülmektedir.

Bununla birlikte Göbekli Tepe'deki en eski faaliyetleri tarihlendirme olanağı şimdilik yok, fakat bu anıtsal yapılara bakıldığında Paleolitik Çağ'a kadar uzanan, birkaç binyıl daha eskiye, epipaleolitike kadar giden bir geçmişi olduğu düşünülmektedir.

Göbekli Tepe'nin bir kült merkezi olarak kullanımının MÖ 8 bin dolaylarına kadar devam ettiği ve bu tarihlerden sonra terk edildiği, başka veya benzer amaçlarla kullanılmadığı anlaşılmaktadır.

Bütün bunlar ve kazılarda ortaya çıkarılan anıtsal mimari, Göbekli Tepe'yi eşsiz ve özel yapmaktadır. Bu bağlamda UNESCO tarafından 2011'de Dünya Mirası geçici listesine alındı ve 2018'de kalıcı listeye girdi.